Eğitimde amaç, meslek edindirmeden önce milli şahsiyet kazandırmaktır. Milli şahsiyet kazananlar, yurt dışında eğitim alsalar bile millilik vasfını asla yitirmezler. Nitekim yurt dışında eğitim aldığı halde, yabancıların etkisinde kalmayan, yabancı hayranı olmayan çok insan tanıyoruz. Bunun tersi de oluyor. Şöyle ki, yurt dışına hiç çıkmamış, tüm eğitimini yurt içinde tamamlamış, fakat buna rağmen milli değerlerine yabancılaşmış kişiler de bulunmaktadır.Milli olmayan eğitim, yabancılar için yapılan eğitim demektir. Bağımsızlığını kazanmış bazı sömürge ülkeleri, bu gerçeği idrak edememiş, sömürgecilerin eğitim sistemini aynen sürdürmüşlerdir. Bundan dolayı kültürel, sosyal ve ekonomik bağımlılıktan kurtulamamışlardır.Sömürgeci İngilizlerin Hindistan'da verdikleri eğitim, sömürü eğitimine en tipik örnektir. Hindistan'da bakanlık yapmış olan Charles Trevelyan, İngilizlerin sömürü eğitimi konusunda şunları söyler: "Hindu sisteminin tuhaflığı sahip olduğu bilginin az veya çok olması değil, insan zihninin gelişimini oldukça becerikli şekilde durdurmasıdır. Bunu devam ettirmek insanların düşkünlüğünü ve zavallılığını devam ettirmek demektir. Bizim görevimiz öğretmek değil, öğretilenleri unutturmaktır."Bu sözler çok doğru ve yerindedir. Çünkü eğitimle doğru bilgilerin, iyi ve güzel alışkanlıkların verilmesi gerekir. Bunun aksi cehalet eğitimidir. Cehalet eğitimi alanlar ise milletlerinin başına belâ olurlar. Çünkü bilmediğini bilmeyen kişilere söz anlatmak güçtür. Mühim olan az da olsa doğru şeyleri öğrenmek ve onlara göre hareket etmektir. Sömürü eğitiminde çok şey öğretilir, fakat öğretilenlerin hiçbiri doğru olmaz ve hiçbiri gerçek hayatta işe yaramaz. Sömürgeciler, eğitim adı altında bir sürü yalan ve yanlış şeyleri ezberletiyorlar. Ezberletilenler üzerinde hiçbir yorum yapılmıyor, yorum yapanlar çıksa bile, doğru bilgiye sahip olmadığından onlar da doğru yorum yapamıyorlar.Sömürü eğitiminde başarılı olan bazı kişilere, daha fazla hizmet etsin diye bir de akademik unvan kazandırılıyor. Milli değerlerden kopmuş, millete yabancılaşmış bu akademisyenler, bilerek veya bilmeyerek sömürgecilerin sözcülüğünü ve ajanlığını yapmaktadırlar. Sözünü ettiğimiz akademisyenlerin, yabancı istihbarat örgütleriyle çalıştığı bilinen bir gerçektir. Özellikle CIA, bu akademisyenler aracılığıyla bilimsel toplantılar (!) düzenlemekte ve onlara kitaplar yazdırmaktadır. Meselâ Harvard Üniversitesi "Ortadoğu Çalışma Merkezi Yöneticisi" Nadan Safran, CIA ile yaptığı sözleşme üzerine böyle bir kitap yazmış ve kitabı yayınlamadan önce CIA'nın onayına sunmuştur.Maalesef, dünyanın her yerinde böyle akademisyenler bulunmaktadır. O bakımdan bilimsel denilen hep toplantının ve her kitabın, bilimsel olmadığını bilmek zorundayız. Bu tip akademisyenleri tanımak hiç de zor değildir. Akademisyenler, önyargılardan ve peşin hükümler uzak olur ve sürekli sistematik araştırmalar yaparlar. Söz konusu akademisyenler ise tam tersi bir tutum sergilerler, yani önyargılı ve peşin hükümlüdürler.Bu akademisyenleri, tanıma konusunda Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Milli Ekonomi Modeli' tam bir ölçü olabilir. O modeli görmezden gelen ve ona karşı ilgisiz davranan akademisyenlere şüpheyle yaklaşmak gerekir. Rusya gibi ciddi ve büyük bir devletin, 'Milli Ekonomi Modeli'ni uygulamasından, müellifini Meclisinde ağırlamasından ve konuşturmasından, milli şahsiyete sahip bir akademisyen nasıl gurur duymaz? Buna karşı nasıl ilgisiz kalabilir? Böyle kalanları, milletin sorgulaması, yargılaması ve mahkûm etmesi gerekmez mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018