Şu anda Afganistan'da çoğunluğunu NATO ülkelerinin askerlerinin oluşturduğu bir güç vardır, komuta İngiltere'dedir ve İngiltere süratle bu belâlı işten sıyrılmak istemektedir.
İş belâlıdır çünkü "amacın ne olduğu" belli değildir dahası, "amaç" Amerika'nın iki dudağının arasındadır.
Bu durum; Amerika'nın "en sâdık müttefiki" İngiltere'yi bile rahatsız eder hâle gelmiştir. İngiltere sıyrılacaktır da ihalenin kime kalacağı daha belli değildir. Harala gürele sırtı sıvazlanarak Türkiye yüklenmek istenmektedir görev ama bu defa da sırtı kalın NATO müttefikleri; özellikle Almanya, İngiltere ve Fransa bölgede mevcut birliklerini Türk komutasına vermeyi reddetmektedirler.
Türkiye masrafların karşılanması karşılığı kandırılmak istenilmektedir.
Türk Genelkurmayı'nın şartları şunlardır;
1. Komutayı Türkiye'den devralacak ülkenin belirlenmesi,
2. NATO müttefiklerinin ISAF'taki varlığını koruması,
3. Görev alanının Kâbil ve çevresiyle sınırlı kalması,
4. BM'nin a) Türkiye'nin görev süresi ve b) Komutanlığı devredeceği ülkeyi
içeren karar almasını istiyor.
Türkiye ile Görüşmeleri sürdüren Amerika ve İngiltere ISAF'ın Kâbil'le sınırlı kalacağı garantisi ve lojistik destek sözü veriyor ama istihbarat konusunda gönülsüz davranıyor.
BM'nin karar alabilmesi için de Türkiye'nin komutayı aldığını açıklaması isteniyor. Oysa komutayı Türkiye'den alacak ülke ve NATO müttefiklerinin sayısal varlığı henüz belirsiz. Genelkurmay ise bu konularda önce yazılı bir BM belgesiyle, olmazsa Amerika ve İngiltere imzasıyla güvence istiyor.
Ve bizce doğru yapıyor.
Gücün, bütün Afganistan'ı kapsayacak şekilde genişletilmesine Türkiye gibi sıcak bakmayan Amerikan ve İngiliz tarafları ile mali destek konusunun da hala açıklığa kavuşmadığı, 25-26 Mart'ta yapılacak görüşmelerde teknik ayrıntıların yeniden masaya yatırılacağı belirtiliyor. Türkiye'nin, İngiltere'nin elindeki imkan ve kabiliyetleri tek başına sağlayamayacağına, dolayısıyla uluslararası mali destek gerektiğine dikkat çeken kaynaklar, bu amaçla daha önce oluşturulan fona "henüz" para girmediğini hatırlatıyor.
Amerika, İngiltere'ye sağladığı istihbarat desteği konusunda bile Türkiye söz konusu olunca kıskanç davranıyor.
New York Times'a göre Afganistan'daki Amerikan kuvvetlerinin ISAF'a hava desteği, istihbarat ve tehlikeye düştüklerinde kurtarma güvencesi vermesine, Pentagon karşı çıkıyor. Gazeteye göre Pentagon, bu konuda üstlenilecek rolün, terörle mücadeleye ayrılan kaynakların başka tarafa nakledilmesi anlamına geleceğini savunuyor..Cheney'in de Pentagon'la aynı fikirde olduğu ileri sürülüyor.
Rusya Afganistan'a 5 - 6 bin askerle girmiş, sonra 300,000 askerlik bir güce ulaşmış, arkasında 30,000 kayıp bırakarak utanç verici bir yenilgi ile çekilmiştir. Onun şimdi neden bulaşmak istemediği bile uyandırmıyor mu bizi?
ABD de Vietnam'a 5 bin askerle indirme-çıkarma yapmış, yıllar sonra asker sayısı yarım milyona ulaşmış o da başı önünde terk etmiştir savaş meydanını.
Nereden bakarsanız bakın Afganistan bir gayya kuyusudur, ve ucuz sırt sıvazlanmalarına pek aldanmadan sâkin kafayla kararların alınması gerekmektedir.
Bu savaş Türkiye'nin savaşı değildir. Amaç ve sonuç, varılacak hedef belli değildir.
Taraflar, taban ve vasat değişkendir, bir adım ötesi görülememektedir, çünkü Amerika'nın gerçekte ne istediği belli değildir.
O halde Amerika neden bu savaşı kendi yürütmemektedir uluslar arası taşeronlara ihtiyaç duyup ihaleyi başkalarına vermek istemektedir?
Dostum'a bir destek verip, bir ortada bırakan; son tahlilde siyasi alanda yalnız bırakan Türkiye bu kararsız davranışı ile "ilerde" kendi çağrıldığında dayanacağı tabanın da altından kaydığını görmüyor mu?
İş belâlıdır çünkü "amacın ne olduğu" belli değildir dahası, "amaç" Amerika'nın iki dudağının arasındadır.
Bu durum; Amerika'nın "en sâdık müttefiki" İngiltere'yi bile rahatsız eder hâle gelmiştir. İngiltere sıyrılacaktır da ihalenin kime kalacağı daha belli değildir. Harala gürele sırtı sıvazlanarak Türkiye yüklenmek istenmektedir görev ama bu defa da sırtı kalın NATO müttefikleri; özellikle Almanya, İngiltere ve Fransa bölgede mevcut birliklerini Türk komutasına vermeyi reddetmektedirler.
Türkiye masrafların karşılanması karşılığı kandırılmak istenilmektedir.
Türk Genelkurmayı'nın şartları şunlardır;
1. Komutayı Türkiye'den devralacak ülkenin belirlenmesi,
2. NATO müttefiklerinin ISAF'taki varlığını koruması,
3. Görev alanının Kâbil ve çevresiyle sınırlı kalması,
4. BM'nin a) Türkiye'nin görev süresi ve b) Komutanlığı devredeceği ülkeyi
içeren karar almasını istiyor.
Türkiye ile Görüşmeleri sürdüren Amerika ve İngiltere ISAF'ın Kâbil'le sınırlı kalacağı garantisi ve lojistik destek sözü veriyor ama istihbarat konusunda gönülsüz davranıyor.
BM'nin karar alabilmesi için de Türkiye'nin komutayı aldığını açıklaması isteniyor. Oysa komutayı Türkiye'den alacak ülke ve NATO müttefiklerinin sayısal varlığı henüz belirsiz. Genelkurmay ise bu konularda önce yazılı bir BM belgesiyle, olmazsa Amerika ve İngiltere imzasıyla güvence istiyor.
Ve bizce doğru yapıyor.
Gücün, bütün Afganistan'ı kapsayacak şekilde genişletilmesine Türkiye gibi sıcak bakmayan Amerikan ve İngiliz tarafları ile mali destek konusunun da hala açıklığa kavuşmadığı, 25-26 Mart'ta yapılacak görüşmelerde teknik ayrıntıların yeniden masaya yatırılacağı belirtiliyor. Türkiye'nin, İngiltere'nin elindeki imkan ve kabiliyetleri tek başına sağlayamayacağına, dolayısıyla uluslararası mali destek gerektiğine dikkat çeken kaynaklar, bu amaçla daha önce oluşturulan fona "henüz" para girmediğini hatırlatıyor.
Amerika, İngiltere'ye sağladığı istihbarat desteği konusunda bile Türkiye söz konusu olunca kıskanç davranıyor.
New York Times'a göre Afganistan'daki Amerikan kuvvetlerinin ISAF'a hava desteği, istihbarat ve tehlikeye düştüklerinde kurtarma güvencesi vermesine, Pentagon karşı çıkıyor. Gazeteye göre Pentagon, bu konuda üstlenilecek rolün, terörle mücadeleye ayrılan kaynakların başka tarafa nakledilmesi anlamına geleceğini savunuyor..Cheney'in de Pentagon'la aynı fikirde olduğu ileri sürülüyor.
Rusya Afganistan'a 5 - 6 bin askerle girmiş, sonra 300,000 askerlik bir güce ulaşmış, arkasında 30,000 kayıp bırakarak utanç verici bir yenilgi ile çekilmiştir. Onun şimdi neden bulaşmak istemediği bile uyandırmıyor mu bizi?
ABD de Vietnam'a 5 bin askerle indirme-çıkarma yapmış, yıllar sonra asker sayısı yarım milyona ulaşmış o da başı önünde terk etmiştir savaş meydanını.
Nereden bakarsanız bakın Afganistan bir gayya kuyusudur, ve ucuz sırt sıvazlanmalarına pek aldanmadan sâkin kafayla kararların alınması gerekmektedir.
Bu savaş Türkiye'nin savaşı değildir. Amaç ve sonuç, varılacak hedef belli değildir.
Taraflar, taban ve vasat değişkendir, bir adım ötesi görülememektedir, çünkü Amerika'nın gerçekte ne istediği belli değildir.
O halde Amerika neden bu savaşı kendi yürütmemektedir uluslar arası taşeronlara ihtiyaç duyup ihaleyi başkalarına vermek istemektedir?
Dostum'a bir destek verip, bir ortada bırakan; son tahlilde siyasi alanda yalnız bırakan Türkiye bu kararsız davranışı ile "ilerde" kendi çağrıldığında dayanacağı tabanın da altından kaydığını görmüyor mu?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002