Arap Baharı hedef aldığı ülkelere sözde demokrasi ve özgürlük vaat ederken Türkiye’ye sözde kalmayan zararlar verdi.
Libya’da bütün kirli işleri Türkiye’ye yaptırdıktan sonra kıymetli petrol kaynakları üzerine batılı güçler çöreklenirken biz Kaddafi dönemindeki alacaklarımızı bile henüz alabilmiş değiliz.
Bundan sonra Libya’da Kaddafi’nin Türklere sağladığı imtiyazı kimse vermeyeceği için ticari olarak eskiyi arayacağız. Arap Baharı’nın taşeronu olmamız Suriye’de de bize pahalıya patladı.
Sayıları 100 bini aşan Suriyeli sığınmacılara milyonlarca dolar harcadık ve bu ucu açık harcamanın ne zaman sona ereceği belli değil.
Bu sığınmacıların başımıza açtığı dert şüphesiz maddiyatla sınırlı değil. Esad’ın kolay kolay alaşağı edilemeyeceğinin iyice anlaşıldığı bu noktada bu sığınmacılar Türkiye’de kalıcı olacak gibi görünüyor.
Sığınmacıların bir kısmı belki ülkelerine ya da başka ülkelere gidebilir ama çoğu Türkiye’de kalacak. Kendi insanını bile rahat ettiremeyen Türkiye on binlerce Suriyeli için imkânlarını seferber etmek zorunda kalacak.
Suriye krizinin Türkiye’ye verdiği zarar sığınmacılarla bitmiyor.
Bu süreçte en büyük zararı Türkiye, Suriye’yle ticaretin bitmesinden dolayı yaşadı.
Suriye üzerinden transit geçiş imkânı da Türk araçlarına kapanınca Türkiye’nin zararı doruğa çıktı.
En iyimser tahminlere göre Suriye’de Arap Baharı’na taşeron olmamızın Türkiye’ye faturası 8-10 milyar dolar. Türkiye’ye en son darbe Irak’tan geldi.
Merkezi Irak hükümeti geçtiğimiz günlerde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ülkenin güneyinde blok 9 olarak adlandırılan bölgede petrol arama kontratından çıkarılmasına karar verdi. Kontratta TPAO’nun yüzde 30 payı bulunuyordu. TPAO’nun Irak’ta dört bölgede daha ortaklığı var. Karardan bu projeler de etkilenecek gibi görünüyor.
Bu durumda TPAO 5.5 milyar dolarlık kayba uğrayacak.
Irak, AKP hükümetinin Barzani’yle flört etmesinden duyduğu rahatsızlığı Türkiye’ye belli etmişti.
Irak’ın bu rahatsızlığını görmezden gelen hükümet, Eylül’de yapılan AKP 4. Olağan Büyük Kongresi’ne Barzani’yi “onur” konuğu olarak davet etti. Kongreye katılan AKP’liler Barzani’yi “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla karşıladı.
Türk şirketleri AKP hükümetinin teşvikiyle merkezi hükümeti yok sayarak Kuzey Irak Bölgesel yönetimiyle her türlü anlaşmalar yaparak ticari faaliyetleri geliştirdiler. Bu konuda rahatsız olduğunu belli etse de Irak merkezi hükümeti, bardağı taşıran son damlaya kadar Türkiye’ye karşılık vermedi.
Bardağı taşıran son damla ise Irak’ta 3 defa idama mahkûm edilmiş olan Haşimi’yi Türkiye’nin koruması oldu. Libya’yı, Suriye’yi, Yemen’i kaybeden Türkiye, şimdi de Irak’ı kaybetti.
Türkiye’nin bu kadar zarara uğradığı ve zararının her geçen gün arttığı bu noktada hükümet ve özellikle de “stratejik derinliği” kâğıt üstünde kalan Dışişleri Bakanı Davutoğlu şu soruya cevap vermeli:
Arap Baharı’na taşeron olup, Clinton’la “çak” yaparak Türkiye’yi bu kadar zarara uğratmaya değer miydi?
Libya’da bütün kirli işleri Türkiye’ye yaptırdıktan sonra kıymetli petrol kaynakları üzerine batılı güçler çöreklenirken biz Kaddafi dönemindeki alacaklarımızı bile henüz alabilmiş değiliz.
Bundan sonra Libya’da Kaddafi’nin Türklere sağladığı imtiyazı kimse vermeyeceği için ticari olarak eskiyi arayacağız. Arap Baharı’nın taşeronu olmamız Suriye’de de bize pahalıya patladı.
Sayıları 100 bini aşan Suriyeli sığınmacılara milyonlarca dolar harcadık ve bu ucu açık harcamanın ne zaman sona ereceği belli değil.
Bu sığınmacıların başımıza açtığı dert şüphesiz maddiyatla sınırlı değil. Esad’ın kolay kolay alaşağı edilemeyeceğinin iyice anlaşıldığı bu noktada bu sığınmacılar Türkiye’de kalıcı olacak gibi görünüyor.
Sığınmacıların bir kısmı belki ülkelerine ya da başka ülkelere gidebilir ama çoğu Türkiye’de kalacak. Kendi insanını bile rahat ettiremeyen Türkiye on binlerce Suriyeli için imkânlarını seferber etmek zorunda kalacak.
Suriye krizinin Türkiye’ye verdiği zarar sığınmacılarla bitmiyor.
Bu süreçte en büyük zararı Türkiye, Suriye’yle ticaretin bitmesinden dolayı yaşadı.
Suriye üzerinden transit geçiş imkânı da Türk araçlarına kapanınca Türkiye’nin zararı doruğa çıktı.
En iyimser tahminlere göre Suriye’de Arap Baharı’na taşeron olmamızın Türkiye’ye faturası 8-10 milyar dolar. Türkiye’ye en son darbe Irak’tan geldi.
Merkezi Irak hükümeti geçtiğimiz günlerde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) ülkenin güneyinde blok 9 olarak adlandırılan bölgede petrol arama kontratından çıkarılmasına karar verdi. Kontratta TPAO’nun yüzde 30 payı bulunuyordu. TPAO’nun Irak’ta dört bölgede daha ortaklığı var. Karardan bu projeler de etkilenecek gibi görünüyor.
Bu durumda TPAO 5.5 milyar dolarlık kayba uğrayacak.
Irak, AKP hükümetinin Barzani’yle flört etmesinden duyduğu rahatsızlığı Türkiye’ye belli etmişti.
Irak’ın bu rahatsızlığını görmezden gelen hükümet, Eylül’de yapılan AKP 4. Olağan Büyük Kongresi’ne Barzani’yi “onur” konuğu olarak davet etti. Kongreye katılan AKP’liler Barzani’yi “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla karşıladı.
Türk şirketleri AKP hükümetinin teşvikiyle merkezi hükümeti yok sayarak Kuzey Irak Bölgesel yönetimiyle her türlü anlaşmalar yaparak ticari faaliyetleri geliştirdiler. Bu konuda rahatsız olduğunu belli etse de Irak merkezi hükümeti, bardağı taşıran son damlaya kadar Türkiye’ye karşılık vermedi.
Bardağı taşıran son damla ise Irak’ta 3 defa idama mahkûm edilmiş olan Haşimi’yi Türkiye’nin koruması oldu. Libya’yı, Suriye’yi, Yemen’i kaybeden Türkiye, şimdi de Irak’ı kaybetti.
Türkiye’nin bu kadar zarara uğradığı ve zararının her geçen gün arttığı bu noktada hükümet ve özellikle de “stratejik derinliği” kâğıt üstünde kalan Dışişleri Bakanı Davutoğlu şu soruya cevap vermeli:
Arap Baharı’na taşeron olup, Clinton’la “çak” yaparak Türkiye’yi bu kadar zarara uğratmaya değer miydi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024