Birkaç yıl önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlamak için Ankara yollarındayım. Yanımda yol arkadaşımla sohbet ediyorum. Otobanın sağına soluna yapılmış sevimsiz yüksek binaları görüyoruz. Dikey yapılaşmanın sebep olduğu trafikten dem vuruyoruz.
Bazıları yatay yapılaşmanın gerekliliğini dillendiriyormuş. İyi de nasıl? Kalkıp yapıları düz verimli ovalara mı yapalım? Zaten deprem açısından sağlıklı değil. Dağa taşa yapalım. Peki hangi bütçeyle? Hadi yaptın, oralara ulaşım, su, elektrik vs. nasıl gidecek? Bunların hepsi yüksek maliyet. Yapılması gerekenler belli ama bunları yapacak kaynak nerde? Siyasiler kara kara düşünsün. Çıksınlar bakalım bu işin içinden. Metro yapıyorlar kağnı hızıyla ilerliyor inşaatı. Niye? Çünkü borçla yapıyorlar. Çünkü işi yandaş birkaç firmaya ihale etmişler.
Halbuki Milli Ekonomi Modeli' nde bütün bu işler o kadar kolay ki. Basacaksın parayı, inşaat işini, evleri dağa taşa yapabilecek bir iki değil yüzlerce firmaya ihale edeceksin. 100 birim uzunluğundaki metronun her birimini bir firmaya ihale edeceksin. O zaman 100 ayda bitmeyen işler bir ayda biter. İş bittiğinde basılan paralar hem sahaya inmiş olur yani halkın cebine hem de ortaya çıkan eserlerle karşılık bulmuş olur.
İki boyutlu düzleme bir kare çizin. Ortasına da bir nokta koyun. Nokta karenin dışına çıkabilir mi? Hayır. Üçüncü boyutu keşfetmeden asla. Milli Ekonomi Modeli'ni bulmadan yazılan reçetelerle krizden çıkış hayal etmek de böyle bir şey.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
- Üçüncü boyut / 29.10.2024
- Erzincan altın madeni / 09.10.2024
- Bağımlılıktan kurtulmak / 01.10.2024
- 23’ünde bir delikanlı / 27.09.2024
- MEM'de komşu köyle alışveriş / 21.09.2024
- Dava gardaşlığı / 13.09.2024
- MEM'in simülasyonu / 31.08.2024
- Para-döviz / 19.07.2024
- Pirekoin macerası / 24.06.2024