Bir zamanlar dünyada ve özellikle Afrika'da tarım ve hayvancılıkta hem kendi kendine yeterliliği sağladığı gibi aynı zamanda önemli bir ihracatçı olan Somali'nin bugün içler acısı halini hep beraber ibretle izlemekteyiz.
Somali dendiğinde akla açlar, yoksullar ve sefiller ülkesi gelmekte. Bırakın 'aç' kalmayı, aslında dünyanın en 'tok' halklarından biri olabilecek zengin kaynaklara sahip Somali'nin bugünkü yürek burkan hali acep neyin nesidir? Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip bir ülke bugün niçin açlıkla kırılmaktadır?
Evet sevgili okurlar, çoğu henüz el değmemiş halde uranyum, demir, kalay, bakır, cips, boksit, petrol ve doğalgaz yataklarına sahip Somali'den bahsediyoruz. Somali adının "inek ve keçi sütü"nün karşılığı olan "Somal" sözcüğünden geldiğini elbette bilmiyorsunuzdur. Çağlar boyu en çok süt içen halk, şimdi "süttozu" yardımıyla yaşama tutunma çabasında!
Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Boutros Ghali 1993 yılında Somali'deki iç savaşı durdurmak üzere oluşturulan uluslararası gücün başarısız olması üzerine şunları söylemişti: Somali'de gıdadan çok silah var. Bu silahlar Somalililer tarafından üretilmedi. Onlara dış güçler tarafından dış güçlerin çıkarlarına hizmet etmeleri için verildi. Bu silahları tedarik edenler bugün işlenen suçların da ortaklarıdırlar.
Başta ABD olmak üzere İngiltere, İtalya, Fransa gibi ülkeler tarafından yıllardan beri "sömürgeciliğin tüm acımasızlığı"nı iliklerine kadar yaşayan Somali, bugün tam bir kuşatma altında açlıkla, sefaletle iç içe?
Bugün fiilen üçe bölünmüş olan ve tam 21 yıl iç savaşla boğuşan Somali'deki tabloda, emperyalist sömürgecilik açıkça kendisini gösteriyor. ABD bugün emperyal kaygılarla, terörist damgası vurarak Somali'yi tam bir kuşatma altında tutuyor. Bu da gerek yer altı gerekse yer üstü zenginlikleri açısından büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen Somali'nin elini kolunu bağlıyor.
Bugün açlıktan ve yoksulluktan ölümlerin yaşandığı Somali gerçeğinden alınacak doğrusu pek çok dersler var. Somali'deki açlık görüntülerinin altında yıllardır devam eden iç savaş ve ülkenin çökmüş mali yapısının arkasında IMF ve Dünya Bankası'nın uygulamaları var. 1980'lerde IMF ve Dünya Bankası'nın tavsiyeleri, ülkenin malî yapısını tamamen çökertmiş durumda. Daha düne kadar tarım toplumu olan ve tarımsal, hayvansal ihracat yapan ülkede tarım ve hayvancılık tamamen bitmiş durumda.
Evet sevgili okurlar, bir zamanların kendi kendine yeten ve tarımsal ürün ihraç eden, Afrika'nın zengin maden yatağı ülkesi bugün açlığın pençesinde inim inim inlemekte.
Artık hangi ülkenin hangi ürünü ne kadar ekip ekmeyeceği ve ürün fiyatlarının kaç lira olacağına kadar tüm süreçlerde, söz konusu "emperyal tekellerin" şekillendirdiği bir dünyada yaşamaktayız.
Dünyanın bir yanında et, buğday dağları ve süt nehirleri oluşurken; bir yanında da toprağını ekip biçemeyen, ekse zarar eden toprağına küsmüş insanlar var. Bu durum vahşi kapitalizmin vahşi yüzünü tüm çıplaklığı ile ortaya koymakta.
Şu an dahi bir hükümeti olmayan, iç savaşla kırılan Somali'de açlıktan ölen çocuk fotolarını gördükçe, ülkemizde izlenen özelde tarım politikalarını, genelde tüm gidişatı bir gözden geçirme ve sorgulama zamanı çoktan gelip geçti diye düşünüyoruz.
Abartmıyoruz, yukarıda anlattığımız acı gerçekler bizleri anbean bekliyor.
Somali dendiğinde akla açlar, yoksullar ve sefiller ülkesi gelmekte. Bırakın 'aç' kalmayı, aslında dünyanın en 'tok' halklarından biri olabilecek zengin kaynaklara sahip Somali'nin bugünkü yürek burkan hali acep neyin nesidir? Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip bir ülke bugün niçin açlıkla kırılmaktadır?
Evet sevgili okurlar, çoğu henüz el değmemiş halde uranyum, demir, kalay, bakır, cips, boksit, petrol ve doğalgaz yataklarına sahip Somali'den bahsediyoruz. Somali adının "inek ve keçi sütü"nün karşılığı olan "Somal" sözcüğünden geldiğini elbette bilmiyorsunuzdur. Çağlar boyu en çok süt içen halk, şimdi "süttozu" yardımıyla yaşama tutunma çabasında!
Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Boutros Ghali 1993 yılında Somali'deki iç savaşı durdurmak üzere oluşturulan uluslararası gücün başarısız olması üzerine şunları söylemişti: Somali'de gıdadan çok silah var. Bu silahlar Somalililer tarafından üretilmedi. Onlara dış güçler tarafından dış güçlerin çıkarlarına hizmet etmeleri için verildi. Bu silahları tedarik edenler bugün işlenen suçların da ortaklarıdırlar.
Başta ABD olmak üzere İngiltere, İtalya, Fransa gibi ülkeler tarafından yıllardan beri "sömürgeciliğin tüm acımasızlığı"nı iliklerine kadar yaşayan Somali, bugün tam bir kuşatma altında açlıkla, sefaletle iç içe?
Bugün fiilen üçe bölünmüş olan ve tam 21 yıl iç savaşla boğuşan Somali'deki tabloda, emperyalist sömürgecilik açıkça kendisini gösteriyor. ABD bugün emperyal kaygılarla, terörist damgası vurarak Somali'yi tam bir kuşatma altında tutuyor. Bu da gerek yer altı gerekse yer üstü zenginlikleri açısından büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen Somali'nin elini kolunu bağlıyor.
Bugün açlıktan ve yoksulluktan ölümlerin yaşandığı Somali gerçeğinden alınacak doğrusu pek çok dersler var. Somali'deki açlık görüntülerinin altında yıllardır devam eden iç savaş ve ülkenin çökmüş mali yapısının arkasında IMF ve Dünya Bankası'nın uygulamaları var. 1980'lerde IMF ve Dünya Bankası'nın tavsiyeleri, ülkenin malî yapısını tamamen çökertmiş durumda. Daha düne kadar tarım toplumu olan ve tarımsal, hayvansal ihracat yapan ülkede tarım ve hayvancılık tamamen bitmiş durumda.
Evet sevgili okurlar, bir zamanların kendi kendine yeten ve tarımsal ürün ihraç eden, Afrika'nın zengin maden yatağı ülkesi bugün açlığın pençesinde inim inim inlemekte.
Artık hangi ülkenin hangi ürünü ne kadar ekip ekmeyeceği ve ürün fiyatlarının kaç lira olacağına kadar tüm süreçlerde, söz konusu "emperyal tekellerin" şekillendirdiği bir dünyada yaşamaktayız.
Dünyanın bir yanında et, buğday dağları ve süt nehirleri oluşurken; bir yanında da toprağını ekip biçemeyen, ekse zarar eden toprağına küsmüş insanlar var. Bu durum vahşi kapitalizmin vahşi yüzünü tüm çıplaklığı ile ortaya koymakta.
Şu an dahi bir hükümeti olmayan, iç savaşla kırılan Somali'de açlıktan ölen çocuk fotolarını gördükçe, ülkemizde izlenen özelde tarım politikalarını, genelde tüm gidişatı bir gözden geçirme ve sorgulama zamanı çoktan gelip geçti diye düşünüyoruz.
Abartmıyoruz, yukarıda anlattığımız acı gerçekler bizleri anbean bekliyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025