Ülkemizin içine düştüğü vaziyet içler acısı. Tarihi anlı şanlı olan bu büyük millet nasıl oldu da bu duruma düşmüştü; üstelik bu kadar zenginliğine rağmen. Ülke zenginliklerimizin başında hiç şüphesiz sahip olunan insan unsuru gelmektedir. Daha sonra insanın kullanmasıyla değer kazanan ve ferasetiyle kıymeti artan, üretimi ve pazarlamasıyla gücüne güç katacak olan yer altı ve yer üstü zenginlikleri. Fakat heyhat ki bugün zor başarılmış ve bu kadar zenginliğin içerisinde parolayı unutan kırk haramilerin haline düşmüş durumdayız. Nerdeyse hazinenin yanında yokluğa ölüme terkedilmiş durumdayız.
Artık varlık ve yokluğun muhasebesinin yapıldığı günleri idraki ediyoruz. Milletimiz ümidini kaybetmiş durumda. Kurtuluş simidi olarak millete takdim edilen kişi ve projeler kısa süre içerisinde iflas etmiş durumdalar. Kemal Derviş'in ABD'den geldiği günlerde yazılan methiyelerin mürekkebi bile kurumadan, istifa edeceğine dair yazılar basında yer almaya başladı bile.
Hükümet ne yapacağını şaşırmış durumda. Muhalefet deseniz varlığı ile yokluğu arasında bir fark yok diyebiliriz. Çözüm için proje ortaya koyan yok. Yalnız ekonomik değil, gelişen sosyal hadiseler karşısında da hükümet olayların içinden çıkabilecek gibi görünmüyor.
Resmi ve gayri resmi raporlar, milletin gücünün süratle azaldığını gösteren verilerle dolu. Devleti küçültmekten dem vuranlar, öncelikle milleti küçülterek işe başladılar. Küçük bir millet ve küçük bir devlet idealini ve bu icraatını kendisine hedef olarak seçenlere ne demeli? İşte iktidar partilerinin referandumdan kaçmalarının arkasındaki en büyük sebep bu soruya milletin vereceği cevaptır.
Ülkemizin zenginlikleri kaybolmadığına göre değişen ne oldu da bu hallere düştük. Cevap gayet açık. Memleketi idare edenlerin kötü idaresinden dolayı bu hallere düşmüş bulunuyoruz.
İşte böyle bir ortamda "Bağımsız Türkiye Partisi" ülkeye hizmeti bir vatan borcu bilerek yola çıkmış bulunuyor. Kadrosundaki ehil insanlar ve ülkenin problemlerini çözecek projelerle yurt çapında teşkilatlarını süratle kuruyorlar.
Vatandaş ise Edirne'den Hakkari'ye kadar çalışmalara "hasretle" sahip çıkıyor. Kuvayı Milliye ruhuyla ülkeye sahip çıkmanın gayretini ortaya koyuyor.
BTP ile geleceğe ait ümitlerin yeniden yeşermeye başlaması hepimizi duygulandırıyor.
Artık varlık ve yokluğun muhasebesinin yapıldığı günleri idraki ediyoruz. Milletimiz ümidini kaybetmiş durumda. Kurtuluş simidi olarak millete takdim edilen kişi ve projeler kısa süre içerisinde iflas etmiş durumdalar. Kemal Derviş'in ABD'den geldiği günlerde yazılan methiyelerin mürekkebi bile kurumadan, istifa edeceğine dair yazılar basında yer almaya başladı bile.
Hükümet ne yapacağını şaşırmış durumda. Muhalefet deseniz varlığı ile yokluğu arasında bir fark yok diyebiliriz. Çözüm için proje ortaya koyan yok. Yalnız ekonomik değil, gelişen sosyal hadiseler karşısında da hükümet olayların içinden çıkabilecek gibi görünmüyor.
Resmi ve gayri resmi raporlar, milletin gücünün süratle azaldığını gösteren verilerle dolu. Devleti küçültmekten dem vuranlar, öncelikle milleti küçülterek işe başladılar. Küçük bir millet ve küçük bir devlet idealini ve bu icraatını kendisine hedef olarak seçenlere ne demeli? İşte iktidar partilerinin referandumdan kaçmalarının arkasındaki en büyük sebep bu soruya milletin vereceği cevaptır.
Ülkemizin zenginlikleri kaybolmadığına göre değişen ne oldu da bu hallere düştük. Cevap gayet açık. Memleketi idare edenlerin kötü idaresinden dolayı bu hallere düşmüş bulunuyoruz.
İşte böyle bir ortamda "Bağımsız Türkiye Partisi" ülkeye hizmeti bir vatan borcu bilerek yola çıkmış bulunuyor. Kadrosundaki ehil insanlar ve ülkenin problemlerini çözecek projelerle yurt çapında teşkilatlarını süratle kuruyorlar.
Vatandaş ise Edirne'den Hakkari'ye kadar çalışmalara "hasretle" sahip çıkıyor. Kuvayı Milliye ruhuyla ülkeye sahip çıkmanın gayretini ortaya koyuyor.
BTP ile geleceğe ait ümitlerin yeniden yeşermeye başlaması hepimizi duygulandırıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025
- Dünya ateş çemberinde: Türkiye’nin stratejisi ne olmalı? / 10.03.2025
- Wilson’dan İmralı’ya: Türkiye’yi bölme planı mı devrede? / 04.03.2025
- Oruç, ilahi bir emir ve bilimsel bir şifadır / 03.03.2025