Bildiğiniz üzere 21 Mart eski Türk geleneklerine göre bahar bayramıdır. Her ne kadar bazı bölücü odaklar tarafından istismar edilse de, bu bayram asırlar boyu Türk kültür tarihinde yerini almış ve halen de kutlanmaktadır. Ancak bu 21 Mart, yani bu bahar bayramı tam anlamıyla Türkiye'nin "kara bayramı" haline getirilmiştir. "Arap Baharı" adı altında tüm İslam dünyasını hercümerç eden Batı dünyası, asıl hedef olarak tayin ettiği Türkiye'yi de sonunda istediği noktaya getirmiştir. Arap baharı furyasında iç savaşla, silahla bu işi kotaran Batı, Türkiye'yi ise tek kurşun sıkmadan diz çöktürmüş ve bölünmenin eşiğine getirmiştir. Özetle 2013 Bahar bayramı, Türkiye'nin Arap baharı haline getirilmiş ve bölücübaşı Batı'nın hazırlayıp eline verdiği, hükümetin de büyük bir titizlikle ulaklığını yaptığı mesajlarıyla Türkiye'yi bölme niyetini apaçık ilan etmiştir. İsrail ise, Büyük İsrail Devleti'ne giden yolda en önemli kilometre taşı olarak gördüğü bu süreci desteklemek için Türkiye'deki "dostlarının" işini kolaylaştırmak adına, sözde gerginliğin AKP tarafından kazanılmış gibi gösterilen "özür hamlesini" tam zamanında yapmıştır. Türkiye, ABD - İsrail ikilisi tarafından öyle bir cenderenin içine sokuldu ki, AKP kadroları bu sürecin payandası olmaktan başka bir role bürünemediler bile. Ez cümle, Türkiye, kurulduğu andan bu yana tarihinin en sıkıntılı ve tehlikeli günlerini yaşıyor. Teröre, bölünmeye, ihanete alışık bir millet olarak, toplumsal refleksimizin geç de olsa devreye girdiği böyle ender zamanlarda yapılacak tek iş milletin bu refleksini köreltmektir. Medya vasıtasıyla yapılan dezenformasyonla birlikte zaten olan bitenden doğru dürüst haberdar edilmeyen ve bütün bu bölünme parçalanma sürecini "barış süreci" , "akan kanın durması" gibi sahte kavramlarla beyni yıkanmaya çalışılan millette derin bir sessizlik hâkim. Bu sessizliğin "fırtına öncesi sessizlik" olma ihtimali, Türkiye üzerine bu kirli tezgâhı kuranları ziyadesiyle rahatsız ettiği için, milletin tepkisinin sindirilmesi, içi boş ve tehlikesiz bir mecraya tahvil edilmesi gerekmektedir. İşte tam bu noktada MHP devreye sokulup, amiyane tabirle "milletin gazının alınması" sağlanmalıdır. MHP lideri sayın Bahçeli'nin bütün bu bölünme sürecinde AKP'den ve sürece "sonsuz kredi" açan CHP'den hiçbir farkı bulunmamaktadır. AKP ile aynı vebali taşıyan MHP'nin sürece, daha doğrusu bu vebale ilk ortaklığı daha bölücübaşı yeni yakalanmışken onu ipten almasıyla başlar ve sürece başından beri sınırsız destek sağlayan (aynı zamanda bu süreci başlamadan bitirme yetkisi bulanan tek isim olan) Cumhurbaşkanı Gül'ü desteklemesiyle devam eder. MHP'nin ilkini Bursa'da yaptığı ve "Kuruluş" adını verdiği mitingler, yapılan konuşmalar ve Bahçeli'nin verdiği mesajlar, tüm bu dediklerimizi doğrular niteliktedir. Tek bir örnek vereyim, Bursa'da Bahçeli 1 saatten fazla konuştu ve bu süreçte ABD ve İsrail'e dair tek satır söyleyemedi. Bu bile MHP'nin bugün içine düşürüldüğü misyonu tanımlamak için kâfidir diye düşünüyorum. Son bir not da mitingin ismiyle ilgili olsun. Türkiye yıkılmanın, bölünmenin eşiğine getirilmiş, sayın Bahçeli hala kuruluştan, 400 çadırdan bahsediyor. Gün, Osmanlı'yı, kuruluşu, 400 çadırı anma günü değil, bölünmekte olan Türkiye'yi kurtarma günüdür. Tabi eğer "Kuruluş"tan kasıt Büyük İsrail Devleti'nin kuruluşuysa o başka! Sonuç itibariyle Milliyetçi Hareket Partisi'nin partiye ruhunu veren en ağır ve etkili kısmı olan Milliyetçi bölümü düşmüş ve parti Hareket Partisi haline dönüşmüştür.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012