Türkiye hem ekonomide hem dış politikada oldukça sıcak bir gündemin tam ortasında yer alıyor. Bir tarafta Fırat'ın doğusuna yapılacak (yapılmakta olan) operasyon, öte tarafta ABD Başkanı Trump'ın tehditleri altında inim inim inleyen ekonomik tablomuz.
Öncelikle şunun altını çizmekte fayda var. Birilerinin yıllardır beslendiği kavga, kaos ortamı ve toplumda diğerini siyaseten ötekileştiren ayrılıkçı tarz-ı siyasete rağmen toplumun hemen her kesimi milli konular etrafında çok şükür bir araya gelebiliyor.
MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin sağlık problemleri üzerine "ölüm temennisi" barındıran paylaşımları ABD elçiliğinin beğenmesine toplumun tüm kesimlerinin verdiği tepki bu bağlamda anlamlıdır. Aynı şekilde Trump'ın attığı tehdit mesajlarına karşı verilen birlik görüntüsü de oldukça kıymetlidir. Bu denklemde hükümet ve Cumhurbaşkanı toplumda ayrılık tohumları eken söylemlerden acilen vazgeçmeli ve dost düşman ayrımını ülke içindeki siyaset denkleminden ivedilikle çıkarıp sınırlarımız ötesine yöneltmelidir.
Şöyle ki, Türkiye'nin düşmanlarını bu toprakların içinde siyaset yapanlarda değil, bu ülke ve coğrafyamız üzerinde kirli emelleri yüzlerce yıldır devam edenlerde aramalıdır.
Bu bağlamda "Trump iyi ama çevresi kötü" tespiti kesinlikle yanlıştır.
Aynı şekilde, "Fırat'ın doğusuna operasyon yapalım ama ABD'yi de Rusya'yı da küstürmeyelim" tavsiyesi de yanlıştır.
Doğrusu şudur:
Trump da, çevresi de kötüdür, düşmandır.
Türkiye'nin yapacağı sınırötesi operasyonlarda hem ABD'yi, hem Rusya'yı memnun edeceği operasyonun memnun etmeyeceği yegâne ülke Türkiye olur. Türkiye'nin çıkarlarını koruyacak tüm operasyonlar emin olun ki, ABD'yi de, Rusya'yı da çevredeki diğer ülkeleri de rahatsız edecektir, etmeli de. Devletlerarası politikanın doğası böyledir. Bunun hilafına tavsiye niteliğindeki söylemler kesinlikle iyiniyet barındırmaz.
Özellikle ABD Başkanı Trump'a dair, sayın Cumhurbaşkanının iyi niyet temennilerinde bulunması anlaşılır gibi değildir. Göreve geldiği günden bu yana defalarca "Türkiye'yi mahvederim, yok ederim" tarzı mesajlar veren birisinin bırakın "iyi ve dost" olmasını, "azılı düşman" kategorisinde olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Trump'ın kapitalist emperyal düzenin bir kuklası ve Türkiye'nin azılı düşmanı olduğunun su götürmez bir gerçek olduğunu anlamak için son attığı mesajların arka planını irdelemek gerekiyor.
Şöyle ki, Türkiye ekonomisinin önceki gün girdiği türbülans Trump'ın attığı mesajla olmuş bir şey değildir. Türkiye ekonomisi bile isteye sokulduğu kaygan zemin ile birlikte "balina", "köpek balığı" diye tabir edilen küresel kan emici oyuncuların at koşturup paralarına para kattığı bir kumarhaneye çevrilmiştir.
Tam 6 ay önce bu köpek balıkları 8 Ekim tarihine (yani Trump'ın twett attığı güne) yüzlerce milyon doları opsiyonlamış. Yani, Trump, 6 ay öncesinden Türkiye'nin kaynaklarını sömürmek üzere paralarını yatıran bu köpek balıklarının paralarını katlayıp Türkiye'nin kaynaklarını sömürmesinde kendisine biçilen görevi yerine getirmiştir.
Bu denklemde acı olan bu kan emici köpek balıklarının bizim değerlerimizi, geleceğimizi sömürecekleri bir ekonomik durumda oluşumuzdur.
Onlar kumarbaz, onlar kan emici, onlar kapitalist düzenin köpek balıkları. Trump da onların kuklası, piyonu. Burada bir sorun yok.
Ama Türkiye neden onların kumarhanesi?
Asıl cevaplanması gereken soru bu.
- Trump’tan “dost” olmaz / 09.10.2019
- CHP’nin gafletini not ediyoruz / 02.10.2019
- Müteahhit devlet! / 30.09.2019
- Enkaz altında kaldılar / 28.09.2019
- IMF’ye koşa koşa giden muhalefet / 25.09.2019
- Hoş Geldin Atatürk / 22.11.2017
- Haydar Baş paniği ve Lozanda gizli madde yalanı / 26.04.2015
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı-2 / 30.04.2014
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı / 29.04.2014