Gözlerim bir ara İtalya Başbakanı Berlusconi'yi aradı.
Ama göremedim.
Hürriyet'ten Ayşe Arman da yoktu. Tabii anlı şanlı medyamız da..
Düğün sahipleri başbakan değildi ama bir partinin genel başkanıydı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kızı Melek Baş'la Rıdvan Elmacı'nın nişan törenleri vardı haftasonu Trabzon'da.
Rıdvan Elmacı'yı yıllar önce Trabzon'da tanıdım. İnce, zayıf, bıyıkları yeni terleyen, parlak yüzlü bir gençti.
Kilis'ten gelmişti. Anadolu'nun temiz ruhu vardı onda. Uzun yıllar çalıştı, çalıştı, çalıştı.
Sade bir törenle nişanlanan çiftin bu mutlu anlarında yanlarında olmak için İstanbul'dan çıktık yola.
Orta ve Liseyi Giresun'da okudum. Trabzon'dan Giresun'a gitmek ölümdü benim için. Bu yüzden ilk yıllar karne tatili hariç köye gitmezdim.
O zaman Ankara ve İstanbul'da oturanlara hep şaşardım; nasıl o kadar yolu katediyorlar diye..
Fakülteyi de Samsun'da okudum. 6 saatlik yol tükenmezdi. Bu yetmedi sonra Ankara'ya geçtim. Yol süresi 12 saate çıktı. Tam 10 sene gittik geldik.
Şimdi de İstanbul'dayım. Mesafemiz 18 saate çıktı.
İstanbul'dan otobüsle Trabzon'a gidip gelmek hiç de öyle kolay bir iş değildir.
Ancak bu yolculuk şekil ve muhteva itibarıyla son derece güzel geçti.
Organizatörler iyi bir otobüs kiralamışlardı.
Otobüs içindeki ikramlar keyfiyetliydi.
Ama yolcuların kalitesi her şeyin üstündeydi.
Gazeteci,televizyoncu,ekonomist ,doktor,hakim ...
Meltem'de Sabah Meltemi'nden tanıdığınız Ercan'ın sunuculuğunda neşeli ve doyurucu bir program icra edildi.
Melpaş Genel Müdürü Selim Kotil bu ara ekonomi alanındaki çalışmalarını derinleştirdi.Yaptığı konuşmalar dikkatle izleniyor.
Üçü de "aykırı" beyine sahip Ahmet Erimhan,Selim Kotil ve İbrahim Berk 36 saatlik yolun uyku dışındaki bölümlerini kitap okuyarak ve ilginç konuları tartışarak geçirdiler.
Öyleya İstanbul'da değil bu kadar uzun konuşmak bir araya bile gelmek neredeyse imkansız.
Ancak otobüste biri daha vardı ki herkesi kendine hayran bıraktı.
Adı Ece.
Yaşı 6.
Nefis Türkçe'si var. Bütün sorulara inanılmaz cevaplar veriyor.
Hani büyümüş de küçülmüş derler ye işte o cinsten.
"Ece,Türk ekonomisi nasıl iyileşir?"
"Türkiye'ye para lazım Selim amca para. Şu emisyon bir genişlese.."
Ece'nin sesi de kendi gibi güzel.
"Şu Urfa'nın etrafı"nı öyle söyledi ki.. Velhasıl ayrı bir çocuk Ece.Allah anne-babasına bağışlasın.
Tekrar nişana dönersek..
BTP Genel Başkanı Prof.Dr.Haydar Baş'ın Akçaabat'taki Karadenize yukarıdan bakan evinin bahçesindeyiz. Bir taraftan ikram servisi var diğer taraftan Haydar Bey'in çocukluk anıları.
"Ben" dedi "bu gördüğünüz yerde doğdum. Küçükken şu merada ineklerimizi otlatırdım. Şu karşıda hayvanların içmesi için iki çeşme vardı. Bu işi yıllar boyu yaptım.Yani ben iyi bir inek çobanıydım."
Haydar Bey'in iyi bir boksör,iyi bir futbolcu olduğunu biliyordum ama bunu yeni öğrenmiş olduk.
"Yazları her gün denize giderdik" diye devam etti Baş. "Akşama kadar denizde kalırdık. Denize giden çok acıkır.Biz de sudan çıkınca armutlara saldırırdık". Tabii sohbet koyulaşınca konular da Türkiye'nin ahvaline kaydı.
Haydar Baş Bey'in bu konudaki orijinal tespitlerini başka yazıda ele alacağım.
Bir kere daha Rıdvan-Melek çiftini kutluyorum.
Ama göremedim.
Hürriyet'ten Ayşe Arman da yoktu. Tabii anlı şanlı medyamız da..
Düğün sahipleri başbakan değildi ama bir partinin genel başkanıydı.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın kızı Melek Baş'la Rıdvan Elmacı'nın nişan törenleri vardı haftasonu Trabzon'da.
Rıdvan Elmacı'yı yıllar önce Trabzon'da tanıdım. İnce, zayıf, bıyıkları yeni terleyen, parlak yüzlü bir gençti.
Kilis'ten gelmişti. Anadolu'nun temiz ruhu vardı onda. Uzun yıllar çalıştı, çalıştı, çalıştı.
Sade bir törenle nişanlanan çiftin bu mutlu anlarında yanlarında olmak için İstanbul'dan çıktık yola.
Orta ve Liseyi Giresun'da okudum. Trabzon'dan Giresun'a gitmek ölümdü benim için. Bu yüzden ilk yıllar karne tatili hariç köye gitmezdim.
O zaman Ankara ve İstanbul'da oturanlara hep şaşardım; nasıl o kadar yolu katediyorlar diye..
Fakülteyi de Samsun'da okudum. 6 saatlik yol tükenmezdi. Bu yetmedi sonra Ankara'ya geçtim. Yol süresi 12 saate çıktı. Tam 10 sene gittik geldik.
Şimdi de İstanbul'dayım. Mesafemiz 18 saate çıktı.
İstanbul'dan otobüsle Trabzon'a gidip gelmek hiç de öyle kolay bir iş değildir.
Ancak bu yolculuk şekil ve muhteva itibarıyla son derece güzel geçti.
Organizatörler iyi bir otobüs kiralamışlardı.
Otobüs içindeki ikramlar keyfiyetliydi.
Ama yolcuların kalitesi her şeyin üstündeydi.
Gazeteci,televizyoncu,ekonomist ,doktor,hakim ...
Meltem'de Sabah Meltemi'nden tanıdığınız Ercan'ın sunuculuğunda neşeli ve doyurucu bir program icra edildi.
Melpaş Genel Müdürü Selim Kotil bu ara ekonomi alanındaki çalışmalarını derinleştirdi.Yaptığı konuşmalar dikkatle izleniyor.
Üçü de "aykırı" beyine sahip Ahmet Erimhan,Selim Kotil ve İbrahim Berk 36 saatlik yolun uyku dışındaki bölümlerini kitap okuyarak ve ilginç konuları tartışarak geçirdiler.
Öyleya İstanbul'da değil bu kadar uzun konuşmak bir araya bile gelmek neredeyse imkansız.
Ancak otobüste biri daha vardı ki herkesi kendine hayran bıraktı.
Adı Ece.
Yaşı 6.
Nefis Türkçe'si var. Bütün sorulara inanılmaz cevaplar veriyor.
Hani büyümüş de küçülmüş derler ye işte o cinsten.
"Ece,Türk ekonomisi nasıl iyileşir?"
"Türkiye'ye para lazım Selim amca para. Şu emisyon bir genişlese.."
Ece'nin sesi de kendi gibi güzel.
"Şu Urfa'nın etrafı"nı öyle söyledi ki.. Velhasıl ayrı bir çocuk Ece.Allah anne-babasına bağışlasın.
Tekrar nişana dönersek..
BTP Genel Başkanı Prof.Dr.Haydar Baş'ın Akçaabat'taki Karadenize yukarıdan bakan evinin bahçesindeyiz. Bir taraftan ikram servisi var diğer taraftan Haydar Bey'in çocukluk anıları.
"Ben" dedi "bu gördüğünüz yerde doğdum. Küçükken şu merada ineklerimizi otlatırdım. Şu karşıda hayvanların içmesi için iki çeşme vardı. Bu işi yıllar boyu yaptım.Yani ben iyi bir inek çobanıydım."
Haydar Bey'in iyi bir boksör,iyi bir futbolcu olduğunu biliyordum ama bunu yeni öğrenmiş olduk.
"Yazları her gün denize giderdik" diye devam etti Baş. "Akşama kadar denizde kalırdık. Denize giden çok acıkır.Biz de sudan çıkınca armutlara saldırırdık". Tabii sohbet koyulaşınca konular da Türkiye'nin ahvaline kaydı.
Haydar Baş Bey'in bu konudaki orijinal tespitlerini başka yazıda ele alacağım.
Bir kere daha Rıdvan-Melek çiftini kutluyorum.
Mehmet Öztürk / diğer yazıları
- 10 Ocak Gazeteciler Günü / 11.01.2005
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003