KKTC seçimleri ve ilginç bir şekilde aynı güne denk getirilen "Saddam Hüseyin'in vitrine çıkarılması" gibi olaylar, Irak'ın geleceğinde Türkiye aleyhine gelişen bazı önemli olayları perdeledi. Türk dış politikasının Irak konusunda sergilediği "vurdum duymaz" ve "konunun stratejik ehemmiyetinden bîhaber" tutumun da bu "perdelemeyi" kolaylaştırdığı (en azından zorlaştırmadığı) rahatlıkla söylenebilir.
Türk Dışişlerinin gitgide "pembeleşen" kırmızı çizgilerinin sebeb-i hikmeti ve odak noktası hükmündeki Kuzey Irak'ta bu sıralar "talan öncesi sessizlik" hakim. Uzun süredir Türk Dışişlerinin ürettiği aşiret ağaları Talabani ve Barzani'den ses çıkmıyordu. Barzani sessizliğini Saddam yakalandıktan sonra, "dalga geçercesine" Saddam'dan kendilerini koruduğu için Türkiye'ye teşekkür ederek bozdu. Hemen ardından ise asıl bomba, ABD'de yayın ve yönlendirmeyi aynı anda yapan Yahudi gazeteleri aracılığıyla patlatıldı.
New York Times gazetesi, Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP), Kuzey Irak'ta ortak hükümet kurmaya hazırladıklarını, kendi devletlerin kurma yönünde emin adımlarla ilerlediğini haber verdi (müjdeledi).
Irak'ta Haziran 2004 önemli bir milat. Bu tarihte ABD, Irak'taki geçici yönetimi kurmayı hedefliyor.
Bugüne kadar "kendi aralarında anlaşamaz" görüntüsü veren Talabani ve Barzani asıl hedefe giden yolda gayet iyi anlaşmaya başladılar.
Aralarındaki "koltuk hırsına" da çözüm bulan ikili şöyle bir formülde birleşti: Neşirvan Barzani, Kürdistan Demokratik Partisi'nden başbakan, Kosrat Rasul ise Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden meclis başkanı olacak. Kafalardaki "iki başlılık" imajını ortadan kaldırmaya niyetli aşiret ağalarının kuracakları 10 üyeli ortak hükümetin 6 üyesinin KDP'den, 4'ünün de KYB'den olacağı da kesinleşmiş gibi.
Barzani de, Kürt gazetelerine yazdığı makalelerde, "Kürt Devletinde ısrarlı olduklarını" özenle vurguluyor artık. Gizlenecek bir durum kalmadı.
Ayrıca kurulması düşünülen Kürt devletinin "Irak'ın petrol deryaları" konumundaki Musul ve Kerkük'ü de içine alması gerektiği yönünde önemli adımlar atılıyor.
Aslında Kürt devletinin kurulması için bütün şartlar olgunlaştı. Yalnız tek sorun var; o da, ABD'nin kafasında bu oluşumun tam anlmıyla olgunlaşmamış olması. Daha doğrusu ABD'nin orta ve uzun vadeli hedeflerinin Kürt devleti projesiyle çakışması.
İsrail uzun zamandır, ABD'de sürdürdüğü lobi faaliyetleriyle "Kürt devletinin kurulması yönünde" bastırıyor.
İsrail Savunma Bakanı Mofaz'ın "İran'a saldırabiliriz" şeklinde, "haddi ve maksadı iyice hesaplanmış" bir açıklama yapması, İsrail'in Ortadoğu denkleminde hangi noktalara yükseldiğini göstermeye yeter. Bu bakımdan İsrail'in "Kürt devleti kurulsun" baskılarına ABD'nin daha ne kadar dayanabileceği belli değil. Her an pes edebilir!
Bu arada eski ama deneyimli bir büyükelçimizin, "ABD'nin Irak'taki PKK sorununun çözümü için Türkiye'den terör örgütüyle siyasi nitelikte görüşmelerde bulunmasını talep edeceği, hatta bu konuda Ankara'da nabız yoklamış olduğu" iddialarını da görmezden gelmeyin!
ABD'nin PKK konusundaki, Türkiye aleyhine gelişen kararsızlığı, Kürt Devleti konusundaki düşüncelerinin aynası.
Türk Dışişlerinin gitgide "pembeleşen" kırmızı çizgilerinin sebeb-i hikmeti ve odak noktası hükmündeki Kuzey Irak'ta bu sıralar "talan öncesi sessizlik" hakim. Uzun süredir Türk Dışişlerinin ürettiği aşiret ağaları Talabani ve Barzani'den ses çıkmıyordu. Barzani sessizliğini Saddam yakalandıktan sonra, "dalga geçercesine" Saddam'dan kendilerini koruduğu için Türkiye'ye teşekkür ederek bozdu. Hemen ardından ise asıl bomba, ABD'de yayın ve yönlendirmeyi aynı anda yapan Yahudi gazeteleri aracılığıyla patlatıldı.
New York Times gazetesi, Celal Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP), Kuzey Irak'ta ortak hükümet kurmaya hazırladıklarını, kendi devletlerin kurma yönünde emin adımlarla ilerlediğini haber verdi (müjdeledi).
Irak'ta Haziran 2004 önemli bir milat. Bu tarihte ABD, Irak'taki geçici yönetimi kurmayı hedefliyor.
Bugüne kadar "kendi aralarında anlaşamaz" görüntüsü veren Talabani ve Barzani asıl hedefe giden yolda gayet iyi anlaşmaya başladılar.
Aralarındaki "koltuk hırsına" da çözüm bulan ikili şöyle bir formülde birleşti: Neşirvan Barzani, Kürdistan Demokratik Partisi'nden başbakan, Kosrat Rasul ise Kürdistan Yurtseverler Birliği'nden meclis başkanı olacak. Kafalardaki "iki başlılık" imajını ortadan kaldırmaya niyetli aşiret ağalarının kuracakları 10 üyeli ortak hükümetin 6 üyesinin KDP'den, 4'ünün de KYB'den olacağı da kesinleşmiş gibi.
Barzani de, Kürt gazetelerine yazdığı makalelerde, "Kürt Devletinde ısrarlı olduklarını" özenle vurguluyor artık. Gizlenecek bir durum kalmadı.
Ayrıca kurulması düşünülen Kürt devletinin "Irak'ın petrol deryaları" konumundaki Musul ve Kerkük'ü de içine alması gerektiği yönünde önemli adımlar atılıyor.
Aslında Kürt devletinin kurulması için bütün şartlar olgunlaştı. Yalnız tek sorun var; o da, ABD'nin kafasında bu oluşumun tam anlmıyla olgunlaşmamış olması. Daha doğrusu ABD'nin orta ve uzun vadeli hedeflerinin Kürt devleti projesiyle çakışması.
İsrail uzun zamandır, ABD'de sürdürdüğü lobi faaliyetleriyle "Kürt devletinin kurulması yönünde" bastırıyor.
İsrail Savunma Bakanı Mofaz'ın "İran'a saldırabiliriz" şeklinde, "haddi ve maksadı iyice hesaplanmış" bir açıklama yapması, İsrail'in Ortadoğu denkleminde hangi noktalara yükseldiğini göstermeye yeter. Bu bakımdan İsrail'in "Kürt devleti kurulsun" baskılarına ABD'nin daha ne kadar dayanabileceği belli değil. Her an pes edebilir!
Bu arada eski ama deneyimli bir büyükelçimizin, "ABD'nin Irak'taki PKK sorununun çözümü için Türkiye'den terör örgütüyle siyasi nitelikte görüşmelerde bulunmasını talep edeceği, hatta bu konuda Ankara'da nabız yoklamış olduğu" iddialarını da görmezden gelmeyin!
ABD'nin PKK konusundaki, Türkiye aleyhine gelişen kararsızlığı, Kürt Devleti konusundaki düşüncelerinin aynası.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012