17 Aralık Brüksel zirvesinin öncesinde ve sonrasında malum medya öyle bir gürültü kopardı, öyle bir görüntü ve ses kirliliği oluşturdu ki, tam anlamıyla at izini it izine karıştırdı. Tek bir yalanı ön plana çıkardı; o da 17 Aralık sonrası Türkiye'nin bambaşka bir Türkiye olacağı, bu zirvede tarihin en büyük masabaşı zaferlerinden birinin kazanıldığı...
İş bu gürültüde, oluşturulan kasıtlı kargaşada kaynayıp giden bir tehlikeye işaret etmek, yeniden vatanperver insanların dikkatlerine arzetmek istiyoruz.
Avrupalı liderlerin, bizim başbakanımızı övüp alkışladıkları yönlerinden biri de; geçen iki yıllık iktidarı döneminde yirmi yıla sığmayacak çapta sessiz devrim yapmış olması. Bu tesbiti yapanlar Avrupalı liderler, "yaşa, varol, bravo" diye alkışlayanlar yine onlar, öyleyse sözü hiç uzatmadan söyleyebiliriz ki; bu sessiz devrim Avrupa adına, haçlı dünyasının lehine yapılmış bir devrimdir. Bu ülkenin, bu milletin, Anadolu coğrafyasının aleyhine olduğunu söylenmeye bile gerek yoktur.
1071 Malazgirt zaferi ile Anadolu'ya giren Müslüman Türk milletini, o gün bugündür bu topraklardan söküp atmanın hesabını yapan, bunun için haçlı seferleri düzenleyen haçlı dünyası ilk defa AKP iktidarı ile bin yıllık rüyasını gerçeğe dönüştürmüş, Anadolu'nun her köşesinden diledikleri kadar toprak satın alma hakkını elde etmişlerdir.
Yine, sessiz devrim yaptı diye alkışladıkları sayın Erdoğan'ın devr-i iktidarında, kenarda köşede üç-beş taşı kalmış kilise kalıntıları üzerine görkemli kiliseler yaptıkları gibi, imar yasasına "ibadethane" kavramını koydurtarak şehirlerde, kasabalarda mantar gibi kilise evleri oluşturdular.
Haçlı dünyasının alkışlarını celbeden, vatanperver insanların ise yüreğini karartan bu liste, ciltler oluşturacak çapa ulaştı. Fakat bu sessiz devrim ihanetinde bir madde var ki; batılılar elleri patlayıncaya kadar alkışlasalar başbakanımızın hakkını ödeyemezler. O da şudur; bu ülkenin, bu milletin aleyhine atılan tüm imzaları içine sindiren, alkışlayan mandacı bir kitle yetiştirmiş olması.
Bileklerindeki zincirlerin sesini, mehter marşı zanneden zavallı bir kitle.
İş bu gürültüde, oluşturulan kasıtlı kargaşada kaynayıp giden bir tehlikeye işaret etmek, yeniden vatanperver insanların dikkatlerine arzetmek istiyoruz.
Avrupalı liderlerin, bizim başbakanımızı övüp alkışladıkları yönlerinden biri de; geçen iki yıllık iktidarı döneminde yirmi yıla sığmayacak çapta sessiz devrim yapmış olması. Bu tesbiti yapanlar Avrupalı liderler, "yaşa, varol, bravo" diye alkışlayanlar yine onlar, öyleyse sözü hiç uzatmadan söyleyebiliriz ki; bu sessiz devrim Avrupa adına, haçlı dünyasının lehine yapılmış bir devrimdir. Bu ülkenin, bu milletin, Anadolu coğrafyasının aleyhine olduğunu söylenmeye bile gerek yoktur.
1071 Malazgirt zaferi ile Anadolu'ya giren Müslüman Türk milletini, o gün bugündür bu topraklardan söküp atmanın hesabını yapan, bunun için haçlı seferleri düzenleyen haçlı dünyası ilk defa AKP iktidarı ile bin yıllık rüyasını gerçeğe dönüştürmüş, Anadolu'nun her köşesinden diledikleri kadar toprak satın alma hakkını elde etmişlerdir.
Yine, sessiz devrim yaptı diye alkışladıkları sayın Erdoğan'ın devr-i iktidarında, kenarda köşede üç-beş taşı kalmış kilise kalıntıları üzerine görkemli kiliseler yaptıkları gibi, imar yasasına "ibadethane" kavramını koydurtarak şehirlerde, kasabalarda mantar gibi kilise evleri oluşturdular.
Haçlı dünyasının alkışlarını celbeden, vatanperver insanların ise yüreğini karartan bu liste, ciltler oluşturacak çapa ulaştı. Fakat bu sessiz devrim ihanetinde bir madde var ki; batılılar elleri patlayıncaya kadar alkışlasalar başbakanımızın hakkını ödeyemezler. O da şudur; bu ülkenin, bu milletin aleyhine atılan tüm imzaları içine sindiren, alkışlayan mandacı bir kitle yetiştirmiş olması.
Bileklerindeki zincirlerin sesini, mehter marşı zanneden zavallı bir kitle.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025