Her ne kadar hükümet yetkilileri "Sınırlarımız kevgire dönmedi", "Yolgeçen hanı değiliz" deseler de, her gün Türkiye'nin hemen hemen tüm illerinde yakalanan kaçak göçmenler bu ifadeleri yalanlıyor.
Bu kaçak göçmenler gökten zembille gelmediklerine göre…
Ama bugünkü konum sığınmacılar değil, ekonomi; yani Mevzu Ekonomi…
Zamlar sağanak sağanak yağmaya devam ediyor.
Akaryakıt, gıda, giyim, ulaşım, elektrik, doğalgaz her ürüne, her hizmete zam üstüne zam geliyor. Görünen o ki gelmeye de devam edecek.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden yaşanan bu zifiri karanlık tabloyu öngördüğünde, "Zam üstüne zam, vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza yağacak" diye uyarmıştı ama milletimiz yine kör, sağır ve dilsiz olmuştu.
Ülkemizin dolara olan bağımlılığı artarak devam ediyor.
Dolara bağımlılık olunca, doğal olarak üretim, tüketim her şey dolara göre şekilleniyor.
Örneğin, benzin ve mazot fiyatlarını belirleyen iki önemli etken var: Birincisi, küresel piyasalarda ham petrol fiyatları; ikincisi, dolar kuru…
Dikkat ederseniz, benzine, mazota her zam gelişinde, zammın gerekçeleri arasında bu ikisi ya da ikisinden birisi sayılıyor.
Son zamlarda her ikisinin de etkisi var.
Bugünlerde hem küresel petrol fiyatları artmaya devam ediyor, hem de dolar kuru dörtnala yeni rekorlara koşuyor.
Brent ham petrolün varil fiyatı 124 dolara, ABD hafif ham petrolün varil fiyatı ise 122.3 dolara çıktı. Ham petrolün bu 120 doların üstündeki seyri doğal olarak akaryakıt fiyatlarına yansıyor.
ABD merkezli yatırım bankası Goldman Sachs'ın analistleri brent ham petrol varil fiyatının 12 ay içinde 135 dolara yükseleceğinden bahsediyorlar.
Bu gidişle akaryakıt fiyatları özellikle ülkemizde çok can yakacak!
Diğer önemli etkenin dolar kuru olduğunu söyledik. Dolar kuru önceki gün 17 TL'nin üzerine çıkarak 20 Aralık'tan bu yana rekorunu tazeledi. Dün de doların ateşi yüksekti ve yazımı yazdığım sıralarda 17.23 TL seviyesindeydi.
Ham petrol fiyatlarında ve dolar kurundaki artış gerekçesiyle son olarak mazotun litresine 1 lira 95 kuruş zam yapılmış ve İstanbul'da 1 litre mazot 27.89 TL'ye yükselmişti.
Sektör kaynakları, Cuma gecesi motorine 2 lira 60 kuruş, benzine ise 1 lira 45 kuruş zam geleceğini belirtiyorlar. İnsan bu zamları duyunca gerçekten ürperiyor.
Eğer bu zam gerçekleşirse, mazotun litresi İstanbul'da 30.49 TL olacak.
Dolar kurundaki artış, zaten tüm üretim maliyetlerinde dolara bağımlı olan ekonomimizde ciddi bir maliyet artışı ve enflasyon demek. Ayrıca mazot artışı da bir üretim ve nakliye maliyeti, bu da ilaveten zam ve enflasyon demek…
Burada benim dikkatimi çeken husus şu: Hükümet nasıl sığınmacı konusunda ülkemizi bir yolgeçen hanına döndürdüyse, küresel gelişmeler konusunda da yolgeçen hanına döndürdü.
Uygulanan bağımlı ve yanlış ekonomi politikaları ülkemizi dünyanın en kırılgan ülkeleri arasına yerleştirdi. Devleti milleti adına yöneten hükümetin görevi, gelen her belayı, musibeti, sıkıntıyı vatandaşa yansıtmak değildir. Devlet, her türlü dış ve iç saldırılardan, sıkıntılardan vatandaşlarını korumak için vardır.
Bugün "serbest piyasa ekonomisi" adı altında hükümet, küresel her gelişmeyi vatandaşına yansıtmaktadır. O zaman hükümetin görevi nedir?
Bugün her petrol fiyatı artışını, her dolar kuru artışını vatandaşına olduğu gibi, hatta fazlasıyla yansıtan bir hükümet, ekonomik sıkıntılardan vatandaşlarını koruyamayan hükümet, yarın askeri bir işgale karşı vatandaşlarını nasıl koruyacak?
Kenara çekilip, düşmanla milleti mi karşılaştıracak?
Her eleştiri yaptığımızda hükümet yetkilileri, "Her şeyi devletten beklemeyin" diyorlar. Bizler vatandaş olarak her şeyi devletten beklemiyoruz ama devleti idare eden hükümetin en azından sahip oldukları imkanlarla vatandaşlara sunması gerektiği hizmetleri yapmasını bekliyoruz.
Sen yapman gereken vazifeni yap, senden başka bir şey isteyen yok.
Ama boşuna beklemeyin, hükümetin 20 yıldır yapmadıkları, bundan sonra da yapmayacaklarının bir göstergesidir.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi, sorunların çözümü için ekonomik sistemin değişmesi lazım, sistem olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli uygulanması lazım.
Bu modeli uygulayacak tek lider Hüseyin Baş, tek kadro da BTP kadrolarıdır.
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025