'Alevi-Bektaşi geleneğinde düvâzlar' seslendirme dosyası:
DÜVÂZ: Alevi-Bektaşi geleneğinde On İki İmam'ı metheden şiirlere; ''düvâz, düvâz-nâme, düvazimam'' denilmektedir.
Düvâzlarda Halk ve Divan şiirinin nazım şekilleri kullanıldığından bu türde hem hece ölçüsü hem de aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tercih edilen nazım şekline göre hece sayısı ve aruz kalıbı değişmektedir.
Alevî-Bektaşî geleneğinde Allah: Kâinatın yaratıcısı, Hz. Muhammed: ''Nebilerin serveri''. İmam-ı Ali: ''Velilerin rehberi'' olarak kabul edilir. Hz. Muhammed; 'Zahiri ve Şeriatı', İmam Ali; 'Batını ve Velâyeti' temsil eder.
İMAMLAR VE DÜVÂZLARDA VURGULANAN YÖNLERİ:
1. İMAM ALİ: Hz. Ali, şecaat sahibidir, yiğitlerin başıdır. Hz. Ali'nin bu yönünü vurgulayan düvâzlarda "Şâh-ı Merdan" ifadesi öne çıkmaktadır. Düvâzlarda, Hz. Ali'nin yiğitliğini, mertliğini vurgulayan unvanlar şöyledir: ''Allah'ın Arslanı'', "Şîr-i Yezdân", "Esedullah", "Haydar", "Haydar-ıKerrar", Şîr-i Hüdâ, "La Fetâ illâ Ali"dir.
2. İMAM HASAN: Düvâzlarda İmamı Hasan'ın iki yönü vurgulanmaktadır. Birincisi, huyunun güzelliği ve yaratılıştan gelen yüce şahsiyeti üzerinedir. Bu vurgu yapılırken İmam-ı Hasan için, "Hulkı Rıza" unvanı kullanılmaktadır. Düvâzlarda, Hz. Hasan'a yapılan ikinci vurgu zehirlenme hadisesidir. Zehirlenme olayı çoğunlukla, "Ağu verme" şeklinde ifade edilmiştir.
Şah Hasan'a ağu verdi Mûaviye
Mü'min olan Ehl-i Beyt-i tanıya
Kerbelâ'da İmam Hüseyn hani ya
Zâhir Batın cümlesine bir geldi
Kul Hasan
3. İMAM HÜSEYİN: Düvâzlarda Hz. Hüseyin için yapılan temel vurgu onun Kerbelâ da şehit edilmesi ve o süreçte yaşadıklarıyla ilgilidir. Hz. Hüseyin için bu olayla ilişkilendirilerek, "Şehîd-i Kerbela", " Şehîd", "Hüseyn-i Kerbelâ", "Şâh-ı Şühedâ" "Fahr-i Şühedâ", "Hüseyn-i Maktul" ifadeleri kullanılır. Kerbelâ Vakası, muharrem ayında gerçekleştiğinden bu ay ''matem ayı'' olarak kabul edilmiştir. Hz. Hüseyin'in şehadetinden duyulan derin acının ifade edildiği muharrem ayı etrafında, başlı başına güçlü bir edebî/kültürel gelenek ortaya çıkmıştır. "Maktel, Muharremmiye ya da Maktel-i Hüseyin" denilen bu türde ''Kerbelâ Faciası'' yoğun bir şekilde tasvir edilmektedir.
Ârif olan eleklerden elendi
Tâlip olan Hak yoluna dolandı
Şâh Hüseyin al kanlara boyandı
Allah bir Muhammed Alî diyerek
Kul Himmet
4. İMAM ZEYNEL ABİDİN: İmam-ı Zeynel Abidîn'in künyesi Ebû Muhammed ve Ebû'l-Hasan olarak bilinir. "İbadet edenlerin süsü" anlamındaki Zeyne'l-âbidîn ve "secde edenlerin efendisi" anlamına gelen ''Seyyidu's-Sâcidîn'' ise lakaplarıdır. İmam-ı Zeynel Abidîn'in ismi Ali olduğundan, Hz. Ali ile karıştırılmaması için ''Ali Asgar'' olarak da anılmıştır.
Zuhûr etti İmam Hasan'la Hüseyn
Anların nurundan ziyâlandı din
Kırk pâre büründü Zeyne'l-âbidin
Çekelim yâ Nebî Hasbinellâh
Viranî
5. İMAM MUHAMMED BAKIR: İmam Muhammed Bakır'ın künyesi ''Ebû Câfer'', "ilmin derinliğine inmiş" manasına gelen ''Bakır'' ise onun lakabıdır. İmam Bakır'ın zehirlendiği inancı Şia kaynakların ittifak ettiği bir husus olsa da kaynatıldığı ya da başka bir şekilde şehit edildiğiyle ilgili bir kayıt bulunmamaktadır. Bu vurgunun Alevî Bektaşîliğin önemli ozanları tarafından dile getirilmesi, On iki imam inancının zaman zaman tarihsel gerçeklikten geleneğin zengin folklorik unsurları arasında eridiğinin bir göstergesidir.
Zeyne'l-âbidîn'le zindana düşer
Bâkır kazanında kaynayıp pişer
Cafer ile yedi deryayı geçer
Gülşen bahçesinde Şâh deyu
Noksanî
6. İMAM-I CÂFER SÂDIK: İmam Câfer'in künyesi ''Ebû Abdullah'', lâkabı ise ''Sâdık''tır. Câfer-i Sâdık; İmâmiyye Şîasında Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dışında üzerinde en durulmuş olan imamdır. Ozanlar, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın kendi yollarının da kurucusu olduklarını belirtmek amacıyla imamın ismiyle birlikte mezhebe de bağlılıklarını ifade etmektedirler.
Şâh Hasan Hulku'r-Rızâ vü Şâh Hüseyn-i Kerbelâ
Âbidîn ü Bâkır u Kâzım Alî Mûsâ Rızâ
Bende-i Âl-i Nebî'yim hânedâna mübtelâ
Caferîyim Caferîyim Caferîyim Caferî
Viranî
7. İMAM-I MUSA KÂZIM: İmam Musa Kazım, Cafer-i Sadık'ın oğludur. Künyesi ''Ebû'l-Hasan ve Ebû İbrahim'' unvanı ise "hiddetini yenen" anlamına gelen ''Kazım''dır. Bağdat'ta hapiste iken vefat etmiştir. Kaynaklar bu ölümü, zehirlenme olarak değerlendirmişlerdir. İmam-ı Musa Kazım ilmi, sabrı, zühdü ve takvası ile tanınmış ve bu yönleriyle ifade edilmiştir. Düvâzlarda, İmam Musa Kazım çoğunlukla tüm imamlar için söylenen "Şâh", "Server", "Canlar canı", "Kıblegâh" ve "Secdegâh" gibi ifadelerle methedilmiştir.
Zeyne'l-âbidîn Bâkır soyuna
Yüzüm sürdüm Cafer hâk-i pâyine
Musa Kâzım Rıza yüzü suyuna
Allah medet ya Muhammed ya Ali
Kul Himmet
8. İMAM-I ALİ RIZA: Künyesi ''Ebu'l-Hasan'' unvanı ise ''Rızâ''dır. İmam Musa Kazım'ın oğlu olan İmam Ali Rıza siyasetten uzak yaşamayı tercih etmiştir. Buna rağmen Abbasî halifesi Me'mûn onu kendisinden sonraki veliaht olarak tayin emiş ve ismiyle para bastırmıştır. Bu durum Abbasiler arasında hoşnutsuzluklara sebep olmuştur. Halife Me'mun ve İmam Ali Rıza'nın da bulunduğu birlikler isyancılara karşı Tûs şehrine doğru hareket etmişlerdir. İmam Ali Rıza bu sırada yediklerinden rahatsızlanarak vefat etmiştir. Kaynaklar bu ölümü de diğer imamların ölümleri gibi zehirleme olarak kayda geçmişlerdir.
İmam-ı Ali Rıza, Harun Reşid'in de gömülü olduğu Horasan'da bulunan Tus yakınlarındaki ''Senebâd Köyü''ne defnedilir. Bu köy zamanla Şia düşüncesi arasında çok meşhur olmuş ve ''Meşhed'' olarak ünlenmiştir. Düvâzlarda, İmam Ali Rıza'nın gömülü olduğu yere telmih yapılır. Bu sebeple düvâzlarda İmam Ali Rıza için yapılan en belirgin vurgu onun "Şâh-ı Horasan" olmasıdır:
Ali Musa Rıza velâyette kân
Sâlâr-ı evliyâ Şâh-ı Horasan
Teslim-i ser cânız ikrârla îman
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz
Kalbî
9. İMAM MUHAMMED TÂKÎ: İmam Muhammed'in künyesi ''Ebû Câfer'', unvanları ise ''Cevâd ve Tâkî''dir. Medine'de doğmuş ve Bağdat'ta vefat etmiştir. Kaynaklar Halife Mu'tasım tarafından zehirlendiğini iddia etmektedirler.
10. İMÂM ALİ NÂKÎ: Künyesi ''Ebû'l-Hasan'', unvanları ise ''Nâkî ve Hâdî''dir. Düvâzlarda, çoğunlukla İmam Takî ve İmam Nâkî'nin ismi bir arada zikredilir. Bu kullanım düvâz üslubunun kalıplaşmış bir geleneğidir:
İmam Takî, Nâkî bizi coşturdu
Coşturup da Askerî'ye düşürdü
Ciğerimi aşk oduna pişirdi
Kavurdular aşkın tavası ile
Kul Himmet
11. İMAM-I HASAN EL-ASKERÎ: Samarra'da doğmuştur. Künyesi ''Ebû Muhammed'', en meşhur unvanı ise yaşadıkları muhitin asker mahallesi olmasından dolayı ''Askerî''dir. Arapçanın dışında Türkçe, Farsça ve Hintçe bildiği ve halkla kolaylıkla iletişime geçtiği rivayet edilmektedir. Düvâzlarda, On Birinci İmam ismi yerine unvanı tercih edilmiştir. Diğer imamlara yapılan genel methiyeler İmam-ı Askerî için de yapılmıştır.
Askerî'ye askeriz dedik şehâdet eyledik
O ecelden vacip oldu cân u baş kurban bize
Viranî
12. İMAM MEHDÎ: On İki İmam silsilesinin sonuncusu ve imâmetin tamamlayıcısı İmâm Mehdî'dir. Babası İmâm Hasanü'l-Askerî, annesi Nercis Hâtun'dur. Şîî kaynaklara göre, İmâm Mehdî'nin ismi Hz. Muhammed ile aynı, künyesi de Hz. Muhammed'in künyesi olan Ebu'l-Kasım'dır. En meşhur lakapları-unvanları, ''Sâhibu'z-Zaman, Huccet, Mehdî, Muntazar ve Kaaim''dir. (Gölpınarlı). İmâmiyye Şîasına göre, On İkinci İmâm Muhammed ahir zamanda geleceği tasavvur edilen Mehdî'dir. Mehdî ölmemiştir, halen sağdır. İmâm Mehdî'nin iki gizlenişi ''sırrı'' bulunmaktadır. Birinci gizlenişe ''Gaybeti Suğra'' (küçük gizleniş) denilmektedir. Bu dönem İmâm'ın doğumundan H. 328'yılına kadar olduğu kabul edilmektedir. İkinci gizleniş ise ''Gaybeti Kübra''dır (büyük gizleniş). Bu dönem M. 940 yılından günümüze kadar devam etmektedir. Yeryüzünde fitneler yayılıp düzen bozulunca İmam Mehdî, zuhûr edecek ve yeryüzüne hâkim olacaktır. (Gölpınarlı)
Düvâzlarda, ''İmâm Mehdî, "Hucetullah", "Seyfullah", "Sahib-livâ", "Sahibü'lKerem", "Şâh", "Şâh-ı Devrân", "Mehdî-i kâim-mekân" "Sır" ve "Sâhib-Zamân" unvanlarıyla methedilmiştir.
Takî ile Nâkî nur olup gitti
Hasanü'l-Askerî er olup gitti
Mehdî mağarada sır olup gitti
Allah bir Muhammed Ali diyerek
Kul Himmet
İncelememizin son bölümünde Ozan Hadim'e ait bir düvâz örneğini paylaşmak istiyorum. Ehli Beyt Yolumuz.
EHL-İ BEYT YOLUMUZ
''La feta'', ''Haydar-ı kerrar'' sedamız
Elestteki hitap kudret gıdamız
Hep gönül gönüle bey ve gedamız
''Şeriat'', ''Tarikat'' yolumuz bizim
Yollar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Hasan ve Hüseyin'' bir demet çiçek
Mizan tartısında ''Hakikat'' ölçek
''Marifet'', ''Mahviyet'' efsunlu gerçek
Gayriye işlemez pulumuz bizim
Pullar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
Muhabbet bezirgân aşk kervanımız
''İmam Zeynelabidin'' dermanımız
''Sıratel müstakim'' Hak fermanımız
''Muhammed Bakır''dır gülümüz bizim
Güller Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''İmam Cafer Sadık'' ilahi rahmet
İçtik kana kana bulduk selamet
Hüküm senin Rabbim hak ve adalet
Hükmüne razıdır halimiz bizim
Haller Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Musa-yı Kazım''a ikrarı verdik
Nemiz varsa nurlu yoluna serdik
''İmam Rıza'' ile gonca gül derdik
''Taki ve Naki''dir balımız bizim
Ballar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Askeri''ye sermesttir her birimiz
Ahir ''İmam Mehdi'' gönül nurumuz
Hünkâr Hacı Bektaş Sultan, pirimiz
Sarkar Şeb-i Aruzdan dalımız bizim
Dallar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
Düvâzlarda Halk ve Divan şiirinin nazım şekilleri kullanıldığından bu türde hem hece ölçüsü hem de aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tercih edilen nazım şekline göre hece sayısı ve aruz kalıbı değişmektedir.
Alevî-Bektaşî geleneğinde Allah: Kâinatın yaratıcısı, Hz. Muhammed: ''Nebilerin serveri''. İmam-ı Ali: ''Velilerin rehberi'' olarak kabul edilir. Hz. Muhammed; 'Zahiri ve Şeriatı', İmam Ali; 'Batını ve Velâyeti' temsil eder.
İMAMLAR VE DÜVÂZLARDA VURGULANAN YÖNLERİ:
1. İMAM ALİ: Hz. Ali, şecaat sahibidir, yiğitlerin başıdır. Hz. Ali'nin bu yönünü vurgulayan düvâzlarda "Şâh-ı Merdan" ifadesi öne çıkmaktadır. Düvâzlarda, Hz. Ali'nin yiğitliğini, mertliğini vurgulayan unvanlar şöyledir: ''Allah'ın Arslanı'', "Şîr-i Yezdân", "Esedullah", "Haydar", "Haydar-ıKerrar", Şîr-i Hüdâ, "La Fetâ illâ Ali"dir.
2. İMAM HASAN: Düvâzlarda İmamı Hasan'ın iki yönü vurgulanmaktadır. Birincisi, huyunun güzelliği ve yaratılıştan gelen yüce şahsiyeti üzerinedir. Bu vurgu yapılırken İmam-ı Hasan için, "Hulkı Rıza" unvanı kullanılmaktadır. Düvâzlarda, Hz. Hasan'a yapılan ikinci vurgu zehirlenme hadisesidir. Zehirlenme olayı çoğunlukla, "Ağu verme" şeklinde ifade edilmiştir.
Şah Hasan'a ağu verdi Mûaviye
Mü'min olan Ehl-i Beyt-i tanıya
Kerbelâ'da İmam Hüseyn hani ya
Zâhir Batın cümlesine bir geldi
Kul Hasan
3. İMAM HÜSEYİN: Düvâzlarda Hz. Hüseyin için yapılan temel vurgu onun Kerbelâ da şehit edilmesi ve o süreçte yaşadıklarıyla ilgilidir. Hz. Hüseyin için bu olayla ilişkilendirilerek, "Şehîd-i Kerbela", " Şehîd", "Hüseyn-i Kerbelâ", "Şâh-ı Şühedâ" "Fahr-i Şühedâ", "Hüseyn-i Maktul" ifadeleri kullanılır. Kerbelâ Vakası, muharrem ayında gerçekleştiğinden bu ay ''matem ayı'' olarak kabul edilmiştir. Hz. Hüseyin'in şehadetinden duyulan derin acının ifade edildiği muharrem ayı etrafında, başlı başına güçlü bir edebî/kültürel gelenek ortaya çıkmıştır. "Maktel, Muharremmiye ya da Maktel-i Hüseyin" denilen bu türde ''Kerbelâ Faciası'' yoğun bir şekilde tasvir edilmektedir.
Ârif olan eleklerden elendi
Tâlip olan Hak yoluna dolandı
Şâh Hüseyin al kanlara boyandı
Allah bir Muhammed Alî diyerek
Kul Himmet
4. İMAM ZEYNEL ABİDİN: İmam-ı Zeynel Abidîn'in künyesi Ebû Muhammed ve Ebû'l-Hasan olarak bilinir. "İbadet edenlerin süsü" anlamındaki Zeyne'l-âbidîn ve "secde edenlerin efendisi" anlamına gelen ''Seyyidu's-Sâcidîn'' ise lakaplarıdır. İmam-ı Zeynel Abidîn'in ismi Ali olduğundan, Hz. Ali ile karıştırılmaması için ''Ali Asgar'' olarak da anılmıştır.
Zuhûr etti İmam Hasan'la Hüseyn
Anların nurundan ziyâlandı din
Kırk pâre büründü Zeyne'l-âbidin
Çekelim yâ Nebî Hasbinellâh
Viranî
5. İMAM MUHAMMED BAKIR: İmam Muhammed Bakır'ın künyesi ''Ebû Câfer'', "ilmin derinliğine inmiş" manasına gelen ''Bakır'' ise onun lakabıdır. İmam Bakır'ın zehirlendiği inancı Şia kaynakların ittifak ettiği bir husus olsa da kaynatıldığı ya da başka bir şekilde şehit edildiğiyle ilgili bir kayıt bulunmamaktadır. Bu vurgunun Alevî Bektaşîliğin önemli ozanları tarafından dile getirilmesi, On iki imam inancının zaman zaman tarihsel gerçeklikten geleneğin zengin folklorik unsurları arasında eridiğinin bir göstergesidir.
Zeyne'l-âbidîn'le zindana düşer
Bâkır kazanında kaynayıp pişer
Cafer ile yedi deryayı geçer
Gülşen bahçesinde Şâh deyu
Noksanî
6. İMAM-I CÂFER SÂDIK: İmam Câfer'in künyesi ''Ebû Abdullah'', lâkabı ise ''Sâdık''tır. Câfer-i Sâdık; İmâmiyye Şîasında Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dışında üzerinde en durulmuş olan imamdır. Ozanlar, İmâm-ı Câfer-i Sâdık'ın kendi yollarının da kurucusu olduklarını belirtmek amacıyla imamın ismiyle birlikte mezhebe de bağlılıklarını ifade etmektedirler.
Şâh Hasan Hulku'r-Rızâ vü Şâh Hüseyn-i Kerbelâ
Âbidîn ü Bâkır u Kâzım Alî Mûsâ Rızâ
Bende-i Âl-i Nebî'yim hânedâna mübtelâ
Caferîyim Caferîyim Caferîyim Caferî
Viranî
7. İMAM-I MUSA KÂZIM: İmam Musa Kazım, Cafer-i Sadık'ın oğludur. Künyesi ''Ebû'l-Hasan ve Ebû İbrahim'' unvanı ise "hiddetini yenen" anlamına gelen ''Kazım''dır. Bağdat'ta hapiste iken vefat etmiştir. Kaynaklar bu ölümü, zehirlenme olarak değerlendirmişlerdir. İmam-ı Musa Kazım ilmi, sabrı, zühdü ve takvası ile tanınmış ve bu yönleriyle ifade edilmiştir. Düvâzlarda, İmam Musa Kazım çoğunlukla tüm imamlar için söylenen "Şâh", "Server", "Canlar canı", "Kıblegâh" ve "Secdegâh" gibi ifadelerle methedilmiştir.
Zeyne'l-âbidîn Bâkır soyuna
Yüzüm sürdüm Cafer hâk-i pâyine
Musa Kâzım Rıza yüzü suyuna
Allah medet ya Muhammed ya Ali
Kul Himmet
8. İMAM-I ALİ RIZA: Künyesi ''Ebu'l-Hasan'' unvanı ise ''Rızâ''dır. İmam Musa Kazım'ın oğlu olan İmam Ali Rıza siyasetten uzak yaşamayı tercih etmiştir. Buna rağmen Abbasî halifesi Me'mûn onu kendisinden sonraki veliaht olarak tayin emiş ve ismiyle para bastırmıştır. Bu durum Abbasiler arasında hoşnutsuzluklara sebep olmuştur. Halife Me'mun ve İmam Ali Rıza'nın da bulunduğu birlikler isyancılara karşı Tûs şehrine doğru hareket etmişlerdir. İmam Ali Rıza bu sırada yediklerinden rahatsızlanarak vefat etmiştir. Kaynaklar bu ölümü de diğer imamların ölümleri gibi zehirleme olarak kayda geçmişlerdir.
İmam-ı Ali Rıza, Harun Reşid'in de gömülü olduğu Horasan'da bulunan Tus yakınlarındaki ''Senebâd Köyü''ne defnedilir. Bu köy zamanla Şia düşüncesi arasında çok meşhur olmuş ve ''Meşhed'' olarak ünlenmiştir. Düvâzlarda, İmam Ali Rıza'nın gömülü olduğu yere telmih yapılır. Bu sebeple düvâzlarda İmam Ali Rıza için yapılan en belirgin vurgu onun "Şâh-ı Horasan" olmasıdır:
Ali Musa Rıza velâyette kân
Sâlâr-ı evliyâ Şâh-ı Horasan
Teslim-i ser cânız ikrârla îman
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz
Kalbî
9. İMAM MUHAMMED TÂKÎ: İmam Muhammed'in künyesi ''Ebû Câfer'', unvanları ise ''Cevâd ve Tâkî''dir. Medine'de doğmuş ve Bağdat'ta vefat etmiştir. Kaynaklar Halife Mu'tasım tarafından zehirlendiğini iddia etmektedirler.
10. İMÂM ALİ NÂKÎ: Künyesi ''Ebû'l-Hasan'', unvanları ise ''Nâkî ve Hâdî''dir. Düvâzlarda, çoğunlukla İmam Takî ve İmam Nâkî'nin ismi bir arada zikredilir. Bu kullanım düvâz üslubunun kalıplaşmış bir geleneğidir:
İmam Takî, Nâkî bizi coşturdu
Coşturup da Askerî'ye düşürdü
Ciğerimi aşk oduna pişirdi
Kavurdular aşkın tavası ile
Kul Himmet
11. İMAM-I HASAN EL-ASKERÎ: Samarra'da doğmuştur. Künyesi ''Ebû Muhammed'', en meşhur unvanı ise yaşadıkları muhitin asker mahallesi olmasından dolayı ''Askerî''dir. Arapçanın dışında Türkçe, Farsça ve Hintçe bildiği ve halkla kolaylıkla iletişime geçtiği rivayet edilmektedir. Düvâzlarda, On Birinci İmam ismi yerine unvanı tercih edilmiştir. Diğer imamlara yapılan genel methiyeler İmam-ı Askerî için de yapılmıştır.
Askerî'ye askeriz dedik şehâdet eyledik
O ecelden vacip oldu cân u baş kurban bize
Viranî
12. İMAM MEHDÎ: On İki İmam silsilesinin sonuncusu ve imâmetin tamamlayıcısı İmâm Mehdî'dir. Babası İmâm Hasanü'l-Askerî, annesi Nercis Hâtun'dur. Şîî kaynaklara göre, İmâm Mehdî'nin ismi Hz. Muhammed ile aynı, künyesi de Hz. Muhammed'in künyesi olan Ebu'l-Kasım'dır. En meşhur lakapları-unvanları, ''Sâhibu'z-Zaman, Huccet, Mehdî, Muntazar ve Kaaim''dir. (Gölpınarlı). İmâmiyye Şîasına göre, On İkinci İmâm Muhammed ahir zamanda geleceği tasavvur edilen Mehdî'dir. Mehdî ölmemiştir, halen sağdır. İmâm Mehdî'nin iki gizlenişi ''sırrı'' bulunmaktadır. Birinci gizlenişe ''Gaybeti Suğra'' (küçük gizleniş) denilmektedir. Bu dönem İmâm'ın doğumundan H. 328'yılına kadar olduğu kabul edilmektedir. İkinci gizleniş ise ''Gaybeti Kübra''dır (büyük gizleniş). Bu dönem M. 940 yılından günümüze kadar devam etmektedir. Yeryüzünde fitneler yayılıp düzen bozulunca İmam Mehdî, zuhûr edecek ve yeryüzüne hâkim olacaktır. (Gölpınarlı)
Düvâzlarda, ''İmâm Mehdî, "Hucetullah", "Seyfullah", "Sahib-livâ", "Sahibü'lKerem", "Şâh", "Şâh-ı Devrân", "Mehdî-i kâim-mekân" "Sır" ve "Sâhib-Zamân" unvanlarıyla methedilmiştir.
Takî ile Nâkî nur olup gitti
Hasanü'l-Askerî er olup gitti
Mehdî mağarada sır olup gitti
Allah bir Muhammed Ali diyerek
Kul Himmet
İncelememizin son bölümünde Ozan Hadim'e ait bir düvâz örneğini paylaşmak istiyorum. Ehli Beyt Yolumuz.
EHL-İ BEYT YOLUMUZ
''La feta'', ''Haydar-ı kerrar'' sedamız
Elestteki hitap kudret gıdamız
Hep gönül gönüle bey ve gedamız
''Şeriat'', ''Tarikat'' yolumuz bizim
Yollar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Hasan ve Hüseyin'' bir demet çiçek
Mizan tartısında ''Hakikat'' ölçek
''Marifet'', ''Mahviyet'' efsunlu gerçek
Gayriye işlemez pulumuz bizim
Pullar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
Muhabbet bezirgân aşk kervanımız
''İmam Zeynelabidin'' dermanımız
''Sıratel müstakim'' Hak fermanımız
''Muhammed Bakır''dır gülümüz bizim
Güller Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''İmam Cafer Sadık'' ilahi rahmet
İçtik kana kana bulduk selamet
Hüküm senin Rabbim hak ve adalet
Hükmüne razıdır halimiz bizim
Haller Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Musa-yı Kazım''a ikrarı verdik
Nemiz varsa nurlu yoluna serdik
''İmam Rıza'' ile gonca gül derdik
''Taki ve Naki''dir balımız bizim
Ballar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
''Askeri''ye sermesttir her birimiz
Ahir ''İmam Mehdi'' gönül nurumuz
Hünkâr Hacı Bektaş Sultan, pirimiz
Sarkar Şeb-i Aruzdan dalımız bizim
Dallar Ehl-i Beyttir yolumuz bizim
Taha Furkan Dağıstanlı / diğer yazıları
- Alevi-Bektaşi geleneğinde düvâzlar / 04.07.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021
- Sorular ve Cevaplar / 27.06.2021
- Toplumsal müsilaj yahut perşembenin gelişi bellidir çarşambadan / 20.06.2021
- Bir çınarın öyküsü / 06.06.2021
- Sen söyle destanı / 23.05.2021
- Süveyda Yahut Lude şiirleri / 16.05.2021
- Türkümüz / 09.05.2021
- Kimi yazmalısın ? / 02.05.2021
- Geleceğin dünyasını kuracak olan dil Türkçedir / 25.04.2021
- Profesör Doktor Üstat Haydar Baş Beyefendi'yi Anmak / 18.04.2021