Gazze'deki durum vahim; Birleşmiş Milletler (BM)'in tutumu, vahimden de vahim!Milyonlarca insanın ölmesine yol açan, kalan sağların da hayatlarını zehir eden büyük savaşların ardından, barış hasretiyle, örgütlenmelere gidilmiştir. Birinci Dünya Savaşını takiben Milletler Cemiyeti, İkinci Dünya Savaşından sonra da Birleşmiş Milletler örgütü kurulmuştur. Milletler Cemiyeti, 2. Dünya Savaşına engel olamamıştır. BM için, üçüncü dünya savaşı henüz çıkmadığına göre başarılı olmuştur, diyebilir miyiz? Diyebilseydik keşke! Aslında günümüzde görülen, taksit taksit dünya savaşıdır.BM'in başarısızlığı üç alanda karşımıza çıkmaktadır:1) Barış ve güvenliğin korunması,2) Silahsızlanma,3) Sanayileşmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki uçurumun giderilmesi.Başarısızlığın gerekçesi, örgütün ekonomik, siyasi ve askeri gücünün bulunmamasına bağlanabilirse de, asıl sebep, örgüt üyelerinin kalıcı bir barışın sağlanmasındaki isteksizliğidir. Barışı can ü gönülden nasıl istesinler ki; hemen hemen savaşların çoğu, doğal zenginlikler ve stratejik bölgelerin güçlü devletler arasında paylaşım kavgasından doğmaktadır.Sorun, BM örgütünün yapısından da kaynaklanmaktadır. Örgütün yapısı ve işleyiş biçimi 1945'den beri değişmedi. Uluslararası alanda önemli değişiklikler olurken BM, aynı minvalde duruşunu sürdürüp gitmişti. Oysa soğuk savaş bitmiş, uluslararası toplulukta güç dengeleri farklı duruma gelmiş; çok uluslu şirketler ya da hükûmet dışı örgütler gibi aktörler sahne almıştı.BM, İkinci Dünya Savaşı sonunda kurulurken, savaşın galiplerinin örgütü görüntüsünü veriyordu. Nitekim, "düveli muazzama" nın (ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Sovyetler Birliği -şimdi Rusya-) örgütün başlıca karar organı olan "Güvenlik Konseyi" nde veto hakkına sahip olduğunu görüyoruz.Uygulamada veto hakkının ölçüsüz kullanımı, Güvenlik Konseyi'ni felç etmiştir.Örgütün 50. kuruluş yıldönümünde bir reform tasarlanmış, personel sayısı ve giderler düşürülmüş, iç yapılanma, fonlar ve programlar yeniden düzenlenmişse de, en önemli reform olan Güvenlik Konseyi'nin yeniden yapılandırılması girişiminde başarı sağlanamamıştır.Günümüzde, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere BM sisteminin reformu gündemdedir. Ancak, Güvenlik Konseyi reformu olmaksızın BM reformu tamamlanmış sayılmaz.Veto hakkının yeniden düzenlenmesi; kötüye kullanılması durumunda yaptırım uygulanarak haktan mahrum bırakılması, insancıl hukuk alanında hiç kullanılmaması, daimi üye sayısının arttırılması reform için ilk akla gelenlerdir.Gazze'den yükselen dumanlar tüm dünyayı saran kâbusa dönüşürken, kendisine yüklenen tüm idealist anlam ve beklentilere rağmen BM'in önüne set çeken örgüt üyeleri ve sorumlular, sizler en az İsrail kadar vebal yüklüsünüz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023