Türk Dünyası'nın "asıl sahipleri"ni arama ve bulma sürecine girdiğininin altını çizmiştim dünkü yazımda. Bu bağlamda Bağımsız Türkiye özleminin, sadece bu aziz vatan toprakları üzerinde yaşayanların değil, aynı zamanda yıllardan beri kapılarını çalmamızı, "Hu kardaşlar, nasılsınız?" diye hal-hatır etmemizi bekleyen Asya'nın büyük ailelesi Türk devlet ve topluluklarının da iştiyakı olduğunu belirtmiştim.
23 Aralık 1998 tarihli bir genelgeden bahsetmiştim. Sözkonusu genelgeyle ilgili Kayseri'den bir dost, tarihe önemli bir kayıt düştü. Doğu Türkistan derneği eski Başkanı M. Emin Batur bey, ilginç bir anektod aktardı.
23 Aralık 1998 tarihli Gizli Başbakanlık Genelgesi, Doğu Türkistan bayrağının meşru toplantılarda asılmaması talimatını içeriyordu. Sözkonusu genelgeyi duyan Doğu Türkistan'lı kardeşlerimiz soluğu, Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu'nun yanında alırlar. Konunun vahametini anlattıklarında, Batur'un aktardığına göre sayın Çakmakoğlu aynen şu cevabı veriyor: Merak etmeyin, o genelgenin karşılığı olarak bir genelge de biz yayınlarız. Dolayısıyla sözü edilen genelge otomatikman ortadan kaldırılmış olur. Yeter ki biz iktidar olalım.
Genelge hala geçerliğini koruyor ve sözün sahipleri koltuklarında...
Yorumsuz ve sade bir kayıt düştük tarihe; o kadar.
Doğu Türkistan'ı bilirsiniz... Tarihinden bugüne hep İslam diyarı olagelmiş... Bayrağı, gök mavisi zemin üzerinde aynen bizim bayrağımızdaki gibi hilal ve yıldız... Gökbayrak, bizim bayrağımız.
Doğu Türkistan'ın yüzolçümü, 1. 828. 418 kilometrekare. 35 milyon Müslüman Türk yaşıyor orada. Türk dili ve kültürünün abide şahsiyetlerinden Divan-ı Lügat'it-Türk'ün sahibi Kaşgarlı Mahmut'un memleketi. Kaşgar, Doğu Türkistan sınırları dahilinde kadim bir Türk yurdu.
Doğu Türkistan, 1949 yılından itibaren Çin'in işgalinde... Tek suçu İslam diyarı olmak. Zulüm hala sürüyor. Her ay onlarca genç idam ediliyor. Anne karnındaki bebelerin bile yaşama hakkı yok. 90'lı yıllarda 58 bin Doğu Türkistan evladı kodeslerde mahkum iken, Nisan-Aralık 1996 da bu sayı bir anda 70 bine fırlamış. Geniş araziler de, Çin'in nükleer deneme alanları haline getirilmiş...
Kapıları dünyaya kapalı. BM, olan bitenler karşısında suskun. İşte tam bu sürecin ortasında dönemin Süleyman Demirel'i, Çin Devlet Başkanı Zemin'e devlet nişanı takıyor. Yine aynı Demirel, o gün bugün kurultaydan kurultaya turlayarak "salon babalığı" yapıyor... İşbaşındaki kimilerinin salon milliyetçiliği yaptığı gibi.
Tehlike şimdi daha da büyük. Zira BM ve AB'nin öyle bir terör tanımlaması var ki, akıllara şenlik. Bu tanım çerçevesinde pek yakında vatanlarını müdafaa eden Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, uluslararası terör listelerine alınırsa hiç şaşırmayın. Olur mu, olur. Bu millet, nelere şahit olmadı ki...
Yıllarca, Avrupa Birliği bu aziz vatanı kana bulayan teröristleri kucağında besliyor, milleti aldatmayın, diye haykırdık. Öyle şey mi olur, onlar bizim tek dostumuz, dediler. Ancak AB, üç gün önce PKK ve DHKP-C'nin terör listesinde adının geçmesinin mümkün olmadığını açıklayınca, şimdi ah-vah etmeye başladı bizimkiler. Şapka düştü, kel göründü. Millet oyalanıp durdu.
Ne mi olacak? Umudunuzu yitirmeyin...
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kuvay-ı Milliye ruhuyla yoğrulmuş bir adet parti programını bulun ve okumaya başlayın. Geç kalmayın.
2002 yılınızı tebrik eder, aziz milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ederim.
23 Aralık 1998 tarihli bir genelgeden bahsetmiştim. Sözkonusu genelgeyle ilgili Kayseri'den bir dost, tarihe önemli bir kayıt düştü. Doğu Türkistan derneği eski Başkanı M. Emin Batur bey, ilginç bir anektod aktardı.
23 Aralık 1998 tarihli Gizli Başbakanlık Genelgesi, Doğu Türkistan bayrağının meşru toplantılarda asılmaması talimatını içeriyordu. Sözkonusu genelgeyi duyan Doğu Türkistan'lı kardeşlerimiz soluğu, Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu'nun yanında alırlar. Konunun vahametini anlattıklarında, Batur'un aktardığına göre sayın Çakmakoğlu aynen şu cevabı veriyor: Merak etmeyin, o genelgenin karşılığı olarak bir genelge de biz yayınlarız. Dolayısıyla sözü edilen genelge otomatikman ortadan kaldırılmış olur. Yeter ki biz iktidar olalım.
Genelge hala geçerliğini koruyor ve sözün sahipleri koltuklarında...
Yorumsuz ve sade bir kayıt düştük tarihe; o kadar.
Doğu Türkistan'ı bilirsiniz... Tarihinden bugüne hep İslam diyarı olagelmiş... Bayrağı, gök mavisi zemin üzerinde aynen bizim bayrağımızdaki gibi hilal ve yıldız... Gökbayrak, bizim bayrağımız.
Doğu Türkistan'ın yüzolçümü, 1. 828. 418 kilometrekare. 35 milyon Müslüman Türk yaşıyor orada. Türk dili ve kültürünün abide şahsiyetlerinden Divan-ı Lügat'it-Türk'ün sahibi Kaşgarlı Mahmut'un memleketi. Kaşgar, Doğu Türkistan sınırları dahilinde kadim bir Türk yurdu.
Doğu Türkistan, 1949 yılından itibaren Çin'in işgalinde... Tek suçu İslam diyarı olmak. Zulüm hala sürüyor. Her ay onlarca genç idam ediliyor. Anne karnındaki bebelerin bile yaşama hakkı yok. 90'lı yıllarda 58 bin Doğu Türkistan evladı kodeslerde mahkum iken, Nisan-Aralık 1996 da bu sayı bir anda 70 bine fırlamış. Geniş araziler de, Çin'in nükleer deneme alanları haline getirilmiş...
Kapıları dünyaya kapalı. BM, olan bitenler karşısında suskun. İşte tam bu sürecin ortasında dönemin Süleyman Demirel'i, Çin Devlet Başkanı Zemin'e devlet nişanı takıyor. Yine aynı Demirel, o gün bugün kurultaydan kurultaya turlayarak "salon babalığı" yapıyor... İşbaşındaki kimilerinin salon milliyetçiliği yaptığı gibi.
Tehlike şimdi daha da büyük. Zira BM ve AB'nin öyle bir terör tanımlaması var ki, akıllara şenlik. Bu tanım çerçevesinde pek yakında vatanlarını müdafaa eden Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, uluslararası terör listelerine alınırsa hiç şaşırmayın. Olur mu, olur. Bu millet, nelere şahit olmadı ki...
Yıllarca, Avrupa Birliği bu aziz vatanı kana bulayan teröristleri kucağında besliyor, milleti aldatmayın, diye haykırdık. Öyle şey mi olur, onlar bizim tek dostumuz, dediler. Ancak AB, üç gün önce PKK ve DHKP-C'nin terör listesinde adının geçmesinin mümkün olmadığını açıklayınca, şimdi ah-vah etmeye başladı bizimkiler. Şapka düştü, kel göründü. Millet oyalanıp durdu.
Ne mi olacak? Umudunuzu yitirmeyin...
Bağımsız Türkiye Partisi'nin Kuvay-ı Milliye ruhuyla yoğrulmuş bir adet parti programını bulun ve okumaya başlayın. Geç kalmayın.
2002 yılınızı tebrik eder, aziz milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini Yüce Allah'tan niyaz ederim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019