Her iki tarih de örtüşüyor; biri 10 Ağustos 1920, diğeri 10 Ağustos 2014. Rastlantı(!)nın böylesine ne denir? Siyasal strateji denir! Tarihler örtüştüğü gibi amaçlanan hedefler de paralel mi, yani aynı doğrultuda mı? Cevabı bulmak için tarihi köşemize yatıralım.10 Ağustos 1920'de Paris'in Sevr kasabasında, Birinci Dünya Savaşı'nın galibi İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında Türk Milleti'nin (Türkiyeli'nin değil) idam fermanı imzalanmıştı. Bu, Türkiye'yi bölük pörçük yapacak, emperyalizmin San Remo Barış Planı'nın uygulamasıydı. Planın eskiz çalışmaları, savaşın sürdüğü yıllarda, 1916'nın sonbaharında ABD Başkanı Wilson'un sâbıka kaydı "14 İlke"sinde görülüyordu.Emperyal güçlerin önde gidenleri İngiltere ve Fransa da aralarında olmak üzere İtilaf Devletlerinin Osmanlı'ya dayattığı barış(!) antlaşması "Sevr Muahedesi", Anadolu'yu 6 parçaya bölüyordu. Planın uygulanması için Batıda Yunanlılar, Doğuda Ermeniler kullanıldı. Batı Trakya'nın tümü, Doğu Trakya'nın Büyükçekmece'ye kadar olan bölümü Yunanistan'a bırakılırken, Doğu Anadolu'da Ermenistan Devleti ile özerk bir Kürdistan Devleti kurulacaktı. Plan ve uygulayıcıları tamamdı, amma velâkin hesaba katmadıkları ya da önemsemedikleri Mustafa Kemal ve başında olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi, emperyalistlerin planına karşı durarak Milletimizin idam fermanı Sevr Muahedesi'ni tanımadı.İstiklâl Savaşı'nın galibi olarak Sevr'i çöpe attırdıktan sonra Lozan Barış Antlaşmasıyla askeri alandaki zaferlerimiz siyasal alanda taçlandırılarak, Türk Milletinin varlık ve bağımsızlığı yedi düvele kabul ettirilmiştir.İşte Batı ve içimizdeki yardakçıları ve de işbirlikçileri bunu hazmedememiş, kuyruk acıları süregelmiştir. Hevesleri kursaklarında kalan emperyalistler "Sevr"i bu kez de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında önümüze sürmüşlerdir. Projenin uygulanması için başkalarını kullanmak yerine, BOP'un eş başkanıyım, diye böbürlenen, gert gert gerinen bir siyasi bulmuşlardı bile içimizden. Artık adım adım "Sevr" uygulanıyordu. Neydi emperyalistlerin amacı? Türk topraklarını sömürgeleştirmek, Türk toprakları üzerinde yeni devletçiler kurarak ülkeyi bölmek.Anayasa'da devletçiliğin yanına özelleştirme de sokuşturularak emperyalizmin önü açılmıştır. Uluslararası şirketler, emperyalizmin kaldıraçları olarak, Türkiye'de sömürü düzenine hizmete devam etmektedirler.Diğer yandan, açılım bahanesiyle, demokratik özerklik gerekçesine de sığınılarak milletimiz bölünmeye çalışılıyor. 10 Ağustos 1920'deki "Sevr"in amaçları, 10 Ağustos 2014 seçim sonucuyla, biraz daha hedefe yaklaşmıştır. Planlarının eş başkanı Çankaya'ya tırmanmıştır.Türk Milleti diyemeyen birine ben, Cumhurbaşkanı hiç diyemem!10 Ağustos 1920 tarihli Sevr'in planı, 10 Ağustos 2014 seçimi sonucunda amaçlarına daha da yaklaşmıştır.Türk Milleti diyemeyen birine ben, Cumhurbaşkanı hiç diyemem!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023