Şemdinli'deki hadiseler farklı farklı şekillerde değerlendirildi. Leş bekleyen akbabalar gibi bu olayı fırsat bilerek devlete ve askere karşı kinlerini kusanların sesleri daha fazla duyulur oldu.Zaten devlete ve askere karşı garezi olanlara Şemdinli'deki olayın görünürdeki tarafı çok malzeme verdi. Oysa gerçek hiç de göründüğü gibi değil. Ama devlete ve askere saldırmak için fırsat kollayanlar için gerçeğin ne olduğu çok önemli değildi. Onlar için yanlış ya da doğru fark etmiyor, devlete saldıracak bir gerekçe olsun da ne olursa olsun düşüncesine sahipler.Şemdinli'deki olayların arka planında kalan, görülmeyen veya pek görülmek istenmeyen yönleri bulunmakta.Burada önemine binaen şu tespiti yapmak gerekiyor. Bu tür faili meçhul eylemler değerlendirilirken görünen ve çok kolay ulaşılan ipuçları bizzat eylemin düzenleyicileri tarafından bulasınız diye bırakılmış şeylerdir. Bu tür ipuçları sizi gerçek failden uzaklaştıran sahte bulgulardır. Bu tür eylemlerin en önemli mesajı toplumlaradır. Bundan dolayıdır ki bu tür eylemler ilk etkileri için değil, sonradan gelen ve ilkinden çok daha şiddetli olan toplumsal etkileri için düzenlenme amacı taşırlar. Eylemin ikinci ve asıl etkisinden yola çıkacak olursanız, faile veya faillere çok daha fazla yaklaşmış olursunuz.Gelin biz asıl mesajdan yani ikinci etkiden yola çıkarak Şemdinli olaylarını değerlendirelim.Şemdinli'de söylenenlerin aksine devlet ve asker provokasyona kurban edilmiştir. Bu eylemde yukarıda bahsettiğimiz ikinci mesaj, bölge halkını PKK ve bölücü siyasi oluşumlara doğru itmek şeklinde ortaya çıkmıştır. Bölge halkı nezdinde Türk askeri ve dolayısıyla devlet küçük düşürülmeye çalışılmıştır. Kürt kökenli vatandaşlarımızla devlet ve asker karşı karşıya getirilmek amacıyla bu eylem organize edilmiştir. Şimdi bu mesajları okuyabileceğimiz Şemdinli olayında devletin ve askerin doğrudan bir ilişkisi olabileceğini düşünmek ve ifade etmek saflık olmayacak mıdır? Bölge halkını PKK'nın ve bölücü siyasi oluşumların kucağına itecek ve devletle arasını açacak böyle bir eylemde ilk akla gelmesi gereken şüpheliler bölge üzerinde emelleri olan güçler olmalıdır.Bölge üzerinde İsrail'in emeli var mıdır? Vardır. O zaman İsrail ve dolayısıyla Mossad ilk olarak şüphelenilmesi gerekendir.Bölge üzerinde ABD'nin emeli var mıdır? Vardır. ABD ve CIA da şüpheliler arasındadır. Bölge üzerinde AB'nin emeli var mıdır? Vardır. O takdirde AB de zanlıdır.Türkiye'de pek çok basın ve yayın kuruluşu bu gerçeği göz ardı ederek Türkiye'nin sınırlarını dolayısıyla bölgenin güvenliğini sağlamakla görevli olan silahlı kuvvetlerimizi töhmet altında bulunduracak yorumlar yapmaktadırlar. Bu yaptıklarıyla eylemin asıl faili ya da faillerinin emellerine hizmet ettiklerini bilmelidirler.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024