3 Kasım'daki seçimin teknik, politik ve siyasi etik ayakları sakat... Tüm ayaklar, korkularla örülü.
Sadece Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan 3 Kasım'da seçimin teknik olarak mümkün olmadığı hususunda direnmiyor. Başta DSP,ANAP, MHP, DYP, SP ve AKP olmak üzere iktidar ve muhalefet partileri de kendi zaviyelerinden bakarak "gizli direnç" içinde.
Hiçbiri, seçimi istemiyor.
Hamuru kurumamış figüranlar
Bu arada AB ve ABD lobileri, çökertilmiş Türkiye tablosundan "post" çıkarmanın telaşı ve gayreti içinde "yerli figüranları"nı turluyorlar. Global mühendisler, AB, ABD ve IMF hamurundan "yeni yeni figüranlar" karıyorlar.
Millete, ölümü gösterip bari sıtmaya razı olun, demek için.
Seçimin politik ayağını, iktidar ve muhalefet partileri ve de henüz "hamuru kurumamış yeni figüranlar" açısından ele alın bakalım, ne göreceksiniz?
Koalisyon ortakları, ne diye seçime gidecekler?
Zaten işbaşındalar. İşbaşında, şimdi milletin hayrına ne yapıyorlar ki, tekrar işbaşına gelmek isteyebilsinler?
Ama dünya yıkılsa, Türkiye yok olsa onların koltuklarında tıkırtı yok.
Neler yapmadılar ki...
Her üçü AB ve IMF'nin bugüne kadarki tüm talimatlarını yerine getirdi.
Bağımsız Türk Yargısı'nın başının üstüne Demokles'in kılıcı gibi Tahkim Yasasını astılar.
Apo'nun dosyasını paketleyip küflü raflara kaldırdılar.
Kamu arazilerinin yabancılara satışına imkan veren yasayı çıkarttılar.
Buğdaya, şekerpancarına, tütüne, fındığa, çaya... vs. derken tüm tarıma kota getiren, tarım üretimimizi bitiren yasaları çıkarttılar.
Enerji, Merkez Bankası gibi en stratejik alanlarda devletin inisiyatifine son verdiler.
Bütün bunları yaparken de aralarında hiçbir uyumsuzluk olmadı.
Ama millet hayır görmedi
Ya millet; bir hayır gördü mü? Bunlardan ne hayır gördü?
Milletin anası ağladı, ağlıyor. Millet, daha da fakirleşti. Millet, ürününü yitirdi. Millet, milli gelirdeki payını, ekmeğini-aşını kaybetti. Millet, fabrikasını, tornasını elinden çıkardı. Millet, aşsız, işsiz, çulsuz kaldı. Şimdi de, bitap düşürülmüş bu aziz millete, AB bahanesiyle topraklarını, Kıbrıs'ını, Ege'sini, bayrağını, parça parça ülkesini kaybettirmek istiyorlar.
Bu tablo karşısında iktidardakilerin söyleyecek bir sözü var mı?
Ya yeni figüranların bunların söyleminden gayrı bir şeyleri?
Milletin dinleyecek tahammülü kaldı mı?
Yok... Yok... Yok.
Millet, ateş püskürüyor.
Bu sebeple ne MHP, ne DSP, ne de ANAP seçime gidebilir. Son vardiyede üretilmiş daha hamuru bile ıslak yeni figüranlar da seçime gidemez.
Bahane devri bitti
Devlet Bahçeli gibi son fasıl huysuzların, koalisyon olduğumuz için bazı güzel projelerimizi uygulama imkanımız olmadı, bahanesini de öne sürme imkanları yok.
Çünkü millet, AB ve IMF'nin "tüm istekleri"ni, yabancıların "tüm dayatmaları"nı yerine getirirken "uyum" sıkıntınız yoktu da, milletin hayrına bir proje ileri sürdüğünüzde mi "uyum ve istikrar" sıkıntınız olacaktı, diyor, diyecek. Hadi bakalım oradan, diyor millet. Seçim de de diyecek.
Geriye dön, doğru AB ve IMF lobilerine marş marş, diyor millet.
Demeye devam edecek.
İktidardakilerin hali böyle de, muhalefetin ve hamuru kurumamış figüranların ahvali farklı mı?
Değil... Hatta daha beter.
İcazetname yarışı
Hepsi biz de AB'ciyiz, biz de IMF'ciyiz diyor.
İcazetimiz, hem Brüksel'den, hem de Washington'dandır, yarışına girdiler.
İçeride de, Kıbrıs'ı bir çırpıda Rum'a verelim, şu dertten kurtulalım diyen TÜSİAD gibilerinin sırayla kuyruğuna takılıp dolanıyorlar.
Bu uğurda papaz elbisesi bile giyeriz, diyen yeni figüranlardan sonra epeyce "eskimiş yeniyetmeler" de IMF'ciyiz, AB'ciyiz diyor. 11 Eylül sonrasında Almanya'daki camilerinde papaz-haham ve imam konsorsiyumuna dualar yaptırmaya devam eden aksaçlısı da AB'ciyiz, IMF'ciyiz diyor.
Kadın ise hepten raydan çıkmış.
AB'ci ve IMF'ci olmak ne ki, yeter ki koltuğu bana ayarlayın ben Irak'ta mırakta, güneyde kuzeyde, nerede isterseniz sizi görürüm, diyor ABD'ye.
Muhalefetin de projesi yok, programı yok; AB ve IMF'den başka kimsecikleri yok. Eski yeni tüm figüranların da.
Geriye dön marş marş...
Millet, bunlara da, sizin iktidardaki AB'ci ve IMF'cilerinizden ne hayır gördük ki, sizden bir hayır bekleyelim; hadi bakalım oradan, geriye dön marş marş, diyor, diyecek.
İşte milletin bu duyarlılığı anketlere yansıyor; iktidar ve muhalefettekilerin tamamı baraja takılıyor.
Atlantik ötesinden gaz verilenlerin de gazı tükeniyor; ayaklarına dolanan yasalar ve yargı kararları ise işin cabası.
Geriye, yıllardan beri milletine hizmetini sürdüren Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş bey ve Bağımsız Türkiye Partisi, kadrosuyla, Milli Ekonomi Modeliyle, proje-emek ve üretime dayalı emisyon modeliyle, Dar Bölge Yaygın Sanayi ve Kalkınma modelleriyle, tarım ve ziraatte çok alternatifli ve avansa dayalı üretim modelleriyle "tek kurtuluş" olarak kalıyor.
Anketler yalan söylemez
BTP, Milli duruşuyla tek parti olarak kalıyor. Kuvay-ı Milliye ruhuyla 70 milyonu tek-bilek tek yürek yapacak olan yegane çıkış yolu olarak görünüyor. Millet, böyle görüyor. Bunun için bayram ediyor.
AB'cilerin ve IMF'cilerin Türk Milleti ve devletine yönelik tüm çökertme gayretlerine rağmen BTP umudu sebebiyle milletin nabzı gerilmiyor. Millet, BTP umuduna bağlanıp sabrediyor. Yoklamalara da yansıyan bu.
Anketler de, yüzde 40.3 oranıyla BTP tek başına iktidar, diyor.
Bu gerçeği, bütün dünya biliyor. Nitekim İngiliz The Times, partneri Washington'a haber uçurarak, yakında Türkiye'nin başına dindar, milliyetçi ve Bağımsız Türkiye sevdalısı bir kadro, hem de "tek başına iktidara" gelecek, Kuzey Irak konusunda elinizi çabuk tutun, ya da bu kadroyla iyi geçinin, diyor.
Asıl politik korku bu.
Bilmem anlatabildim mi, 3 Kasım'daki seçimin politik zorluğunu...
Sadece Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan 3 Kasım'da seçimin teknik olarak mümkün olmadığı hususunda direnmiyor. Başta DSP,ANAP, MHP, DYP, SP ve AKP olmak üzere iktidar ve muhalefet partileri de kendi zaviyelerinden bakarak "gizli direnç" içinde.
Hiçbiri, seçimi istemiyor.
Hamuru kurumamış figüranlar
Bu arada AB ve ABD lobileri, çökertilmiş Türkiye tablosundan "post" çıkarmanın telaşı ve gayreti içinde "yerli figüranları"nı turluyorlar. Global mühendisler, AB, ABD ve IMF hamurundan "yeni yeni figüranlar" karıyorlar.
Millete, ölümü gösterip bari sıtmaya razı olun, demek için.
Seçimin politik ayağını, iktidar ve muhalefet partileri ve de henüz "hamuru kurumamış yeni figüranlar" açısından ele alın bakalım, ne göreceksiniz?
Koalisyon ortakları, ne diye seçime gidecekler?
Zaten işbaşındalar. İşbaşında, şimdi milletin hayrına ne yapıyorlar ki, tekrar işbaşına gelmek isteyebilsinler?
Ama dünya yıkılsa, Türkiye yok olsa onların koltuklarında tıkırtı yok.
Neler yapmadılar ki...
Her üçü AB ve IMF'nin bugüne kadarki tüm talimatlarını yerine getirdi.
Bağımsız Türk Yargısı'nın başının üstüne Demokles'in kılıcı gibi Tahkim Yasasını astılar.
Apo'nun dosyasını paketleyip küflü raflara kaldırdılar.
Kamu arazilerinin yabancılara satışına imkan veren yasayı çıkarttılar.
Buğdaya, şekerpancarına, tütüne, fındığa, çaya... vs. derken tüm tarıma kota getiren, tarım üretimimizi bitiren yasaları çıkarttılar.
Enerji, Merkez Bankası gibi en stratejik alanlarda devletin inisiyatifine son verdiler.
Bütün bunları yaparken de aralarında hiçbir uyumsuzluk olmadı.
Ama millet hayır görmedi
Ya millet; bir hayır gördü mü? Bunlardan ne hayır gördü?
Milletin anası ağladı, ağlıyor. Millet, daha da fakirleşti. Millet, ürününü yitirdi. Millet, milli gelirdeki payını, ekmeğini-aşını kaybetti. Millet, fabrikasını, tornasını elinden çıkardı. Millet, aşsız, işsiz, çulsuz kaldı. Şimdi de, bitap düşürülmüş bu aziz millete, AB bahanesiyle topraklarını, Kıbrıs'ını, Ege'sini, bayrağını, parça parça ülkesini kaybettirmek istiyorlar.
Bu tablo karşısında iktidardakilerin söyleyecek bir sözü var mı?
Ya yeni figüranların bunların söyleminden gayrı bir şeyleri?
Milletin dinleyecek tahammülü kaldı mı?
Yok... Yok... Yok.
Millet, ateş püskürüyor.
Bu sebeple ne MHP, ne DSP, ne de ANAP seçime gidebilir. Son vardiyede üretilmiş daha hamuru bile ıslak yeni figüranlar da seçime gidemez.
Bahane devri bitti
Devlet Bahçeli gibi son fasıl huysuzların, koalisyon olduğumuz için bazı güzel projelerimizi uygulama imkanımız olmadı, bahanesini de öne sürme imkanları yok.
Çünkü millet, AB ve IMF'nin "tüm istekleri"ni, yabancıların "tüm dayatmaları"nı yerine getirirken "uyum" sıkıntınız yoktu da, milletin hayrına bir proje ileri sürdüğünüzde mi "uyum ve istikrar" sıkıntınız olacaktı, diyor, diyecek. Hadi bakalım oradan, diyor millet. Seçim de de diyecek.
Geriye dön, doğru AB ve IMF lobilerine marş marş, diyor millet.
Demeye devam edecek.
İktidardakilerin hali böyle de, muhalefetin ve hamuru kurumamış figüranların ahvali farklı mı?
Değil... Hatta daha beter.
İcazetname yarışı
Hepsi biz de AB'ciyiz, biz de IMF'ciyiz diyor.
İcazetimiz, hem Brüksel'den, hem de Washington'dandır, yarışına girdiler.
İçeride de, Kıbrıs'ı bir çırpıda Rum'a verelim, şu dertten kurtulalım diyen TÜSİAD gibilerinin sırayla kuyruğuna takılıp dolanıyorlar.
Bu uğurda papaz elbisesi bile giyeriz, diyen yeni figüranlardan sonra epeyce "eskimiş yeniyetmeler" de IMF'ciyiz, AB'ciyiz diyor. 11 Eylül sonrasında Almanya'daki camilerinde papaz-haham ve imam konsorsiyumuna dualar yaptırmaya devam eden aksaçlısı da AB'ciyiz, IMF'ciyiz diyor.
Kadın ise hepten raydan çıkmış.
AB'ci ve IMF'ci olmak ne ki, yeter ki koltuğu bana ayarlayın ben Irak'ta mırakta, güneyde kuzeyde, nerede isterseniz sizi görürüm, diyor ABD'ye.
Muhalefetin de projesi yok, programı yok; AB ve IMF'den başka kimsecikleri yok. Eski yeni tüm figüranların da.
Geriye dön marş marş...
Millet, bunlara da, sizin iktidardaki AB'ci ve IMF'cilerinizden ne hayır gördük ki, sizden bir hayır bekleyelim; hadi bakalım oradan, geriye dön marş marş, diyor, diyecek.
İşte milletin bu duyarlılığı anketlere yansıyor; iktidar ve muhalefettekilerin tamamı baraja takılıyor.
Atlantik ötesinden gaz verilenlerin de gazı tükeniyor; ayaklarına dolanan yasalar ve yargı kararları ise işin cabası.
Geriye, yıllardan beri milletine hizmetini sürdüren Kuvay-ı Milliye'nin önderi Prof. Dr. Haydar Baş bey ve Bağımsız Türkiye Partisi, kadrosuyla, Milli Ekonomi Modeliyle, proje-emek ve üretime dayalı emisyon modeliyle, Dar Bölge Yaygın Sanayi ve Kalkınma modelleriyle, tarım ve ziraatte çok alternatifli ve avansa dayalı üretim modelleriyle "tek kurtuluş" olarak kalıyor.
Anketler yalan söylemez
BTP, Milli duruşuyla tek parti olarak kalıyor. Kuvay-ı Milliye ruhuyla 70 milyonu tek-bilek tek yürek yapacak olan yegane çıkış yolu olarak görünüyor. Millet, böyle görüyor. Bunun için bayram ediyor.
AB'cilerin ve IMF'cilerin Türk Milleti ve devletine yönelik tüm çökertme gayretlerine rağmen BTP umudu sebebiyle milletin nabzı gerilmiyor. Millet, BTP umuduna bağlanıp sabrediyor. Yoklamalara da yansıyan bu.
Anketler de, yüzde 40.3 oranıyla BTP tek başına iktidar, diyor.
Bu gerçeği, bütün dünya biliyor. Nitekim İngiliz The Times, partneri Washington'a haber uçurarak, yakında Türkiye'nin başına dindar, milliyetçi ve Bağımsız Türkiye sevdalısı bir kadro, hem de "tek başına iktidara" gelecek, Kuzey Irak konusunda elinizi çabuk tutun, ya da bu kadroyla iyi geçinin, diyor.
Asıl politik korku bu.
Bilmem anlatabildim mi, 3 Kasım'daki seçimin politik zorluğunu...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019