10 Kasım 2017, bir ölüm günü değil, bir doğum günüdür!
10 Kasım 1938'de, fani bedeniyle beraber aziz hatırası da gömülen Mustafa Kemal, 10 Kasım 2017'de, milletimizle ilk defa buluştu.
İşte bu yüzden HOŞ GELDİN ATATÜRK! HOŞGELDİN, SAFALAR GETİRDİN!
Bazı kitaplar vardır, binlerce sayfa, onlarca cilt. Kütüphaneler vardır binlerce, on binlerce kitap. Okursun okursun çok veya az bir şeyler anlarsın veya hiçbir şey anlamazsın.
Ama bazen bir kitap ve hatta bir başlık öyle şeyler anlatır ki, binlerce, on binlerce kitap anlatamaz onun anlattığını.
İşte haydar Baş Bey'in "Hoş Geldin Atatürk" kitabı böyle bir kitap.
Kitabın ismi, kitabın ruhunu da, iddiasını da ortaya koyuyor tek başına.
Neden hoş geldin Atatürk? Kitabı okuduğunuzda bu sorunun cevabını tabir yerindeyse doya doya alacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.
Ama bazı sebepleri sıralamakta fayda var.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü görünürde Atatürk her yerde. Caddelerde, sokaklarda, devlet dairelerinde, kitaplarda, televizyonlarda. Ama aslında Atatürk hiçbir yerde. Gördüğümüz, bize anlatılan Atatürk başka, Haydar Baş Bey'in anlattığı gerçek Atatürk bambaşka.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü bu millet devletini, yaşadığı coğrafyayı, bağımsızlığını, din ve vicdan emniyetini, can ve mal güvenliğini borçlu olduğu atasını, kurucu liderini hiç tanımıyor. Tanıdığını zannettiği Atatürk ile Haydar Baş Bey'in anlattığı gerçek Atatürk bambaşka.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü Atatürk'ü tanımak, sadece tarihi bir şahsiyet hakkında doğru bilgilere sahip olmak anlamına gelmiyor. Bu millet için Atatürk'ü gerçekten tanımak, birliğin beraberliğin yegâne anahtarı. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu tarihi tespit ile "Bu millet gerçek Atatürk'ü tanırsa, devletiyle olan problemler de çözülmüş olacak."
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü bugüne kadar anlatılan Atatürk, ya sadece asker Atatürk, ya sadece dahi Atatürk, ya da sadece devrimci Atatürk.
Oysa Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu gerçek Atatürk, dindar, dahi, devrimci, imanlı milletin imanlı komutanı, başöğretmeni, kurucusu her şeyi.
İşte Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu gerçek Mustafa Kemal Atatürk'e hep beraber, "hoş geldin atam, Safalar getirdin, başımızın üzerinde yerin var" diyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili neredeyse her makalesinde, her konuşmasında, her sohbetinde "Bunları biliyor muydunuz?" diye sorduğunda, Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza nasıl cevap vereceğimizi bir türlü bilemiyorduk.
Gelin bugün tüm Türkiye olarak hep birlikte itiraf edelim:
BİLMİYORDUK HOCAM! MAALESEF BİLMİYORDUK! SAYENİZDE ÖĞRENDİK VE SAYENİZDE ÖĞRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ!
Bir asırdır dinsiz dedikleri Atatürk'ün ne kadar dindar olduğunu bilmiyorduk, sizden öğrendik hocam!
Soyu sopu belli değil dedikleri Mustafa Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan geldiğini bilmiyorduk, sizden öğrendik hocam!
Olmadık iftiralar attıkları annesi Zübeyde hanımın Molla Zübeyde olduğunu,
Molla Zübeyde'nin evinden Kur'an seslerinin hiç eksik olmadığını, yaşadığı eve bu yüzden Kur'an evi dendiğini,
Dinsiz dedikleri Mustafa Kemal'in, "Ben Cihad Müslümanıyım" dediğini,
Elinde kırbacıyla atının üstünde Çanakkale'de destan yazan, "Ben size ölmeyi emrediyorum" diye kükreyen Mustafa Kemal'i,
Peygamber efendimizin "sağ elim Ankara'da Mustafa Kemal'in üzerindedir" dediğini,
Haçlıyı bu topraklardan çıkartarak en büyük Cihadı yaptığını,
Tüm servetini Türk milletine bağışlayıp, "Beni milletim bakar" dediğini,
O'nun "Selanik Meydan dedesi, Kutbu'l Aktab Kemal" olduğunu bilmiyorduk, sayenizde öğrendik hocam!
Hoş geldin Atatürk, Safalar getirdin!
Atatürk hoş geldi ama önce Haydar Baş Bey'in gönlüne hoş geldi. Sonra da bu kitapla hepimizin gönlüne hoş geldi.
Atatürk hepimizin önünde duruyordu ama hiçbirimizin gönlünde hak ettiği yerde değildi, bir türlü olamamıştı.
Haydar Baş Bey yazdığı bu kitapla Atatürk'ü tanımış ve anlatmış biri değil.
Haydar Baş Bey Atatürk'ü yazmadı, keşfetti!
Bu keşfin sonucu olarak da bugün bu kitap karşınızda duruyor.
Bir gün beni çağırdı ve dedi ki, "Evladım, Mustafa Kemal Atatürk'ün soyunu araştıralım. Soyunun nereden geldiğini çıkartalım." Tamam hocam, dedim ve birkaç haftalık bir çalışma yaptım. Ve hocama takdim ettim. "Hocam, Atatürk'ün soyu şuradan geliyor, dedesi şudur" dedim.
Çok net ve sert bir şekilde, "Hayır" dedi. "Mustafa Kemal Atatürk ki, koca bir devlet kurmuş, Haçlıyı bu coğrafyadan söküp atmış, Müslüman'ın izzet ve namusunu, vatanını, bayrağını muhafaza etmiş bir isim. Bu isim sıradan bir isim olamaz. Bak, göreceksin Mustafa Kemal Peygamber sülalesinden, İmam Ali'nin soyundan özel bir isimdir" dedi.
Şimdi soruyorum, bu bir tespit midir, keşif midir?
Tabii ki keşiftir.
Bunun üzerine muhterem hocamın riyasetinde yapılan çalışmalarda Mustafa Kemal Atatürk'ün hem anne hem de baba tarafından İmam Ali soyundan, yani Ehl-i Beyt'ten olduğunu belgeleriyle, delilleriyle gördük. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki nüfus defterleri, temettuat defterleri, özel yazışmalar Mustafa Kemal'in o pak soyunu ortaya koyacak yüzlerce belge ile doludur.
Bu belgeleri gördüğü halde Mustafa Kemal'in bu yönünü gizlemeye çalışanların hesap edemedikleri Haydar Hoca vardı.
Haydar Hoca, bununla da yetinmedi, Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde yaşamış; komşusu olmuş, askeri olmuş, tahrirat kâtibi olmuş, hocası olmuş onlarca ismin bugün hayatta kalan akrabaları üzerinden canlı şahitlerle de bu tarihi keşfi tahkim etti.
10 Kasım 1938'de, fani bedeniyle beraber aziz hatırası da gömülen Mustafa Kemal, 10 Kasım 2017'de, milletimizle ilk defa buluştu.
İşte bu yüzden HOŞ GELDİN ATATÜRK! HOŞGELDİN, SAFALAR GETİRDİN!
Bazı kitaplar vardır, binlerce sayfa, onlarca cilt. Kütüphaneler vardır binlerce, on binlerce kitap. Okursun okursun çok veya az bir şeyler anlarsın veya hiçbir şey anlamazsın.
Ama bazen bir kitap ve hatta bir başlık öyle şeyler anlatır ki, binlerce, on binlerce kitap anlatamaz onun anlattığını.
İşte haydar Baş Bey'in "Hoş Geldin Atatürk" kitabı böyle bir kitap.
Kitabın ismi, kitabın ruhunu da, iddiasını da ortaya koyuyor tek başına.
Neden hoş geldin Atatürk? Kitabı okuduğunuzda bu sorunun cevabını tabir yerindeyse doya doya alacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın.
Ama bazı sebepleri sıralamakta fayda var.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü görünürde Atatürk her yerde. Caddelerde, sokaklarda, devlet dairelerinde, kitaplarda, televizyonlarda. Ama aslında Atatürk hiçbir yerde. Gördüğümüz, bize anlatılan Atatürk başka, Haydar Baş Bey'in anlattığı gerçek Atatürk bambaşka.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü bu millet devletini, yaşadığı coğrafyayı, bağımsızlığını, din ve vicdan emniyetini, can ve mal güvenliğini borçlu olduğu atasını, kurucu liderini hiç tanımıyor. Tanıdığını zannettiği Atatürk ile Haydar Baş Bey'in anlattığı gerçek Atatürk bambaşka.
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü Atatürk'ü tanımak, sadece tarihi bir şahsiyet hakkında doğru bilgilere sahip olmak anlamına gelmiyor. Bu millet için Atatürk'ü gerçekten tanımak, birliğin beraberliğin yegâne anahtarı. Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu tarihi tespit ile "Bu millet gerçek Atatürk'ü tanırsa, devletiyle olan problemler de çözülmüş olacak."
Neden hoş geldin Atatürk?
Çünkü bugüne kadar anlatılan Atatürk, ya sadece asker Atatürk, ya sadece dahi Atatürk, ya da sadece devrimci Atatürk.
Oysa Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu gerçek Atatürk, dindar, dahi, devrimci, imanlı milletin imanlı komutanı, başöğretmeni, kurucusu her şeyi.
İşte Haydar Baş Bey'in ortaya koyduğu gerçek Mustafa Kemal Atatürk'e hep beraber, "hoş geldin atam, Safalar getirdin, başımızın üzerinde yerin var" diyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili neredeyse her makalesinde, her konuşmasında, her sohbetinde "Bunları biliyor muydunuz?" diye sorduğunda, Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza nasıl cevap vereceğimizi bir türlü bilemiyorduk.
Gelin bugün tüm Türkiye olarak hep birlikte itiraf edelim:
BİLMİYORDUK HOCAM! MAALESEF BİLMİYORDUK! SAYENİZDE ÖĞRENDİK VE SAYENİZDE ÖĞRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ!
Bir asırdır dinsiz dedikleri Atatürk'ün ne kadar dindar olduğunu bilmiyorduk, sizden öğrendik hocam!
Soyu sopu belli değil dedikleri Mustafa Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan geldiğini bilmiyorduk, sizden öğrendik hocam!
Olmadık iftiralar attıkları annesi Zübeyde hanımın Molla Zübeyde olduğunu,
Molla Zübeyde'nin evinden Kur'an seslerinin hiç eksik olmadığını, yaşadığı eve bu yüzden Kur'an evi dendiğini,
Dinsiz dedikleri Mustafa Kemal'in, "Ben Cihad Müslümanıyım" dediğini,
Elinde kırbacıyla atının üstünde Çanakkale'de destan yazan, "Ben size ölmeyi emrediyorum" diye kükreyen Mustafa Kemal'i,
Peygamber efendimizin "sağ elim Ankara'da Mustafa Kemal'in üzerindedir" dediğini,
Haçlıyı bu topraklardan çıkartarak en büyük Cihadı yaptığını,
Tüm servetini Türk milletine bağışlayıp, "Beni milletim bakar" dediğini,
O'nun "Selanik Meydan dedesi, Kutbu'l Aktab Kemal" olduğunu bilmiyorduk, sayenizde öğrendik hocam!
Hoş geldin Atatürk, Safalar getirdin!
Atatürk hoş geldi ama önce Haydar Baş Bey'in gönlüne hoş geldi. Sonra da bu kitapla hepimizin gönlüne hoş geldi.
Atatürk hepimizin önünde duruyordu ama hiçbirimizin gönlünde hak ettiği yerde değildi, bir türlü olamamıştı.
Haydar Baş Bey yazdığı bu kitapla Atatürk'ü tanımış ve anlatmış biri değil.
Haydar Baş Bey Atatürk'ü yazmadı, keşfetti!
Bu keşfin sonucu olarak da bugün bu kitap karşınızda duruyor.
Bir gün beni çağırdı ve dedi ki, "Evladım, Mustafa Kemal Atatürk'ün soyunu araştıralım. Soyunun nereden geldiğini çıkartalım." Tamam hocam, dedim ve birkaç haftalık bir çalışma yaptım. Ve hocama takdim ettim. "Hocam, Atatürk'ün soyu şuradan geliyor, dedesi şudur" dedim.
Çok net ve sert bir şekilde, "Hayır" dedi. "Mustafa Kemal Atatürk ki, koca bir devlet kurmuş, Haçlıyı bu coğrafyadan söküp atmış, Müslüman'ın izzet ve namusunu, vatanını, bayrağını muhafaza etmiş bir isim. Bu isim sıradan bir isim olamaz. Bak, göreceksin Mustafa Kemal Peygamber sülalesinden, İmam Ali'nin soyundan özel bir isimdir" dedi.
Şimdi soruyorum, bu bir tespit midir, keşif midir?
Tabii ki keşiftir.
Bunun üzerine muhterem hocamın riyasetinde yapılan çalışmalarda Mustafa Kemal Atatürk'ün hem anne hem de baba tarafından İmam Ali soyundan, yani Ehl-i Beyt'ten olduğunu belgeleriyle, delilleriyle gördük. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki nüfus defterleri, temettuat defterleri, özel yazışmalar Mustafa Kemal'in o pak soyunu ortaya koyacak yüzlerce belge ile doludur.
Bu belgeleri gördüğü halde Mustafa Kemal'in bu yönünü gizlemeye çalışanların hesap edemedikleri Haydar Hoca vardı.
Haydar Hoca, bununla da yetinmedi, Mustafa Kemal Atatürk'ün döneminde yaşamış; komşusu olmuş, askeri olmuş, tahrirat kâtibi olmuş, hocası olmuş onlarca ismin bugün hayatta kalan akrabaları üzerinden canlı şahitlerle de bu tarihi keşfi tahkim etti.
Emre Polat / diğer yazıları
- Çok özledim / 24.02.2021
- Trump’tan “dost” olmaz / 09.10.2019
- CHP’nin gafletini not ediyoruz / 02.10.2019
- Müteahhit devlet! / 30.09.2019
- Enkaz altında kaldılar / 28.09.2019
- IMF’ye koşa koşa giden muhalefet / 25.09.2019
- Hoş Geldin Atatürk / 22.11.2017
- Haydar Baş paniği ve Lozanda gizli madde yalanı / 26.04.2015
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı-2 / 30.04.2014
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı / 29.04.2014
- Trump’tan “dost” olmaz / 09.10.2019
- CHP’nin gafletini not ediyoruz / 02.10.2019
- Müteahhit devlet! / 30.09.2019
- Enkaz altında kaldılar / 28.09.2019
- IMF’ye koşa koşa giden muhalefet / 25.09.2019
- Hoş Geldin Atatürk / 22.11.2017
- Haydar Baş paniği ve Lozanda gizli madde yalanı / 26.04.2015
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı-2 / 30.04.2014
- Devletin vicdanı, kamunun vicdanını rahatlattı / 29.04.2014