Toplumsal ve kamusal cinnetin şımartılarak, şiddetle buluşmasına neden olan bir ortamın sorumlularını halk, sandıkta ibra etmeyecektir, yani aklamayacaktır.
Nefret söylemi girdabında eriyip giden kardeşlik, sevgi ve saygınlık sonucu muhtaç olduğumuz birlik ve beraberlik ağır yara almıştır.
İrtifası düşük, açısı dar, tutucu, yarını olmayanlar gelecek vaat edemezler. Salt duygularla ilişki kurmaya kalkışanlar; etnik, milliyetçi ve uhrevi rüyalara yatarak, bu duyguların toplumu bölen sinsi bir aygıta zemin hazırladıklarının farkında mıdırlar bilemiyoruz. Ancak farkına vardıklarında vakit çok geç olacaktır. Manevi değerleri politik çıkarlara alet etmeyelim!
Halkın duygularını sömürmeden, gerçeklere odaklanmış, ulusun çıkarlarına hizmet eden sosyal barış projelerinin mimarı, görüş ufku geniş bilge lider Prof. Dr. Haydar Baş, insanıyla barışık, "Barış hemen şimdi" nin reçetesini sunan dünyada tek kalmış liderdir.
Anahtar soru:
Liderlerin kişiliği ülkelerin kaderi midir?
Soruyu ülkemize yönlendirdiğimizde, "Türkiye, liderlerin öfke dolu çatışmacı psikolojisine mahkûm mudur", diye sormadan edemiyoruz.
Siyasi ve ideolojik kutuplaşmanın sürdürüldüğü ülkemizde, barışçı çözümün liderin karakterinde bulunduğu inancındayız. İşte karakter: "Bağımsızlık benim karakterimdir" sözünü söyleyen Mustafa Kemal Atatürk ki, dünyaya ancak yüzyılda bir gelebilecek bir lider.
Demokratik olsun olmasın liderlik, hemen her yönetimde bir görev ve yetenek; karakter ise, beğenelim ya da beğenmeyelim, her kişide var olan temel kişilik özelliğidir.
Liderlik, toplumları ve kurumları uyum ve birlik içinde yönetme, yönlendirme sanatı ise; karakter, toplumsal ilişkilerimizde sergilediğimiz bir kişiselliktir.
Divan geleneğinde "üslûb-u beyan ayniyle insan" , bugünün Türkçesiyle, "konuşma kişiliğin aynası" demişler.
Sözle dışavurulan liderlik ile karakter arasında ilişki var mıdır? Konu güncel olduğu kadar tarihidir. Sufi bilgeler, öğrencilerini seçerken, "Hele biraz konuş ki seni tanıyayım" derlermiş. Modern yöneticiler de, yazılı sınavlardan sonra görüşme yaparlar, adayın kişiliğini yakından tanımak için. Ancak günümüzde mülakat dediğimiz görüşme adayın kişiliğini değil, siyasi eğilimini, yandaş olup olmadığını anlamak için yapılmaktadır.
Halk ozanı sözün karakterini, gizini, gizemini şöyle anlatır:
Söz olur keser başı
Söz olur kestirir başı,
Söz olur ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz.
"Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" deyimi kuşkusuz daha da yaygındır. Dinleyen, söze değil, işe, eyleme bakar. Laf ebelerinden, lafazanlardan pek hoşlanmaz: "Çok mal haramsız çok laf yalansız olmaz" der.
Seçim gibi bir demokratik süreçten geçerken sandıktan vasat adayların değil, vasat başkanların değil, karakter sahibi gerçek liderlerin damgasını vurduğu kimliklerin çıkmasına özen gösterelim.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023




















































































