Bugünlerde iklimden bağımsız bir şekilde değişen hava koşullarıyla boğuşan çiftçiler, koronavirüs krizinin de gelmesiyle daha ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Birçok devletin koronavirüs salgınına yanıt vermek için aldığı kısıtlayıcı önlemler çiftçilerin ürün yetiştirmesini zorlaştıracaktır.
Tarım endüstrisi mevsimlere bağlı olarak belirli bir programda ilerler. Mahsuller tipik olarak ilkbaharda ekilir, yaz veya güz mevsimlerinde hasat edilir ve daha sonra yiyeceklerin tabağınıza ulaşması için dağıtıcılara veya yerel perakendecilere satılır. Yani, gıdanın sofranıza gelmesi için toprakta yetişmesi lazım. Ancak koronavirüs tarlaya tohumun ekilmesiyle başlayacak olan süreçte önemli sorunlara neden olacak.
AB tarım bakanları 25 Mart Çarşamba günü düzenlenen video konferans sırasında koronavirüs krizinin tarımsal gıda endüstrisi için koordineli bir yanıt gerektiren yeni bir zorluk oluşturduğunu kabul ettiler. AB bakanları Avrupalı tüketiciler için peşin ödemeleri kolaylaştırmak ve kırsal kalkınma programlarında değişiklik yapmak gibi yeni tedbirler önerdi. Böylece uzun vadeli ekonomik bir krizin yaşanabileceği kabul edildi.
Ülkemizdeki endüstri uzmanları, tüketiciler için yeterli gıda olacağını vurgulamış ancak boşalan süpermarket rafları gıda ve tarım endüstrilerinin geleceğine dair belirsizlikleri ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla virüs hem tarımsal üretimi hem de ürünün pazara erişimini etkileyecektir.
Çiftçilerin ekim zamanlaması, makine gereksinimi, çevre koşulları gibi birçok faktörde yeterli olabilmesi için tarımsal gereksinimleri üzerine araştırma yapılıp, projeler sunulmalıdır. Oysaki ekonomik kaynaklara yetersiz erişimleri ve çoğunda toprak ve mülkiyet haklarının olmaması tarımdaki rollerinin "çiftçi" yerine "sağlayıcı" olarak algılanmasına sebep olmuştur.
Bununla birlikte, çoğunlukla meyve ve sebzeler olmak üzere birçok tarım sektörü mevsimlik işçilere bağlı olduğundan, emeğin serbest dolaşımı kritik bir konudur. Mevsimlik işçiler de her insan gibi evde kalmaya devam edecek ve dolayısıyla gıda tedariğinde sıkıntılar yaşanacaktır. Gıda tedariğimizin geleceğini güvence altına almak için rejeneratif, yerel tarım uygulamalarına ciddi bir geçiş, esnek yerel gıda sistemlerine öncelik vermeye geçişe ihtiyacımız vardır.
Covid-19 salgınının ekonomik zararını azaltmak amacıyla birçok ülke para basmaya ve vatandaşlık maaşları vermeye karar verdi. Felaketle sonuçlanmaması için paranın Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde açıkladığı şekilde basılması gerekiyor. Başta enerji ve tarım şirketleri olmak üzere birçok sektörün devletleştirilmesini talep etmeliyiz. Devletin ekonomik olarak güçlenmesiyle tarım sektöründe yer alan çiftçiler Milli Ekonomi Modeli'nin sağlayacağı imkânlardan faydalanacaktır. Çiftçiler için uygulanacak olan kalkınma programında girdi maliyetlerinin düşürülmesi, tohum desteği ve tüm girdilerde vergi oranlarının düzenlenmesi bunlardan birkaçı olacaktır.
Çiftçiler için hızlı bir çözüm görmek istiyoruz, ancak bu ufukta görünmüyor. İyimser olmak güzel ama gerçekliğin de işin içine girmesi gerekiyor.
Covid-19 krizi sırasında çiftçinizi unutmayın. Bir sonraki sefere onlara ihtiyacımız var.
- Pekmez kaynatma / 17.07.2020
- Çamaşır suyu ile tavuk yıkamak / 28.06.2020
- Gıda zincirinde meyve ve sebzeler / 14.05.2020
- Bir tohum / 03.05.2020
- Tarlada koronavirüs etkisi / 14.04.2020
- Gıda stoku ile başımız dertte / 25.03.2020
- Ne çok sulu ne de çok koyu / 27.02.2020
- Corona virüs / 09.02.2020
- Asıl silah gıdadır / 14.01.2020