Sina yarımadası Afrika kıtası ile Asya kıtalarını birbirine bağlayan doğu tarafında Akabe körfezi, batısında Süveyş körfezi ile üçgen şeklinde bir yarımadadır. Sina yarımadasının kuzeyinde Gazze'den yaklaşık 50 km mesafede bulunan Ariş şehrinden batıya doğru, Port Said ve İsmailiye şehirlerine kumluklar ve tuz göllerinden geçilerek gidilir. Güneyde Tih çölü ve Tih dağı, yarımadanın uç kısmında Tur Dağı'nın da içinde bulunduğu granitlerden oluşan geçit vermeyen yalçın kayalık dağlar bulunur.
Sina yarımadası tarihte büyük orduların kıtaları fethetmek için aşmaları gereken, önlerindeki en büyük engel olmuştur. Bu çölü ordularıyla geçenler tarih boyunca kısaca, II. Ramses, İranlılar, Makedonyalı İskender ve İslam Komutanları olmuşlardır.
Mısır ile Kenan diyarı (Filistin) arasında bulunan yarımada, muharref kitaplarda ve Kur'an-ı Kerim'de Tur Dağı'nın bulunduğu yer olarak geçmektedir. Yahudi milleti için özgür olmalarını sağlayan emniyete kavuştukları kutsal sayılan yer. Allah-ü Teâlâ'nın emirlerine isyan ederek gazaba çarptırıldıkları bölge. Sina yarımadasının ilk olarak İsrail devleti tarafından 1956 yılında başlayan işgali 1957 yılında geri çekilmeleri ile son buldu. 5 Haziran 1967 yılında başlayan Altı gün savaşlarında Sina yarımadası, Süveyş kanalına kadar üç gün içinde İsrail tarafından işgal edildi.
6 Ekim 1973 yılında Mısır kuvvetlerinin Süveyş kanalını kahramanca geri almaları, yalnızca Sina yarımadasının üçte birini işgalden kurtardı. Daha sonrasında Mısır- İsrail arasında yapılan Camp David barış anlaşmasıyla, Sina yarımadası silahsızlandırılarak, çoğu bölgesi Mısır askerinden arındırılarak 1979 yılında Mısır'a bırakıldı. Günümüzde BM kontrolündeki ABD askeri, Sina yarımadasının doğu kısmında Taba şehri yakınlarında askeri üs bulundurmaktadır. Sina yarımadasında siyasi ve askeri üstünlük kimin elindeyse Kudüs'e, Şam'a ve Kahire'ye hükmeder.
Sina yarımadası iç bölgelerde keçi ve koyun çobanlığı ile uğraşan Arap bedevi kabilelerin yaşadığı Akabe ve Kızıldeniz kıyılarında ufak balıkçı kasabalarının bulunduğu ve turizmle yarımadaya sonradan göç edenlerle nüfusu artırılan bir bölge.
Mısır halkı inançlarından dolayı, milliyetlerini, dillerini ve eski dinlerini terk edip İslam ile şereflenmiş, Araplaşmış bir millettir. İranlılar ve Türkler ne milliyetlerini ne de dillerini terk etmemişlerdir. Ehl-i Beyt elinin en büyük farkı, İslam diniyle İran ve Türk milletlerini şereflenmelerine vesile olmalarında onları Arap milliyetine ve diline zorlamamaları idi.
Sina yarımadasında yaşayan bedevi Arap kabileleri, İsrail işgali altında geçen zamanda ve daha sonraki yıllarda dış mihraklı cemaatlerin oyunları ile kendilerini Mısır halkından farklı görmektedirler. Asılları bir, dilleri bir, dinleri bir olan Mısır halkı bölünme tehlikesi ile karşı karşıya.
Müslüman, Hıristiyan, Araplaşmış veya özde Arap, laikler ile şeriatçı olduklarını iddiadan öteye ispat edemeyenlerin, çıkarmış oldukları, yalanda ayrılıkçı, hakikatte Deccal'in fitne ateşidir. Bazı kendini bilmez, aklı yetmez, strateji uzmanı olduklarını savunanlar, Sina yarımadasının karışması ile hem Mısır hükümetinin, hem de İsrail devletinin zor durumda kalacağını iddia ediyorlar. Bir akılları bassa da, almış oldukları Siyonist afyonundan kendilerini kurtarıp gözlerini açsalar! Suriye karışıkken, Lübnan karışıkken, Ürdün ve Mısır karışıkken ne kadar kendilerini İsrail işgaline karşı savunabilirler.
Bu arada Arap-İsrail savaşlarında uçakları havalanamadan, havaalanları bombalanan, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır orduları yok edilirken, Suudi ordusuna İsrail'in hiçbir saldırısı olmamıştır.
İsrail'e komşu olan Arap devletlerinde her ne sebeple olursa olsun iç karışıklık çıkarmak isteyenlerin asıl amaçları bu ülkeleri İsrail işgaline hazırlamaktır. Sina yarımadasını istikrarsızlaştırıp çatışmaların merkezi yapmaya çalışanlar, Siyonistlerin işbirlikçileridir. Bu arada İngilizlerin Mısır'ı 1882 yılında nasıl bir iç kargaşa çıkartıp işgal ettikten sonra Birinci Dünya Savaşı'nda bir oldubitti ile ilhak ettiğini unutmayalım.
Sina yarımadası tarihte büyük orduların kıtaları fethetmek için aşmaları gereken, önlerindeki en büyük engel olmuştur. Bu çölü ordularıyla geçenler tarih boyunca kısaca, II. Ramses, İranlılar, Makedonyalı İskender ve İslam Komutanları olmuşlardır.
Mısır ile Kenan diyarı (Filistin) arasında bulunan yarımada, muharref kitaplarda ve Kur'an-ı Kerim'de Tur Dağı'nın bulunduğu yer olarak geçmektedir. Yahudi milleti için özgür olmalarını sağlayan emniyete kavuştukları kutsal sayılan yer. Allah-ü Teâlâ'nın emirlerine isyan ederek gazaba çarptırıldıkları bölge. Sina yarımadasının ilk olarak İsrail devleti tarafından 1956 yılında başlayan işgali 1957 yılında geri çekilmeleri ile son buldu. 5 Haziran 1967 yılında başlayan Altı gün savaşlarında Sina yarımadası, Süveyş kanalına kadar üç gün içinde İsrail tarafından işgal edildi.
6 Ekim 1973 yılında Mısır kuvvetlerinin Süveyş kanalını kahramanca geri almaları, yalnızca Sina yarımadasının üçte birini işgalden kurtardı. Daha sonrasında Mısır- İsrail arasında yapılan Camp David barış anlaşmasıyla, Sina yarımadası silahsızlandırılarak, çoğu bölgesi Mısır askerinden arındırılarak 1979 yılında Mısır'a bırakıldı. Günümüzde BM kontrolündeki ABD askeri, Sina yarımadasının doğu kısmında Taba şehri yakınlarında askeri üs bulundurmaktadır. Sina yarımadasında siyasi ve askeri üstünlük kimin elindeyse Kudüs'e, Şam'a ve Kahire'ye hükmeder.
Sina yarımadası iç bölgelerde keçi ve koyun çobanlığı ile uğraşan Arap bedevi kabilelerin yaşadığı Akabe ve Kızıldeniz kıyılarında ufak balıkçı kasabalarının bulunduğu ve turizmle yarımadaya sonradan göç edenlerle nüfusu artırılan bir bölge.
Mısır halkı inançlarından dolayı, milliyetlerini, dillerini ve eski dinlerini terk edip İslam ile şereflenmiş, Araplaşmış bir millettir. İranlılar ve Türkler ne milliyetlerini ne de dillerini terk etmemişlerdir. Ehl-i Beyt elinin en büyük farkı, İslam diniyle İran ve Türk milletlerini şereflenmelerine vesile olmalarında onları Arap milliyetine ve diline zorlamamaları idi.
Sina yarımadasında yaşayan bedevi Arap kabileleri, İsrail işgali altında geçen zamanda ve daha sonraki yıllarda dış mihraklı cemaatlerin oyunları ile kendilerini Mısır halkından farklı görmektedirler. Asılları bir, dilleri bir, dinleri bir olan Mısır halkı bölünme tehlikesi ile karşı karşıya.
Müslüman, Hıristiyan, Araplaşmış veya özde Arap, laikler ile şeriatçı olduklarını iddiadan öteye ispat edemeyenlerin, çıkarmış oldukları, yalanda ayrılıkçı, hakikatte Deccal'in fitne ateşidir. Bazı kendini bilmez, aklı yetmez, strateji uzmanı olduklarını savunanlar, Sina yarımadasının karışması ile hem Mısır hükümetinin, hem de İsrail devletinin zor durumda kalacağını iddia ediyorlar. Bir akılları bassa da, almış oldukları Siyonist afyonundan kendilerini kurtarıp gözlerini açsalar! Suriye karışıkken, Lübnan karışıkken, Ürdün ve Mısır karışıkken ne kadar kendilerini İsrail işgaline karşı savunabilirler.
Bu arada Arap-İsrail savaşlarında uçakları havalanamadan, havaalanları bombalanan, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Mısır orduları yok edilirken, Suudi ordusuna İsrail'in hiçbir saldırısı olmamıştır.
İsrail'e komşu olan Arap devletlerinde her ne sebeple olursa olsun iç karışıklık çıkarmak isteyenlerin asıl amaçları bu ülkeleri İsrail işgaline hazırlamaktır. Sina yarımadasını istikrarsızlaştırıp çatışmaların merkezi yapmaya çalışanlar, Siyonistlerin işbirlikçileridir. Bu arada İngilizlerin Mısır'ı 1882 yılında nasıl bir iç kargaşa çıkartıp işgal ettikten sonra Birinci Dünya Savaşı'nda bir oldubitti ile ilhak ettiğini unutmayalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Nezir / diğer yazıları
- Maarif yüzyılı! / 13.01.2025
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024
- Denizcilik İşletmeleri / 27.12.2024
- Savaşların kazananları! / 06.12.2024
- Ortadoğu’da gözü olanlar! / 25.10.2024
- Şam’ın ve Halep’in limanı Beyrut’tur! / 18.10.2024
- Kahire’deki Türk şehitliği! / 20.09.2024
- Kavimler göçü veya sığınmacılar! / 17.08.2024
- Avrupalıların keşif dediği ‘sömürü’! / 09.08.2024
- Top oynayan çocuklara atılan füze / 30.07.2024
- Kerbela! / 16.07.2024