Mustafa Hilmi Yıldırım'ı hemen herkes tanır. Ben de tanırım. Öyleyse niye ondan bahsediyorsunuz diyebilirsiniz.
Nedenini yazacağım elbet..
20 yıldan beri şiirleri ve yazılarıyla aramızdaki en istikrarlı isimlerden biri.
İcmal, Öğüt, Mesaj Dergisi ve Yeni Mesaj Gazetesi'nde bir kerecik aksadığını hatırlamam.
Oysa ben hiç de öyle değilim.
Bir gün yazıyorum;bir gün yazmıyorum.
Hani bir dargın bir barışık olduk..
Bana her gördüğü yerde sitem eden gazetemiz İmtiyaz Sahibi Bilal Karamus bile bunu söylerken benden daha istikrarlı.
Bilal Bey en son geçen Pazar günü Bursa Keles Kocayayla'da attı "fırça"sını.
"Bir varsın bir yoksun. Ne olacak senin bu halin" dedi ve ekledi:" Her gün yazı istiyorum. Bu kadar kaçmak yeter".
Kendisine söylemedim ama her gün yazmam biraz zor. Hatta epey zor. Ama az da olsa istikrarlı olmanın yollarını arayacağım.
Tekrar Hilmi Yıldırım'a dönersek.
Gazetede sessiz sedasız ve derinden yazan Yıldırım, 14 Ağustos Perşembe günü yine döktürmüş.
Ben normalde az paragraflı ve kısa yazıları okurum. Ama Mustafa Bey'in söz konusu yazısını biraz okuyayım dedim.
Okudukça devam ettim ve kafamdaki bir çok sorumun cevabını buldum.
Bugünlerde ekonomi ile fazla ilgiliyim.
Medyada ve işadamlarında bir "iyileşme" havasıdır gidiyor. Hani keşke öyle olsa..
Büyüme rakamları % 7'yi buldu.
İhracat fırladı.
Faiz düştü, borsa tavan yaptı.
Ama orta yerde para yok.
İşte Yıldırım bu noktada önemli bilgiler veriyor.
"Bir ülkede %1 büyüme demek 60 bin kişiye iş imkanı sağlamak demektir. % 7 büyüme var demek 420 bin kişinin iş bulması demektir."
Evet böyle bir şey yok.
Peki bu "iyi" rakamlar nereden çıkıyor?
"Türkiye'de büyüme kapasite kullanımından hesaplanıyor. Ekonomik krizden bir çok firma kapandı. Bunları görmezden gelerek kalanları kapasite kullanımını artırmasına bakarak büyümeyi hesaplıyoruz. Bu da bizi hatalı rakamlara ulaştırıyor. Dahası stokların artışını da büyük olarak nitelendiriyoruz. Stokları çıkartıp hesaplama yapalım. Bakalım aynı oranda büyüme rakamına ulaşabilecek miyiz ?"
Yazıda altını üzülerek çizdiğim ve geleceğe yönelik ümitlerimi de körelten cümleler var.
İstanbul Sanayi Odası'nın "500 Büyükler Çalışması" sonuçları korkunç.
2002 yılında sanayi kuruluşları üretimden kâr etmemiş. Tersine asıl faaliyetlerinden binde 7 zarar etmişler.
Ama üretim dışı yani faizden yüzde 114.4 kâr elde etmişler.
Ülkem insanının patronları bile artık üretmiyor. Böylece para para kazanıyor ama büyümenin göstergesi olan "istihdam"dan hiçbir haber yok..
Olması da mümkün değil.
Yani bizim 500 Türk Büyüğümüz de faiz geliriyle geçiniyor.
Ben daha ne diyeyim.
Peki yatırımı kim yapacak.?
Devlet mi?
Elini eteğini çekti..
Özel sektör mü?
Onun parası faizle doyar.
Millete bunu anlatınca " ama bize kimse bunları böyle anlatmadı ki" der.
Mustafa Hilmi Yıldırım'ı severek okudum ama içim de karardı.
Belki MELPAŞ Genel Müdürü Selim Kotil'i dinlemek faydalı olur.
Nedenini yazacağım elbet..
20 yıldan beri şiirleri ve yazılarıyla aramızdaki en istikrarlı isimlerden biri.
İcmal, Öğüt, Mesaj Dergisi ve Yeni Mesaj Gazetesi'nde bir kerecik aksadığını hatırlamam.
Oysa ben hiç de öyle değilim.
Bir gün yazıyorum;bir gün yazmıyorum.
Hani bir dargın bir barışık olduk..
Bana her gördüğü yerde sitem eden gazetemiz İmtiyaz Sahibi Bilal Karamus bile bunu söylerken benden daha istikrarlı.
Bilal Bey en son geçen Pazar günü Bursa Keles Kocayayla'da attı "fırça"sını.
"Bir varsın bir yoksun. Ne olacak senin bu halin" dedi ve ekledi:" Her gün yazı istiyorum. Bu kadar kaçmak yeter".
Kendisine söylemedim ama her gün yazmam biraz zor. Hatta epey zor. Ama az da olsa istikrarlı olmanın yollarını arayacağım.
Tekrar Hilmi Yıldırım'a dönersek.
Gazetede sessiz sedasız ve derinden yazan Yıldırım, 14 Ağustos Perşembe günü yine döktürmüş.
Ben normalde az paragraflı ve kısa yazıları okurum. Ama Mustafa Bey'in söz konusu yazısını biraz okuyayım dedim.
Okudukça devam ettim ve kafamdaki bir çok sorumun cevabını buldum.
Bugünlerde ekonomi ile fazla ilgiliyim.
Medyada ve işadamlarında bir "iyileşme" havasıdır gidiyor. Hani keşke öyle olsa..
Büyüme rakamları % 7'yi buldu.
İhracat fırladı.
Faiz düştü, borsa tavan yaptı.
Ama orta yerde para yok.
İşte Yıldırım bu noktada önemli bilgiler veriyor.
"Bir ülkede %1 büyüme demek 60 bin kişiye iş imkanı sağlamak demektir. % 7 büyüme var demek 420 bin kişinin iş bulması demektir."
Evet böyle bir şey yok.
Peki bu "iyi" rakamlar nereden çıkıyor?
"Türkiye'de büyüme kapasite kullanımından hesaplanıyor. Ekonomik krizden bir çok firma kapandı. Bunları görmezden gelerek kalanları kapasite kullanımını artırmasına bakarak büyümeyi hesaplıyoruz. Bu da bizi hatalı rakamlara ulaştırıyor. Dahası stokların artışını da büyük olarak nitelendiriyoruz. Stokları çıkartıp hesaplama yapalım. Bakalım aynı oranda büyüme rakamına ulaşabilecek miyiz ?"
Yazıda altını üzülerek çizdiğim ve geleceğe yönelik ümitlerimi de körelten cümleler var.
İstanbul Sanayi Odası'nın "500 Büyükler Çalışması" sonuçları korkunç.
2002 yılında sanayi kuruluşları üretimden kâr etmemiş. Tersine asıl faaliyetlerinden binde 7 zarar etmişler.
Ama üretim dışı yani faizden yüzde 114.4 kâr elde etmişler.
Ülkem insanının patronları bile artık üretmiyor. Böylece para para kazanıyor ama büyümenin göstergesi olan "istihdam"dan hiçbir haber yok..
Olması da mümkün değil.
Yani bizim 500 Türk Büyüğümüz de faiz geliriyle geçiniyor.
Ben daha ne diyeyim.
Peki yatırımı kim yapacak.?
Devlet mi?
Elini eteğini çekti..
Özel sektör mü?
Onun parası faizle doyar.
Millete bunu anlatınca " ama bize kimse bunları böyle anlatmadı ki" der.
Mustafa Hilmi Yıldırım'ı severek okudum ama içim de karardı.
Belki MELPAŞ Genel Müdürü Selim Kotil'i dinlemek faydalı olur.
Mehmet Öztürk / diğer yazıları
- 10 Ocak Gazeteciler Günü / 11.01.2005
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003