Uçak krizi ve cevap bekleyen sorular

Suriye ile yaşanan uçak krizi, bir takım savaş tellalları ve onların yerli taşeronları tarafından savaş için bir provokasyona çevrilmeye çalışılıyor.
Sayın Başbakan da maalesef yangına körükle gidenlerden… Böyle kritik bir dönemde Suriye aleyhinde yaptığı zehir zemberek açıklamaları hep beraber izledik.
Konuyu enine boyuna anlamak için öncelikle şu sorulara cevap bulmamız lazım:
Aynı Türk uçağı keşif için İsrail kıyılarına yanaşsaydı sizce İsrail’in tutumu nasıl olurdu?
İsrail’in Gazze’ye insani yardım için yola çıkan Mavi Marmara gemisine uluslar arası sularda yaptığı saldırıyı ve 9 vatandaşımızı katletmesini hatırladığımızda böyle bir savaş uçağına ne yapacağı açık ve ortadadır. Ki Başbakan Erdoğan da yaptığı açıklamada uçağımızın bir süre de olsa hava ihlali yaptığını ifade etmiştir.
Dün Suriye bu tür ihlalleri yaptığımızda ses çıkarmazken, bunlara göz yumarken bugün niye bu sert tepkiyi vermiştir?
Dün Suriye ile Türkiye dost ve müttefik ülkelerdi. Sayın Başbakan ailesiyle birlikte Suriye Devlet Başkanı Esad’ı ziyaret ediyor aralarından su sızmıyordu. Mısır, Tunus ve Libya’dan sonra BOP kapsamında sınırların ve rejimlerin değiştirilme sırası Suriye’ye geldi ve bu misyon eşbaşkanlık görevini üstlenen Türkiye Başbakanına verildi.
Fol yok yumurta yok bir anda kankalık bozuldu, sert söylemler ve ardından da ekonomik ve siyasi yaptırımlar başladı. Türkiye para karşılığı ülkesini terk edenlere sınırlarını açtı; Özgür Suriye Ordusu denilen ve Suriye’de terör estiren silahlı gruplara ev sahipliği yaptı.
İşte Suriye’nin böyle sert bir tavır koymasında bugüne kadar siyasilerimizin uyguladığı bu sert politikaların etkisi büyüktür.
Şu sorulara da cevap aranması lazım: Yönetimine ve devlet başkanına bu kadar saydığımız ve sövdüğümüz, gerginliğin had safhada olduğu bir dönemde böyle bir askeri uçağı keşif amaçlı da olsa Suriye sahasına göndermek kimin ya da kimlerin kararıdır?
Bundan gerçekten Başbakan’ın ya da Genelkurmay Başkanı’nın haberi var mıydı?
Böyle bir gerginliğin olduğu bir dönemde böyle bir keşif uçağını Suriye hava sahasına göndermenin böyle bir netice doğuracağını öngörmemek mümkün değil.
Suriye’nin tepkisi test edilmek için mi oraya uçak gönderildi?
Bütün bu soruların cevaplarını bilmek bir Türk vatandaşı olarak hepimizin hakkı…
Bir diğer önemli soru ise NATO ile alakalı…
Suriye ABD ve yandaşları tarafından baskı altına alındığı zor bir dönemde yanında Rusya, Çin ve İran’ı buldu. Bizler yıllardan beri NATO üyesi bir ülkeyiz, NATO’ya karşılıksız olarak yaptığımız hizmetlerin haddi hesabı yok. Peki, hangi sıkışık durumumuzda NATO bize yardımcı oldu? Kıbrıs Barış Harekatında mı, Mavi Marmara’da mı, PKK ile mücadelemizde mi, Yunanistan’ın yaptığı tacizlerde mi, hangisinde? Tabii ki hiçbirinde…
Şu son yaşadığımız krizde de NATO Türkiye’ye gaz vermek dışında ne yapıyor?
Türkiye, durumlar daha da kötüleşmeden, alicengiz oyunlarıyla karanlık bir savaşın içine çekilmeden Batı aklıyla uyguladığı iç ve dış politikalarını derhal gözden geçirmelidir.
Sıfır sorun adı altında yürütülen dış politika anlayışımız bizi kardeş Suriye ile düşman hale getirmiştir. Batı bizi kardeşlerimizle düşman yaparken, bize olan düşmanlığını da asla gizlememektedir.
Sıfır sorun politikasıyla dostumuz düşman, düşmanımız ise daha fazla düşman olmaktadır. Türkiye gittikçe yalnızlaşmaktadır.
Unutmayalım ki öncelikli işgal hedefinde olanlar, sıkıştıklarında yanlarında dost bulanlar değil, düşmanı dost, dostunu da düşman kabul eden zavallılardır.