Yüksek Seçim Kurulu yapılan itirazlar sebebiyle kesin seçim sonuçlarını daha açıklayamasa da sonuçlarda çok ciddi bir değişiklik olmayacağı açık…
Esasen her sandık başında iki üç adamı bulunan iktidar partisinin itirazlarını anlamak da mümkün değil… Kimi kime şikayet ediyorlar, neye itiraz ediyorlar?
Seçim yardımı almayan, bu sebeple müşahit bulmakta zorlanan partileri az çok anlarım da zaten işin başından sonuna kadar içinde olanların, süreci yakından takip edenlerin sonradan itiraz etmelerini gerçekten anlamak mümkün değil…
Şimdi seçim bitti, gerçek gündemimize dönelim: ekonomi…
Seçimin bir gün sonrası 1 Nisan sabahı daha ilk zam haberiyle uyandık.
Elektrikte, dağıtım şirketlerine yapılan satışların fiyatı yaklaşık yüzde 37 zamlandı.
Bize, seçim döneminde "hayırlısı olsun" diyenlere biz de diyoruz ki, "Bu zam ve de ardından sağnak halde gelecek zamlar size hayırlı olsun."
Sandıkta neyi ekersen, sonrasında onu biçersin.
Verdiğin oylarla partisi, adı ne olursa olsun "çözümsüzlerle devam" kararını verirsen, sonrasında da zam biçersin. Basit bir sebep-sonuç ilişkisi…
Diyeceksiniz ki, bu zam 1 Nisan itibarıyla perakende elektrik satış fiyatlarına yansımayacakmış. Peki, elektriği yüzde 37 zamlı alan dağıtım şirketleri nihai tüketiciye zararına mı elektrik ulaştıracak? Elbette ki hayır… Bugün zam yapmıyorsa mecburen yarın zam yapmak zorunda kalacak. Bu zammı satış fiyatına en kısa zamanda yansıtacak.
Türkiye'nin önde gelen işadamı dernekleri Türkiye Sanayici İşadamları Derneği (TÜSİAD), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED), MÜSİAD, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) seçimin hemen sonrası "önce ekonomi" mesajı verdiler.
"Öncelikli hedef ekonomik sorunlara kalıcı çözümler üretmek" dediler.
"Ekonomik kırılganlıkları giderecek bütüncül bir ekonomik yaklaşım olmalıdır" dediler.
"2019-2020 döneminde ihracatımızı 200 milyar dolar ve üstüne, ihracatçı sayımızı da 100 bine taşıyacağız. Hedefimiz, dış ticaret fazlası veren Türkiye" dediler.
"Yarının inşası için reformlara odaklanılması gerekiyor" dediler.
"Dileğimiz, ülkemizin önümüzdeki dönemde öncelikli olarak ekonomiye ve iş ve yatırım ortamının ilerlemesine odaklanması ve bunu sağlayacak yapısal reformların hızla hayata geçirilmesidir" dediler.
"Hedefimiz, ekonomik istikrar ve kalkınmaya yönelik olmalıdır" dediler.
"Seçim bitti, şimdi çalışma zamanı. İş dünyasının önceliği ise ekonomiyi düzlüğe çıkarmak" dediler.
"Artık bir an önce seçim atmosferinden sıyrılıp yapısal reformlara ve ekonomimizdeki nitelikli dönüşümü gerçekleştirmeye odaklanmalıyız" dediler.
Dediler, dediler, dediler…
Bu borç tablosuyla, bu küçülmeyle, bu enflasyonla, bu stagflasyonla, bu faizlerle…
Çözümsüzlükten, çözümsüzlüğe koşan, çözüme de sırt dönen mevcut siyasi ve ekonomik anlayışla bu hedeflere ve dileklere nasıl ulaşılacaksa…
Hatta TÜSİAD, bu hedeflere serbest piyasa ilkelerinden taviz verilmeden ulaşılması gerektiğini belirtiyor ki, oldukça ilginç…
Yaşanan bütün problemlerin ana sebebi uyguladığımız serbest piyasa ekonomisi yani kapitalist ekonomi olduğu halde inatla ondan taviz vermeden çözüm bulun diyorlar.
2006'dan bu yana Çin'i Çin yapan dünyanın zirvesine oturtan, ABD'nin kölesi olmaktan kurtaran, Rusya'yı da Rusya yapan tek ekonomik model Milli Ekonomi Modeli'ni görmek, kabullenmek bu kadar mı zor?
Sırf ortaya koyan kişi; bir Amerikalı, İngiliz, Alman, Fransız olmadığı için mi, papaz ya da haham olmadığı için mi reddediyorsunuz bu eşsiz Modeli?
Rahatsızlığınızın sebebi, Modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt aşığı, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, birleştirici, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" diyen Müslüman bir Türk olması mı? Bir şehit torunu olmasından mı rahatsız oluyorsunuz?
Hala anlayamadınız mı ABD'nin dayattığı serbest piyasa ekonomisi ile ekonomik sorunlara çözüm aynı yerde bulunamaz. Çünkü sorunların kaynağı o…
Ekonomide kalıcı yapısal bir çözüm mü istiyordunuz, bunun tek yolu Milli Ekonomi Modeli'nin emek ve üretim karşılığı devreye konulması gereken Milli Para formulüydü.
Onun tescilli ismini kopya çekenleri baş tacı ettiniz ve battınız; şimdi ise milletiyle, dernekleriyle, işadamlarıyla "önce ekonomi" diyorsunuz.
"Önce Prof. Dr. Haydar Baş", "önce Milli Ekonomi Modeli", "önce Milli Para", "önce BTP", "İstanbul'da önce Selim Kotil" demeden, "önce ekonomi" demek sadece bir seraptan ibarettir.
Her seçimde serap peşinde koşarak, size çözümün anahtarını sunacak olanları da görmezden gelerek bir gün sonra kabusa uyanıyorsunuz. Yetmedi mi?
Ama bu sefer ki kabusun diğerlerine benzemediğini çok yakında göreceksiniz.
"Ah keşke" diyeceksiniz ama iş işten geçmiş olacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025