Terör sopasıyla özerkliğe razı etme

Güneydoğumuzda yaşanan olaylar, Irak'ta ve Suriye'de yaşananlardan bağımsız değil.
Ortadoğu'da bugün Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Mimarı İsrail, taşeronu ABD olan" Büyük İsrail Devleti hedefli Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hayata geçiriliyor.
Güneydoğumuzda 7 Haziran seçimleri sonrası düğmeye basılan süreç çözüm süreciyle başlatılan sürecin devamı niteliğindedir. Prof. Dr. Baş, bu konuda, "Açılım süreci ve ardından sürdürülen siyaset, demokratik yollarla ülkeyi bölünmeye götürmektedir. Türkiye adım adım federatif yapıya sürükleniyor" tespitinde bulunmuştur.
Bugün güneydoğumuzu kan gölüne döndüren ve Suriye'dekileri aratmayan terör olayları "ölümü gösterip sıtmaya razı etme" politikasıdır.
Amaç özerkliktir, federatif yapılar oluşturmaktır, terör tırmandırılarak "özerklikten, başkanlık sisteminden ve federatif yapıdan başka bir çözüm yok" demeye getirmektir.
Son günlerde taraflar bu konuda ağızlarından baklayı çıkarmaya başladılar.
Önce terörist başı Murat Karayılan, "Demokratik özerklik modelinin reddedilmesi ve isteyenlerin yok edilmeye kalkışılması halinde ayrılmayı düşünürüz" demişti.
Karayılan ayrıca bugün bağımsızlığa hazırlanan Irak'ın kuzeyindeki yapıyı örnek göstererek "Oradaki 6 milyonluk Kürt halkı o haklara sahipse, Kuzey'deki 20 milyonluk halkın da aynı haklara sahip olduğu unutulmamalıdır" ifadelerini kullanmıştı.
Ona cevap AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'ndan geldi. Ensarioğlu açıklamasında "Özerklik olur ama yöntem bu değil" mesajı verdi.
Ensarioğlu'nun sözlerini aynen aktaralım:
"Dünyanın hiçbir yerinde özyönetim böyle ilan edilmez ve dünyanın hiçbir yerinde de özyönetim böyle korunmaz. Bu işin tartışılacağı yer Meclis'tir. Öz yönetim olabilir. Bizim Büyükşehir Yasası da öz yönetimi güçlendiren bir modeldi, ha bu yetersiz bulunur Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na şerh koyduğumuz bir kaç madde var onları da kaldıralım. Veyahut da dünyada örneği olan farklı özyönetim talepleri de olabilir." 
"Demokratik özerklik de tartışılmalı, başkanlık sistemi de tartışılmalı, eğer birilerinin talebi varsa özerklik de tartışılmalı. Bütün Türkiye'nin özyönetime ihtiyacı varsa, tüm Türkiye'de uygulanacak özerk bölgeler şeklinde veya eyaletler şeklinde... Türkiye'nin böyle bir modele ihtiyacı varsa bunu siyasiler tartışırlar karşılık bulursa hayata geçer."
AKP zaten güneydoğunun özerk olacağı ve özerk birçok bölgenin olacağı başkanlık sistemini savunuyor; HDP'nin de özerklik konusundaki görüşleri belli.
Bu iki parti Meclis çoğunluğunu elinde bulundurmasına rağmen neden 1 Kasım seçimlerinden sonra da terör tırmanarak arttı, diye sorabilirsiniz. 
Burada iki önemli nokta var; birincisi, kurulduğundan bu yana üniter yapı içinde yaşayan Türkiye'nin, milletiyle, devletiyle terör sopasıyla özerkliğe ikna olması; İkincisi ise bence en önemli olanı bu noktaya Yahudi Barzani'nin arabuluculuğu ile gelip, güneydoğumuzun Kobani gibi Barzani'nin kontrolüne girmesi?
Prof. Dr. Haydar Baş, özerklik anlamına gelen başkanlık sistemi ile alakalı şöyle söylüyor: "Başkanlık sistemi, nihai hedefi Türkiye'nin bölünmesi olan bir ABD dayatmasıdır"
ABD dayatması olan bir başkanlık sistemi, bir özerklik elbette ki güneydoğuda yaşayan Kürt kardeşlerimize daha fazla özgürlük verilmesi amaçlı değildir. Kobani'de bunu net olarak gördük. Eğer bu adamların derdi gerçekten de bu olsaydı, CIA ürünü olan IŞİD, özerk kanton oluşturmuş olan PYD'nin üzerine saldırtılmaz ve Kobani boşaltılmazdı.
Güneydoğuda amaç özerklik ama Barzani'nin kontrolünde?
İç politikamıza yön veren AB'den de bu konuda açıklamalar geliyor. AB Komisyonu güneydoğumuzda sanki iki devlet savaşıyormuş gibi ateşkes çağrısı yaptı.
Yani terörle mücadele edilirken adamlar bu tür açıklama yapıyor, bir de bu bölge Barzani kontrollü özerk bir bölge haline gelince başımıza neler geleceğini düşünün. 
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) güneydoğumuzdaki çatışmalarda sivil ölümlerin arttığını belirterek Türkiye'yi suçlayan bir rapor hazırladı.
Dikkat ediyor musunuz, Esad'ı neyle suçluyorsak o başımıza geliyor.
Makalemizi Prof. Dr. Baş'ın şu tarihi uyarılarıyla bitirelim:
"Şimdi parlamenter sistemi değiştirmeye çalışıyorlar. Başkanlık sistemine geçeceğiz diyorlar. Soruyorum 'sen bu sistemde ne istedin de ne elde edemedin onu söyle. Sen Güneydoğulu kardeşlerimin cebine para koymak istedin, ona iş buldun da buna kanunlar, anayasa mı engel oldu?"
"Başkanlık sisteminin manası ne biliyor musunuz? Etnik yapıları ayıracak, federatif yapıyla devletçikler haline getirecek. Bu devletçiklerden oluşan topluluğun adına federasyon diyecek ve bunun başında beyefendi başkan olacak. Beyefendinin hatırına biz sistemi değiştireceğiz. O zaman ne olur bilir misiniz? Türkiye paramparça olur."
 "Ülkenin bir bölümüne hizmetin eksik gitmesi devletin değil siyasilerin suçudur. Şimdi bunların başkanlık sistemiyle birlikte federasyonu istemesinin nedeni zamanında okyanus ötesine verdikleri sözlerdir. Bunlar okyanus ötesinin taleplerini yerine getiriyor."