Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı yaptığı açıklamada, şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Keskin için "Berkin Elvan'ın katilini bulmadığı için değil, sonuca yaklaştığı için öldürüldü" dedi.Tatlı'nın açıklamasında altı çizilmesi gereken diğer önemli nokta ise, kendisine sorulan "saldırının arkasındaki güçler kim olabilir?" sorusuna verdiği cevaptı:"Hafta başından beri çok önemli olaylar var. Bir sürü önemli olay var. Önümüzde seçim var ve her seçim öncesinden birileri öldürülüyor bu ülkede. Dağlıca, Aktütün saldırılarını hatırlayın. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen evveldi. Biz bu tür şeyleri yaşıyoruz ve içimizden iyi insanları kurban olarak veriyoruz?"Biz bu üzücü cinayetin perde arkasında şu vardır bu vardır diyemeyiz, çünkü bu savcıların ve hukukçuların işi, görevlerini yapsınlar ve gerçek suçluları, azmettiricileri bulsunlar. Ki bu tür hadiseler bir daha yaşanmasın.Yalnız bu ülkenin bir vatandaşı olarak şunları söylemeye de elbette ki hakkımız var:Basından öğrendiğimiz kadarıyla terör eylemini gerçekleştiren Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol daha önce de sabıkalı olan kişiler. Yayla 2 yıl önce canlı bomba olduğu iddiasıyla tutuklanmış, Doğruyol ise 2012 yılında illegal yollardan yurt dışına çıkmaya çalışırken tutuklanmış. İkisinin de yolu Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde kesişmiş ve burada arkadaş olmuşlar.Bu detayı neden aktardım, cezaevlerimiz maalesef olumsuz anlamda bir eğitim kurumu gibi, adi suçlardan içeri girenler daha profesyonel ve organizeli bir şekilde dışarı çıkıyor.Savcılarımızın açığa çıkarması gereken çok soru var:Örneğin bu kadar sabıkası olan bu şahıslar nasıl elini kolunu sallayarak Türkiye'nin en güvenli adliye binasına girebilir? Yanlış anlamayın sadece kapıdaki özel güvenliği suçlamıyorum. Canlı bomba iddiasıyla içeride yatan bir kişi istihbarat tarafından gözetim altında olması gerekmiyor mu? Bu şahıs adliye binasının civarında bile görüldüğünde -bırakın içeri girmeyi- istihbaratın alarm vermesi lazım.Dikkat ederseniz, İstanbul Emniyetine saldırı yapan terörist de daha önce birçok yerde bu tür eylemler gerçekleştirmiş. Emniyete yaklaşabiliyor, eylem yapabiliyor hem de kalaşnikofla?Bildiğim kadarıyla emniyetin, askerin görevi bu tür saldırılarda gerekli mücadeleyi vermektir, MİT'in görevi ise bu saldırı olmadan önce bunları engelleyebilmektir. Tehlikeli, sabıkalı suçluların izini sürebilmektir, attıkları adımları tahmin edebilmektir.Bundan sonra yapılması gereken elbette ki bu şahısların önceden kimlerle irtibat kurduğunun araştırılması olacaktır ki savcılarımız da zaten bunu yapacaklardır.Üzerinde durmak istediğim bir konu da Cavit Tatlı'nın ifade ettiği gibi bu tür terör eylemlerinin ne hikmetse hep seçim önceleri yoğunlaşmasıdır.Terör eylemleri konusunda temel bir ölçüden bahsedilir: Terör eylemlerinin arkasındaki asıl irade ?tetikçilerden ve piyonlardan bahsetmiyorum- bu eylemlerden neticede en fazla fayda elde edenlerdir. Bu tüm terör eylemleri için genel bir kuraldır.Seçim önceleri bu tür terör eylemleriyle gündemi meşgul etmeye çalışanlar, ortalığı tozu dumana katanlar; milletin kafasını karıştırıp, sağlıklı düşünmesini engelleyip çözümle buluşmasını istemeyenler, çözümsüzlüğe mahkum edenlerdir.Türkiye'de kaos ve karmaşa birilerinin işine gelmektedir.Onların korkusu; aziz Türk milletinin, tarihte olduğu gibi yeniden bir ve beraber olması, güçlü bir devlete, güçlü bir askere sahip olması, dünyaya gerçek adaleti yeniden getirmesidir.Birileri bu ülkeye, bu millete ait olanları sömürmek için karanlığı, tozu dumanı, puslu havayı tercih etmektedir.Ve seçim önceleri bu ortamı hazırlamak için de gayret içindedirler.Milletimizin acilen ayıkması, bu gidişata bir son vermesi gerekmektedir. Yoksa bu tür senaryolarla bizi bir ahırdan diğer ahıra sokarlar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025