Tarım, bir ülkenin olmazsa olmazıdır. İnsanların hayatiyetlerini sürdürebilmeleri için beslenme hakkıdır, gıda güvenliğidir ve güvenceli gıdadır. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmenin adıdır tarım…
Birincil sırada ve stratejik olmasına rağmen yeterince değer vermediğimiz ve önemsemediğimiz bir sahadır tarım. Yıllardan beri üretime ve üreticiye sırtını dönmüş ithalattan yana bir tarım politikası izliyoruz.
Tarımda gelinen noktaya bakmak açısından şöyle bir değerlendirme yapabiliriz sevgili okurlar. Atalarımız, "Buğday ile koyun gerisi oyun" demişler. Buğday ile et fiyatına ve tarımda en büyük girdi maddesi olan mazotun yıllara göre fiyatlarına bakmak bizlere tarımın gelmiş olduğu noktayı özetleyecektir.
1980-1990'lı yıllarda 1kg buğday ile 1 litre mazot alınırken;
2000-2019 yılları arasında, bugünlerde 7 kg buğday ile 1 litre mazot alınabiliyor.
Bilimsel bir kriter var; 1 kg süt ile 1 kg ya da 1.5 kg yem alamıyorsanız işletmeyi ayakta tutup hayvancılık yapamazsınız. Süt hayvanı yoksa damızlık hayvanınız yok demektir. Dana yoksa et yok demektir. Dana yoksa sürü büyütemezsiniz.
Bugün mazotun litresine 6 TL verip traktör deposunu doldurarak, toprağı ekip biçemezsiniz ve para kazanamazsınız. Çiftçi ederine ve daha altına buğdayını satarsa artık daha tarlasını ekmez olur, toprağına küser. Tarımla uğraşan insan sayısı sürekli azalır ve köyler boşalır.
Tarımı maalesef kara ticarete, ranta ve ithalat lobisine kurban ettik. Şimdi elimizi avucumuzu açıp, ithalat üzerinden sıfır gümrük tarifeli bir tarım politikasına yelken açmış durumdayız.
Ülke tarımı, üretmekten vazgeçerek artık yavaş yavaş ithalata bağımlı bir tarım biçimine dönüşmüş durumda. Tarım ve Orman Bakanlığı ve Toprak Mahsulleri Ofisi yetkilileri, "Biz ithalatı belirli koşullarda yapacağız, yani ithalat ürün hasadı yapılırken ürün hasadının olduğu dönemlerde yapmayacağız" diyorlar… Açıkça ithalatın bir tarım politikası olduğunu ilan ediyorlar.
Bu sarmaldan elbette kurtulabiliriz. Milli ve yerli bir tarım politikası çıkışımız olacaktır. Onlarca yıllardan beri ithalata verdiğimiz parayı köylü ve çiftçimize verse idik bu topraklar kazanacaktı. Hem de daha iyisini ve daha kalitelisini üretecektik. Besmelesiz, hastalıklı hangi hayvanın etinin belli olmadığı murdar etleri getirip bu millete yedirmeyecektik.
Aslolan ve önceliğimiz bizim üreticimiz ve bizim toprağımız olmalıdır. Çiftçiyi sahipsiz, korumasız ve desteksiz bırakmak akıl kârı değildir. Çiftçi ve üreten el üstünde tutulup değer verilmeli ve yüceltilmelidir. Zaten üreticinin istediği de fazla bir şey yok sevgili okurlar. Ürettiğinin değerinde para etmesini istemektedir, bu da onun en doğal hakkıdır. Bu anlayış, olmazsa olmaz bir tarım politikası olmalıdır.
Bakınız bugün İstanbul yoğun nüfusu ile patlamaya hazır bir bomba gibidir. Bugün yaşanılmazdır, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimiz. Sebep ortadadır: Siz kırsalı, köyü boş verir, ürettikleri ile değerlendirip yerelde fabrikalarınızı kurup, yerelde kalkınmayı sağlayamaz iseniz; millet elbette büyük şehirlerin varoşlarına atacaktır kendisini.
Ülkenin her karış toprağı mukaddes ve muazzezdir, kaderine terk edilemez. Geliştirilecek tarım politikaları ile ekilip biçilmeyen arsa ve arazimiz olmamalıdır. Hedef, üretmek hem de en kalitelisini üretmek olmalıdır. Yıllardan beri kurtarıcı elimiz Sayın Prof. Haydar Baş Bey seslenmektedir: "Benim vekillerim Ankara'da oturmayıp çantasını eline alıp Türk köylüsünün ürettiklerini pazarlayacaktır." İnanın sevgili okurlar sonsuzcasına üretelim yine dünyaya yettiremeyiz. Bu millet yıllardan beri kurtarıcı eline sırtını dönerek; O'nu paspas eden, at edip binen, eşek edip sürenlere oyunu verdi ve vermeye de devam ediyor.
İnanın bu milletin ağlayıp sızlamaya hakkı yok sevgili okurlar. Elleriyle yaptıkları bugün karşısında ve sofrasında. Bugün fakirlik bu milletin kaderi değil tercihidir. Zenginlik yanı kapısında beklemektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Adem Birinci / diğer yazıları
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025
- Kadir gecesi / 21.03.2025
- “Bana sorun” / 18.03.2025
- İmam Ali’nin dilinden Hz. Peygamber / 15.03.2025
- Gayretullah’a dokunmak… / 13.03.2025
- Ben vermekle emrolundum / 06.03.2025
- Her hususta zirve şahsiyet İmam Ali / 28.02.2025
- Allah’ın selam yolladığı Hz. Hatice / 26.02.2025