Yarın Ehl-i Beyt için Bursa'dayız

Her biri birçok fitneyi ortadan kaldıran, birlik ve beraberliği tesis eden ve de Müslüman'ın Müslüman'ı katletmesini önleyen 6 uluslar arası Ehl-i Beyt sempozyumundan sonra yarın yedincisine kavuşacağız. 5-6 Ekim Cumartesi-Pazar günleri Bursa'da bulunan BUTTİM Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek olan 7. Uluslar arası Ehl-i Beyt Sempozyumu tarihin dönüm noktası olacak.Dünyanın birçok ülkesinden Ehl-i Beyt sevdalısı Şii, Sünni, Alevi, Caferi birçok ilim adamının tebliğ sunacağı sempozyumda gönüller yine Ehl-i Beyt'in nefesiyle hayat bulacak, coşacak. Dünyayı ve özelde de İslam dünyasını kan gölüne çeviren Deccalizmin tek panzehiri olan Ehl-i Beyt'in gemisinde yeniden bir ve beraber olunacak.O Ehl-i Beyt ki, Peygamber Efendimiz (SAV) Nuh'un gemisi olarak ilan etmiş ve yalnız bu gemiye binenlerin kurtuluşa ereceğini müjdelemiştir. O Ehl-i Beyt ki, Kur'an-ı Kerim'in birçok ayeti Onları anlatmıştır, Onları muhatap almıştır.Tathir ayeti olarak bilinen Ahzab Suresinin 33. ayetinde Cenab-ı Hak, "Yüce Allah ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" buyurmaktadır.Bizzat Cenab-ı Hak tarafından tertemiz oldukları beyan edilen Ehl-i Beyt'le asılsız iddialarla mücadele edenlerin, Onların haklarını gasp edenlerin, Onlara her türlü zulmü ve eziyeti layık görenlerin, onlara kılıç çekip, şehit edenlerin Allah katındaki halini siz düşünün.Ehl-i Beyt her daim Allah'ın tarafında olduğuna göre, sizce diğerlerinin tarafı neresidir?Meveddet ayeti olarak bilinen Şura Suresinin 23. ayetinde, "De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum" buyurmaktadır.Düşünebiliyor musunuz, alemlere rahmet olan, Habibullah olan Allah Resulü, peygamberliğini tebliğine karşılık Ehl-i Beyt'i sevmemizi istiyor. Bedelin büyüklüğü sevmenin önemini ortaya koyuyor. İmam Şafii, bu ayet-i kerimeyi delil göstererek Ehl-i Beyt'i sevmenin farz olduğunu işaret etmektedir.Mübahale ayeti olarak bilinen Al-i İmran Suresinin 61. ayetinde Cenab-ı Hak, "Kim Sana gelen ilimden sonra Seninle tartışmaya girişirse, de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de, Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun" buyurmaktadır.Bu ayet Peygamberin Ehl-i Beytini açıkça ortaya koyan bir ayettir. Necranlı Hıristiyanlara karşı Allah Resulü (SAV), yanına İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan ve İmam Hüseyin'i almıştır. "Ehl-i Beyt kimdir?" sorusunun cevabı bu ayette ifade edilenlerdir.Ehl-i Beyt'in manevi gücünü Necranlı Hıristiyanlar bile anlayarak yenilgiyi kabul ederken, Onları İslam ümmetinden koparmak isteyenlerin, Onların engin merhametinden istifade ederek Onlara zulmetmeye çalışanların halini siz düşünün.Taif'te iki dağı birleştirip bütün Taiflileri tarih sahnesinden kaldırma kudretine sahip olan Peygamberin Ehl-i Beyt'i sizce bu güce, bu iradeye sahip değil midir? Onlar bu güce sahip olmalarına rağmen çile çekerek insanları ayıktırma yolunu tercih etmişlerdir, Peygamber Efendimizin rahmet ve merhamet yolunu takip etmişlerdir.Ebrar ayeti olarak bilinen İnsan Suresinin 8. ayetinde Cenab-ı Hak, "Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar" buyurmaktadır. Bu ayetten de anlaşılacağı üzere Ehl-i Beyt Allah'a aşıktır, Allah da Onlara aşıktır. Onlar Allah için bütün imkanlarını, hayatlarını feda etmişlerdir, Allah da Onları bütün insanların dünyada ve ahirette efendileri yapmıştır.Mahşerde sancağın sahibi Onlardır, Cennetin efendileri onlardır, Kevser havuzunun sahibi Onlardır, Sırat köprüsünden insanları geçirecek olan Onlardır, Peygamber Efendimizden sonra şefaat hakkı Onlara sahiptir.Ne mutlu Onları gerçekten hakkıyla sevenlere?Ne yazık Onları sevmekten mahrum nasipsizlere?