Geçen hafta TOBB ve beraberindeki sivil toplum kuruluşlarının başlattığı "Kriz Varsa Çare de Var" kampanyasına değinmiştik. Bu hafta kampanyanın yeni konsepti basına tanıtıldı. Tanıtımda "Kimse İşini Kaybetmesin" denildi. Hani siz geçen hafta evde oturmayıp pazara çıkmıştınız ya, şimdi harcadıklarınız(!) -ki paranız yoktu- üretime dönüştü. Şimdi herkes harıl harıl işçi alımına başlayacak(!) Çaresiz bir kampanyanın düçar olduğu bir anın fotoğrafıdır bu.Dikkatimi çeken çok önemli husus basın toplantısında, Hisarcıklıoğlu'nun gelen tepkileri değerlendirdiğini gösterir nitelikteydi. Geçen hafta evde oturmayın pazara çıkın diyen bu iş adamları paramız yok nereye çıkacağız diyenlere cevabını bu hafta vermek zorunda hissetti kendini. "Doğru ya" dediler "sanırım, biz işin bu tarafını atlamışız. Bu kampanyayı kotarmak için bir çare lazım."Milli Ekonomi Modeli'nin ortaya koyduğu senyoraj gelirine yani üretilen ürün kadar devletlerin basması gereken paraya milletin sahip olması gerektiğini gayet net anlamış durumdalar. Fakat bunu dillendirmek istemiyorlar. O yüzden Hisarcıklıoğlu harcama çeklerinden bahsetti. "Dar gelirli vatandaşa harcama çeki dağıtalım" dedi. Sayın Hisarcıklıoğlu'na birkaç sorum olacak;1- Harcama çekleri yerine devletin resmi parasını basmaktan neden çekiniyorsunuz?2- Madem para basınca enflasyon oluyordu ki bunu iddia ediyordunuz, harcama çekleri enflasyona sebep olmuyor mu?3- İstihdamı arttırmak için işyeri sahiplerine "ne olur işçi çıkarmayalım" diyerek işsizliğe çare bulmuş mu oluyorsunuz?Elbette bu soruların cevaplarını bizler iyi biliyoruz. Ama Milli Ekonomi Modeli'ni kabul etmekten imtina eden bir anlayışın dönüp gelip bu kapıdan medet ummasını da manidar buluyoruz. Geçen hafta kervan halinde yola çıkan bu grup baktı ki söyledikleri anlamsız. Eh şimdi kampanya başlamış geri dönmekte olmaz. Çare olarak işin ehline başvurmak lazım. İşin ehli kim? Prof. Dr. Haydar Baş. Geçen hafta ben de Çarşamba pazarını gezdim. Sordum, nasıl işler? Gelen giden var mı? Yok dediler. Peki dedim kampanyadan haberiniz var mı? Yok diyenler bir tarafa bir de neredeyse tüm tezgâhlardan aynı ses yükseldi, millette para yok ne alsın. Ama ne yazık ki benim pazarcı arkadaşlarımın gördüğünü göremeyen bu platform su almaktan kurtulmak üzere gene can simidi olarak MEM'e başvurdu.Bu hafta ne mi olacak? İşverenlerden hükümete cici görünmek isteyenler zararlarını içlerine akıtıp işçilerini çıkartmamak için bankaların kapısını çalıp kredi isteyecek. Eh bu konuda Sayın Başbakan'da aba altından sopayı gösterdi zaten. Bankalara açın o kredi musluklarını diyor her yerde. Böyle sistem yürütülür mü Sayın Başbakan?İşçiye alışveriş yap, işverene işçiyi çıkartma diyeceksiniz sonra para yok nasıl olacak diyenlere de bankaları adres göstereceksiniz, bankalar biz batıyoruz diyecek, olmaz öyle şey açın kredi musluklarını diyeceksiniz. Yani tavşana koş, tazıya tut, avcı efendi tuttuğunu yeme bana getir kafası. İyi ama ortada tavşan yok, tazı susuz koşamıyor avcı açlıktan ölmek üzere?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cüneyt Sezer / diğer yazıları
- Durun demek zor mu efendiler? / 29.07.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009