Sosyal medya son dönemde iletişime damgasını vurmuştur. Yazılı ve görsel medyanın kahir ekseriyeti, yürütülen operasyonlarla teslim alınmış olsa da, sosyal medya daha özgür bir platform özelliği taşımaktadır.
Ekonomi ve sosyal hayatta devrim çapında projelere imza atan Prof. Dr. Haydar Baş görünmezden gelinse de, sosyal medyada durum daha farklı. Sosyal medya üzerinden Haydar Baş'a ulaşan, destek mesajları gönderen kişilerle belli periyotlarla tanışma programları düzenleniyor.
İşte bu programlardan birisi de İstanbul'daydı. Daha önceden tanımadığımız insanların doldurduğu salona sevgi ve huzur atmosferi hakimdi. Sosyal medya buluşmasına ilk defa katılan bir hanımefendinin "Önceleri kendi aramızda ülke meselelerini konuşurduk, bu işi siyasi arenada yapmak istedik; adres olarak Bağımsız Türkiye Partisi'ni (BTP)seçtim, burada kendimi kurtarılmış bölgede gibi hissediyorum" sözleri manidardı. Bu sözler kardeşliğin ve karşılıklı saygının hakim olduğu bu ortamı özetliyordu.
Öyle ya; fertten topluma, sosyolojik çarpıcı gerçeklerle karşılaşıyoruz. Hukuksuzluk mu desek, ahlaki yozlaşma mı, insanlarımız mutlu mu, ekonomi yolunda mı? Sosyokültürel, psikolojik ve ekonomik göstergelerin hepsi ama hepsi kötü seyrediyor. Bu anlamda yolun sonu görülüyor, gelecek adına umutlar süratle tükeniyor. Son günlerde artan intihar vakaları meydana geliyor. Bunlar aile fertleri ile birlikte çoluk çocuk aile boyu intihar. Burada intihara yol açan sebepler üzerinde çözüm üretilemiyor, ancak intihar vasıtaları tartışılıyor. Oysa yaşama sarılma büyük ve güçlü bir duygudur.
* * *
Yandaş ve rant mantığı ile davrananlar koltuklarını bırakmak istemeyebilirler. Ancak vatandaşın kendi haklarına sahip çıkması gerekir.
Bakkal Amca türküsünü hepimiz biliriz, bizi yönetenlere ve yönetmek isteyenlere net olarak sormak gerekir: Bakkal amca bakkal amca (Ne var) / Yağın var mı (Var var) / Unun var mı (Var var) / Şekerin var mı (Var var) / Ne duruyorsun (Ne yapayım) / Helva yapsana helva yapsana.
Ülkemizde yağ var, un var, şeker var ama helva yok. 18 yıllık iktidarları döneminde ne istediler de olmadı. Ülkenin kadim birikimine rağmen sorunlar azalmadı arttı. Ülke yönetimini yapboz tahtası haline getirmediler mi, ama yine de helva yapamadılar.
Peki, muhalefet, ben daha iyi borç alırım, batıyı daha iyi ikna ederim demiyor mu?
İmkân verilince de "Bir günde her şey çok güzel olmaz" diyorlar.
Helvanın kokusuna bile millet olarak hasret kaldık. Bir akademisyen olarak ifade edeyim, bütün hocalar bilir: Bir öğrenci sorunun çözümünü bilmiyorsa ona ne kadar fırsat verirseniz verin soruyu çözemez.
* * *
Oysa çözümümüz var:
Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin bütün meselelerini 24 saatte çözer. Projesi olan Sayın Baş için çözüm çok kolaydır. Milli Ekonomi Modeli ile çözer. Sosyal Devlet Milli Devlet projeleriyle çözer. Ehl-i Beyt'in yolundan giderek çözer. Atatürk'ün izini sürerek çözer. Biliyorum hepimiz buna inanıyoruz, millet de buna inanıyor. Ancak daha yüksek sesle konuşmaya, daha çok sorumluluk almaya ihtiyaç var. Prof. Dr. Haydar Baş ile sosyal medya buluşmasında Sayın Baş'ın etrafında oluşan sevgi halesi bütün bunları çok güzel ortaya koydu.
Unutmayalım Rus milletvekilinin dediği gibi "Haydar Baş Hoca'ya ihtiyacımız var."
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Adaletin zarfı ve mazrufu: İmamoğlu olayı üzerine bir toplumsal okuma / 22.03.2025
- ABD açıktan İran’ı hedef olarak gösterdi / 20.03.2025