Düşük kur politikası uygulanırken, SEKA gibi Cumhuriyet tarihiyle özdeş, sanayide öncü firmalarımızın yokluğunu pek hissetmiyorduk ama şimdi öyle mi?
Kağıdın yüzde 100'ü ithal, dolar 6,70 TL'ye fırladı, kara kara düşünüyoruz. Kırtasiye fiyatları 18 milyon öğrencinin velilerinin cebini yakıyor. Kağıt sebebiyle maliyetleri katlanan gazeteciler, yayıncı kuruluşlar feryat ediyor.
30 liralar seviyesinde olan tuvalet kağıtları bugünlerde 70 liranın üzerinde? Tuvalet temizliği bile bir endişe haline geldiyse, vay halimize? Bugünlerde "sarı öküz" hikayesini bolca hatırlamanın zamanı? Günlük hayatımızın vazgeçilmez ihtiyacı olan kağıdın da "sarı öküz"ü SEKA idi, verdik şimdi ceremesini çekiyoruz.
SEKA İzmit, 1934 yılında temeli atılan, 1936 yılında da faaliyete başlayan ilk kağıt fabrikamızdır. 10.000 ton/yıl kapasite ile kurulmuştur. Daha sonra eklenen fabrika ve tesislerle 5 kağıt, 2 oluklu mukavva, 1 selüloz ve 1 klor-alkali fabrikasına kavuşarak entegre bir tesis haline gelmiştir. 1980 yılına gelindiğinde kapasitesi 140.000 ton/yıl'a ulaşmıştır. Kağıtta özel sektör yatırımları kamuya göre oldukça yenidir. 1970'te 17.500 ton civarında olan özel sektör üretimi, 133.600 tonluk kamu üretiminin yaklaşık sekizde biri iken, 1991'de SEKA'nın yıllık toplam üretimini aşmıştır.
2003 yılında SEKA'nın fiili üretimi 91.289 ton olarak gerçekleşirken bu rakam özel sektör için 1.527.985 ton olarak gerçekleşmiştir. 2003 yılı itibarıyla toplam kağıt-karton üretiminde özel sektörün payı yüzde 94, SEKA'nın payı ise yüzde 6 olmuştur. SEKA işletmeleri olan İzmit, Dalaman, Çaycuma, Akdeniz, Aksu, Balıkesir, Kastamonu, Afyon tesislerinde toplam yıllık üretim kapasitesi, 2000 yılında 454.784 ton; 2001'de 331.511 ton, 2002'de 268.249 ton, 2003'te ise 91.289 ton olarak gerçekleşmiştir (SEKA, APK Raporu 2004, "Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu", s.26)
Dikkat ederseniz kapasite sürekli düşürülmüştür. Ülkemizde kağıt sektörü 1980'li yıllara kadar SEKA ile özdeşleşti. 15 Temmuz 1998 tarihinde özelleştirme programına alındı. Türkiye'nin ilk kağıt fabrikası olan SEKA İzmit İşletmesi 27 Ocak 2005 tarihinde kapatıldı.
SEKA zarar eden değil, zarar ettirilen bir kurumdur. 1980'lerin ikinci yarısı itibarıyla bu kuruluşa yatırım yapılmayarak üretim ve kapasite kullanım oranlarının geriletilmesi hedeflenmiştir. Hatta kapanmadan önce son yıllarda işletmeye hammadde bile verilmemiş, Türkiye'nin en ileri selüloz üretim teknolojisi atıl halde bekletilmiştir.
Ancak tüm bu uygulamalara karşın SEKA'nın yıllık toplam üretimi ilk kez 1991 yılında özel sektör üretiminin gerisinde kalmış ve özelleştirme programına alındığı 1998 yılında ise SEKA, dünyanın en büyük 150 kağıt firması arasında tek Türk firması olarak yerini almıştır.
SEKA'nın eski Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Saka, "1994 yılı kârı 104 milyon dolardır. 3 yıl sonra özelleştirme kararı aldılar. 5 yıl yıllık kârını yatırıma ayırsaydı SEKA bugün dünya ile rekabet edebilecek bir endüstri olurdu" dedi.
Her şeyden önemlisi, bugün bu kağıtta fahiş fiyat problemini yaşamazdık.
Ufuk Saka, SEKA'nın niçin özelleştirildiğiyle ilgili, "Özelleştirme sürecinde SEKA'da araziyle ilgili bir durum söz konusu idi. Üretim yapan tesislerin arazileri ilgi çekiyordu ve bu sebeple özelleştirildi" ifadelerini kullanıyor.
Kendi menfaatleri gündeme geldiğinde ağaç-mağaç takmayanların, SEKA gündeme geldiğinde ağaç üzerinden acitasyon yapması da oldukça dikkat çekici? Saka, bunlara cevaben şunları söylüyor: "1 ton kağıt 17 ağaç kurtarır deniliyor. Bu tam anlamıyla doğru değil. Ormanların bakımı için seyreltilen ağaçlar bile kağıt üretimimiz için yeterliydi."
SEKA'nın kapatılması, bir küreselleşme ve kapitalizm tuzağı olan, "Siz pahalı tekonolojik ürün üretimlerinde bulunmayın, biz size ucuz olarak veririz, siz tarım, hayvancılık, tekstil gibi emek-yoğun üretimlerle meşgul olun" sömürü mantığının bir sonucudur. Bunu dün deyip sana SEKA'larını kapattıranlar bugün tarımı, hayvancılığı, tekstili sana yar ediyorlar mı? Şunu asla unutmayalım, seni ucuz ithalatla bir dönem ithalata mahkum edenler, bugün dolar kurunu fırlatarak bu ithalata ulaşmana da mani oluyorlar. Yani amaçları seni pazar yapmak değil, seni bu coğrafyadan kovmak, Şark Projesi, Büyük Ortadoğu Projesi?
SEKA'ya devam edelim. Kâğıdın hammaddesi olan selüloz entegre olarak sadece SEKA tesislerinde üretilmekteydi. Selüloz, büyük sermaye yatırımları gerektiren ve dünya piyasalarında yoğun bir rekabetin hüküm sürdüğü bir ürün olduğu için özel sektör tarafından bu alana yatırım yapılmamaktaydı. SEKA ithal ürünlerinde fiyatlarının düşük olmasının temel nedeniydi, fiyat sigortasıydı. Bugün bunun böyle olduğunu net olarak görüyoruz.
Kâğıdın pahalanması, basın kuruluşlarını bakın nasıl vurdu? SEKA'nın kapatıldığı 2005 yılında gazete kâğıdının tonu 500 dolardı. O günkü 1,34 TL olan dolar kurundan bu meblağ 670 TL yapıyordu. Bugün ise gazete kâğıdının tonu 800 dolar ve dolar kuru 6,70'lerde, yani kağıdın tonu 5 bin 360 TL? 2005'ten bu yana ithal gazete kâğıdının fiyatı TL olarak 8 kat artmış.
TÜİK verilerine göre 2017 yılında ithal gazete kâğıdına 112 milyon 523 bin dolar ödemişiz. Eğer SEKA kapatılmasaydı, fiyatlar bu kadar artmayacaktı, ithalat için ödediğimiz bu meblağ cebimizde kalacaktı, üstelik ayrıca 100 milyon dolar da faaliyet karı elde etmiş olacaktık. SEKA ile ortaya koyduğumuz anlayış, kaybet-kaybet anlayışıdır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün milli ve bağımsız duruşuyla SEKA'ları kazandık, bugün bu kazanımları yeniden elde etmenin yolu da onun izini takip eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bize dayatılan dolara bağımlı kapitalist anlayışla kaybettiklerimizi, hatta daha fazlasını, ancak dünyanın yarı nüfusuna sahip BRICS ülkelerini zirveye ulaştıran Milli Ekonomi Modeli tekrar kazandırabilir.
BRICS ülkeleri kazandı, biz de kazanabiliriz.
Kağıdın yüzde 100'ü ithal, dolar 6,70 TL'ye fırladı, kara kara düşünüyoruz. Kırtasiye fiyatları 18 milyon öğrencinin velilerinin cebini yakıyor. Kağıt sebebiyle maliyetleri katlanan gazeteciler, yayıncı kuruluşlar feryat ediyor.
30 liralar seviyesinde olan tuvalet kağıtları bugünlerde 70 liranın üzerinde? Tuvalet temizliği bile bir endişe haline geldiyse, vay halimize? Bugünlerde "sarı öküz" hikayesini bolca hatırlamanın zamanı? Günlük hayatımızın vazgeçilmez ihtiyacı olan kağıdın da "sarı öküz"ü SEKA idi, verdik şimdi ceremesini çekiyoruz.
SEKA İzmit, 1934 yılında temeli atılan, 1936 yılında da faaliyete başlayan ilk kağıt fabrikamızdır. 10.000 ton/yıl kapasite ile kurulmuştur. Daha sonra eklenen fabrika ve tesislerle 5 kağıt, 2 oluklu mukavva, 1 selüloz ve 1 klor-alkali fabrikasına kavuşarak entegre bir tesis haline gelmiştir. 1980 yılına gelindiğinde kapasitesi 140.000 ton/yıl'a ulaşmıştır. Kağıtta özel sektör yatırımları kamuya göre oldukça yenidir. 1970'te 17.500 ton civarında olan özel sektör üretimi, 133.600 tonluk kamu üretiminin yaklaşık sekizde biri iken, 1991'de SEKA'nın yıllık toplam üretimini aşmıştır.
2003 yılında SEKA'nın fiili üretimi 91.289 ton olarak gerçekleşirken bu rakam özel sektör için 1.527.985 ton olarak gerçekleşmiştir. 2003 yılı itibarıyla toplam kağıt-karton üretiminde özel sektörün payı yüzde 94, SEKA'nın payı ise yüzde 6 olmuştur. SEKA işletmeleri olan İzmit, Dalaman, Çaycuma, Akdeniz, Aksu, Balıkesir, Kastamonu, Afyon tesislerinde toplam yıllık üretim kapasitesi, 2000 yılında 454.784 ton; 2001'de 331.511 ton, 2002'de 268.249 ton, 2003'te ise 91.289 ton olarak gerçekleşmiştir (SEKA, APK Raporu 2004, "Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu", s.26)
Dikkat ederseniz kapasite sürekli düşürülmüştür. Ülkemizde kağıt sektörü 1980'li yıllara kadar SEKA ile özdeşleşti. 15 Temmuz 1998 tarihinde özelleştirme programına alındı. Türkiye'nin ilk kağıt fabrikası olan SEKA İzmit İşletmesi 27 Ocak 2005 tarihinde kapatıldı.
SEKA zarar eden değil, zarar ettirilen bir kurumdur. 1980'lerin ikinci yarısı itibarıyla bu kuruluşa yatırım yapılmayarak üretim ve kapasite kullanım oranlarının geriletilmesi hedeflenmiştir. Hatta kapanmadan önce son yıllarda işletmeye hammadde bile verilmemiş, Türkiye'nin en ileri selüloz üretim teknolojisi atıl halde bekletilmiştir.
Ancak tüm bu uygulamalara karşın SEKA'nın yıllık toplam üretimi ilk kez 1991 yılında özel sektör üretiminin gerisinde kalmış ve özelleştirme programına alındığı 1998 yılında ise SEKA, dünyanın en büyük 150 kağıt firması arasında tek Türk firması olarak yerini almıştır.
SEKA'nın eski Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Saka, "1994 yılı kârı 104 milyon dolardır. 3 yıl sonra özelleştirme kararı aldılar. 5 yıl yıllık kârını yatırıma ayırsaydı SEKA bugün dünya ile rekabet edebilecek bir endüstri olurdu" dedi.
Her şeyden önemlisi, bugün bu kağıtta fahiş fiyat problemini yaşamazdık.
Ufuk Saka, SEKA'nın niçin özelleştirildiğiyle ilgili, "Özelleştirme sürecinde SEKA'da araziyle ilgili bir durum söz konusu idi. Üretim yapan tesislerin arazileri ilgi çekiyordu ve bu sebeple özelleştirildi" ifadelerini kullanıyor.
Kendi menfaatleri gündeme geldiğinde ağaç-mağaç takmayanların, SEKA gündeme geldiğinde ağaç üzerinden acitasyon yapması da oldukça dikkat çekici? Saka, bunlara cevaben şunları söylüyor: "1 ton kağıt 17 ağaç kurtarır deniliyor. Bu tam anlamıyla doğru değil. Ormanların bakımı için seyreltilen ağaçlar bile kağıt üretimimiz için yeterliydi."
SEKA'nın kapatılması, bir küreselleşme ve kapitalizm tuzağı olan, "Siz pahalı tekonolojik ürün üretimlerinde bulunmayın, biz size ucuz olarak veririz, siz tarım, hayvancılık, tekstil gibi emek-yoğun üretimlerle meşgul olun" sömürü mantığının bir sonucudur. Bunu dün deyip sana SEKA'larını kapattıranlar bugün tarımı, hayvancılığı, tekstili sana yar ediyorlar mı? Şunu asla unutmayalım, seni ucuz ithalatla bir dönem ithalata mahkum edenler, bugün dolar kurunu fırlatarak bu ithalata ulaşmana da mani oluyorlar. Yani amaçları seni pazar yapmak değil, seni bu coğrafyadan kovmak, Şark Projesi, Büyük Ortadoğu Projesi?
SEKA'ya devam edelim. Kâğıdın hammaddesi olan selüloz entegre olarak sadece SEKA tesislerinde üretilmekteydi. Selüloz, büyük sermaye yatırımları gerektiren ve dünya piyasalarında yoğun bir rekabetin hüküm sürdüğü bir ürün olduğu için özel sektör tarafından bu alana yatırım yapılmamaktaydı. SEKA ithal ürünlerinde fiyatlarının düşük olmasının temel nedeniydi, fiyat sigortasıydı. Bugün bunun böyle olduğunu net olarak görüyoruz.
Kâğıdın pahalanması, basın kuruluşlarını bakın nasıl vurdu? SEKA'nın kapatıldığı 2005 yılında gazete kâğıdının tonu 500 dolardı. O günkü 1,34 TL olan dolar kurundan bu meblağ 670 TL yapıyordu. Bugün ise gazete kâğıdının tonu 800 dolar ve dolar kuru 6,70'lerde, yani kağıdın tonu 5 bin 360 TL? 2005'ten bu yana ithal gazete kâğıdının fiyatı TL olarak 8 kat artmış.
TÜİK verilerine göre 2017 yılında ithal gazete kâğıdına 112 milyon 523 bin dolar ödemişiz. Eğer SEKA kapatılmasaydı, fiyatlar bu kadar artmayacaktı, ithalat için ödediğimiz bu meblağ cebimizde kalacaktı, üstelik ayrıca 100 milyon dolar da faaliyet karı elde etmiş olacaktık. SEKA ile ortaya koyduğumuz anlayış, kaybet-kaybet anlayışıdır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün milli ve bağımsız duruşuyla SEKA'ları kazandık, bugün bu kazanımları yeniden elde etmenin yolu da onun izini takip eden Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bize dayatılan dolara bağımlı kapitalist anlayışla kaybettiklerimizi, hatta daha fazlasını, ancak dünyanın yarı nüfusuna sahip BRICS ülkelerini zirveye ulaştıran Milli Ekonomi Modeli tekrar kazandırabilir.
BRICS ülkeleri kazandı, biz de kazanabiliriz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025