Dün, Gülen gurubunun Müslümanları (bizleri) "diyaloga" çağırdığı inanç sahiplerine, İslam dininin bakışını kısaca anlatmaya çalıştık. Bugünde bu haçlı zihniyetin tarihi seyrine, insanlık ve özellikle Müslümanlara yaptığı zulümlere kısaca değinelim?Bugün olduğu gibi dünde Haçlı Batı zihniyeti, dünyayı sömürmek için her türlü vahşeti sergilemekten asla çekinmemiştir. Bu vahşetlerine, inançlarını kılıf yaparak, kendilerince kutsal bir görev olarak adlandırmıştırlar. Tarihte birçok haçlı seferi vardır. Açlık ve sefaletle boğuşan Avrupa, doğunu zengin kaynaklarını ele geçirmek için papaları öne geçirmiş. Bu papalar ve diğer dini önderler, halklarına, Müslümanların ne denli kötü (!), vahşi (!) insanlar olduklarını anlatarak, Kudüs gibi kendilerince kutsal sayılan beldelerin, Müslümanların elinden alınması için halkı galeyana getirmiş, kalabalık ordular kurmuştular. Bu orduların başında Vatikan vardı, Papalar, Hıristiyan din adamları vardı. Emirleri altındaki vahşileri, bir arada tutmak, itaate zorlamak için kendi elleriyle yazdıkları kitaplarını kullanıyorlardı."Orduların Rabbi şöyle diyor: "Onların her şeylerini tamamen yok et ve onlara acıma, erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür."(I. Samuel, bab 15, 3 Yahudilerin Tevrat'ı, Hıristiyanların eski Ahit'leridir) "Antakya önlerinde açlıktan şikâyet eden Haçlılara, Hıristiyan din adamı Pierre I'Ermit şu tavsiyede bulunur: Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesetlerini toplayın! Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur!.. Bunun üzerine Haçlılar onun dediğini yaptılar. (Funck Brentano, Les Croisades, Paris 1934, s. 24.)"Fransız Akademisi üyelerinden Funck Bretano'nun ifadesine göre; vahşî hayvan sürülerinden farksız olan Haçlı güruhu, 1096 yılında Anadolu topraklarına saldırdıklarında, İznik civarında yakaladıkları Müslüman çocukları parçalamışlar, etlerini şişlere geçirip ateşte kızartmışlar ve henüz pişmeden çiğ çiğ yutmuşlardı. Antakya'ya ulaştıklarında ise, başlarındaki papaz Pierre I'Ermit'in ısrarıyla, yerlerde yatan öldürülmüş Türklerin cesetlerini birer birer toplamışlar, etlerini kemiklerinden ayırmışlar? karınlarını bununla doyurmuşlardı. Onlar kızarttıkları Müslüman etleriyle iştahlarını (!) tatmin ederken, ölenlerin zincire vurulmuş olan yakınları da surlardan büyük bir acı ve çaresizlik içinde, gözyaşları dökerek olup biteni seyrediyorlardı."?Tuleytule Baş Rahibi Hıristiyanlığı kabul etmeyen bütün Araplar'ın kılıçtan geçirilmelerini emretti. Dominiken tarikatı papazı daha da kestirme hareket etti. Kadın ve çocuklar dâhil ne kadar Müslüman varsa kafalarının uçurulması emrini verdi? (Gustave le Bon, Civilasition des Arabes, s. 129, 160)Bu vahşet, tarih boyunca devam etmiştir. Amerika kıtasında yaşananlar, Afrika'daki katliamlar, Asya kıtasının sömürülmesi, insanların katledilmesi vs. hepsi tarihte kayıtlı. Bu haçlı zihniyeti aynı barbarlığı Avrupa'da da göstermiş, kendi halklarını da katletmiştir. Tarih boyunca bu vahşi zihniyetin karşısında yalnızca Türk Milleti durmuştur. Bu zihniyet, en son Osmanlı'ya karşı arkadan Arapları kışkırtmış, Ermenileri isyana sevk etmiştir. Zayıf düşen, kolu kanadı kırılan Osmanlı'ya son darbeyi vurmak için Çanakkale'ye gelmişler, tarihin en büyük mağlubiyetlerinden birini daha almışlar ama vazgeçmemişlerdi. Atatürk önderliğinde Türk Milleti, bu haçlı zihniyetine asla hedeflerine ulaşamayacaklarını öğretmişti. Türk Milletini savaş meydanlarında yenemeyeceğini anlayan Haçlı zihniyeti, 21. Yüz yılla birlikte tekrar İslam coğrafyasına yönelmiş ve bizzat Başkan Bush'un ifadesiyle "Haçlı seferlerini" yeniden başlatmıştı. Afganistan'da, Irak'ta, Ebu Garip hapishanesinde, Guantamala'da, Mısır'da, Libya'da, Suriye'de vs. yapılan katliamlar tarihin bir tekerrürüdür. Bu gerçeği zaten kendileri ifade etmektedirler. Dünde belirttiğim gibi tarih boyu benim inancımı, atalarımı, medeniyetimi hedef alan bu inanç ve zihniyetle, benim "dinler bahçesinde" "amentüde" "diyalogta" vs. buluşmam mümkün değildir, olamaz da. Çünkü imanım buna müsaade etmiyor. Ya senin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025