Ülkemizde seçim kampanyası başlayınca, gerçek gündem unutulur, arkaya itilir, duygular öne çıkarılır. Bunu, projesi olmayan partiler özellikle yaparlar. Gerçekte ise seçim kampanyaları projeler üzerinden yürütülür. Maalesef, böyle yapılmıyor, tam aksine millet, içi boş, dışı yaldızlı söylemlerle aldatılıyor. Bir başka deyişle seçimler, siyasi, ekonomik ve sosyal hayatımızı esir alıyor. Her iş seçimden sonraya erteleniyor. Hâlbuki seçim kampanyası sürdürülürken, diğer işlerin aksamaması, normal seyrinde devam etmesi ve devlet adamlarının gerçek gündemden kopmaması gerekir.Peki, gerçek gündem nedir? Siyaset ve bilim adamları çok iyi biliyor ki, günümüz dünyasının gerçek gündemi, daha doğrusu en önemli gündemi ekonomidir. Çünkü ekonomik sorunlar çoğalmış ve derinleşmiş, bir de bunun üstüne her ülkeyi az veya çok etkileyen küresel kriz binmiştir. Küresel krizden çıkma çabalarının sonuç vermemesi, ümitleri söndürmüş, gelecek kaygısını arttırmıştır.Gerçekten de içinde bulunduğumuz durum, çok iç karartıcı ve endişe vericidir. Bu, sosyal bir patlamanın habercisidir. Dünyanın her ülkesinde ekonomik sebeplerden dolayı boşanmalar artmış, evlenip yuva kurma arzusu azalmış. Örnek gösterilen ABD'de ise durum daha da vahimdir. ABD'de son 15 yılda hapishanelerde nüfus iki katından daha fazla artmış, buna rağmen suçluluk oranında hiçbir azalma olmamıştır. Onun için ABD için "tutuklular ülkesi" tanımı yapılmaktadır. ABD'de kişisel güvensizlik en üst düzeydedir. Öyle ki, Amerikan vatandaşlarının elinde, insan sayısından fazla silâh bulunmaktadır. Avrupa'da da durum, aşağı yukarı aynıdır. Avrupalıların bizzat kendileri, Avrupa insanının yüzde 40'ının ruhsal hastalıktan muzdarip olduğunu söylüyor.Özetle ifade edersek, Batılı ekonomistler ve karar vericiler şaşırmış durumdalar. Bir taraftan "küreselleşmenin kaçınılmaz olduğunu, artık geri dönülemeyeceğini" söylüyorlar, öte yandan bazıları krizden kurtulmak için ekonomide eskiye dönüşü çare olarak gösterebiliyor. Diyorlar ki: "Yüzyıl öncesinde olduğu gibi ülkemizi başka ülkelerden ayıralım, kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını kendi kaynaklarımızdan karşılayalım. İthalatı yüksek tarifelerle engelleyelim, diğer ülkelerle çok mecbur kalırsak ticaret yapalım. Hayat standardı biraz düşecekmiş, varsın düşsün. Bu, başkalarına bağımlı olmaktan daha iyidir."Birçokları böyle bir uygulamanın artık imkânsız olduğunu savunuyor. Bunlara göre ise, küresel ekonomiden soyutlanma, hastalıktan kurtulmak için organizmanın bir uzvunu kesmeye benzer. Kesilen uzuv beden olmadan yaşayamayacağı gibi küresel ekonomiden kopan ülkeler de yaşayamaz. Öyleyse çözüm küresel ekonomi çerçevesinde bulunmalıdır. İyi de Batılılar böyle bir çözüm sunabilmişler mi? Hayır, sunamamışlar, sunamazlar da. Çünkü sorunları doğuran bir modelden, sorunlara çözüm çıkarılamaz. O halde çözüm için mutlaka farklı, hem de temelden farklı bir model bulmak gerekiyor. Daha yerinde bir deyişle, farklı inanç, kültür ve medeniyetten kaynaklanan bir model ortaya konulmalıdır.Şanslıyız, gururluyuz, zira sözünü ettiğimiz model, elimizin altındadır. O model 'Milli Ekonomi Modeli'dir, müellifi de içimizden biri olan Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Ne yazık ki, bazıları yarasa gibi bu güneşe gözünü kapatıyor. Tabii ki suç, güneşin değil, gözünü kapatanındır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018