Aslında Kıbrıs 1974'ten sonra bizim için sorun olmaktan çıkmıştı. Ama 1974 harekâtıyla elde ettiğimiz kazanımlarımızı siyasi cephede son birkaç yıldır verdiğimiz tavizlerle tek tek kaybedince Kıbrıs yeniden sorun olmaya başladı. AKP hükümetinin basiretsiz ve milli duyarlılıktan yoksun politikaları dolayısıyla ve son olarak ta müzakere çerçeve belgesine atılan imzayla Türkiye Kıbrıs adasının tapusunu Rumlara vermeyi kabul etti.Başbakan Erdoğan Ankara Anlaşmasının ek protokolünü imzalarken, "ek protokolün imzalanmasının Güney Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmediğini" ifade etmişti. Ama İtalya Başbakanı Berlusconi bir süre önce yaptığı, "Erdoğan bana Kıbrıs'ı tanıyacaklarını ancak bunu Parlamentoda kabul ettirebilmek için zamana ihtiyaçları olduğunu söyledi. Biz de kendisine gereken zamanı tanıdık" açıklamaları hükümetin Rumları tanımayı çoktan kabul etmiş olduğunu gözler önüne serdi. Sizin anlayacağınız AKP hükümetine lazım olan tek şey, verdiği sözleri millete hazmettirmek için biraz zaman.Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel geçtiğimiz Mart ayında Kurier gazetesine verdiği demeçte, "Ankara Anlaşması ek protokolünün onaylanması Rum kesiminin tanınması anlamına gelir" demişti.Kıbrıs Rum Yönetimi hükümet sözcüsü Kipros Hrisostomidis ise, birkaç ay önce "Müzakerelerin başlaması için gereken oylamada Kıbrıs'ın oyunun geçerliliğinin kabul eden Türkiye'nin, Rum kesimini tanımaması düşünülemez" ifadelerini kullanmıştı.Şu anda Rumlar Türkiye'nin tanımasıyla kazanacak oldukları haklardan yavaş yavaş yararlanmaya başladılar bile. Bir süre önce bir uçak Rum kesiminden kalkıp herkesin gözleri önünde Türkiye'ye indi. Bunun üzerine hükümet ne yaptı? Dışişleri Bakanlığı hemen açıklama yapıp suçu üstünden atmaya çalışarak, "sorumlusu biz değiliz, DHMİ ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüdür" dedi. Rum kesiminden bu tür uçuşlar bir süre sonra daha da artacak ve hükümetten "önemli bir şey değil, zaten bu tanıma anlamına gelmez" açıklamaları tekrar duyacağız. Şimdi de Türk limanlarının Rum gemilerine açılmasının tanıma anlamına gelmediği yavaş yavaş milletin şuur altına enjekte edilmeye başlandı. Tartışmayı, TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, "limanların Rum Kesimi'ne açılmasının dünyanın sonu anlamına gelmeyeceğini ve tanıma olmadan da limanların açılabileceğini" söyleyerek gündeme getirdi. Çok yakında Rumlar önce İstanbul'da başkonsolosluk açma girişimlerine hız verecekler. Rumlara başkonsolosluk açma iznini verirken hükümetten yine "önemli bir şey değil, zaten bu tanıma anlamına gelmez" açıklamaları duyacaksınız. Bunu Rumların Ankara'da bir büyükelçilik açma istekleri takip edecek. Hükümet yine büyükelçilik açmanın da Rumları tanıma anlamına gelmediğini ifade ederek milleti uyutmaya çalışacaktır. Uluslararası hukukta, bir ülkenin bir başka ülkede büyükelçilik açması, "tam tanıma" olarak kabul edildiğini belirtmekte faydalar var.Eğer böyle devam ederse, en sonunda Türk milletine, Rumları tanıdığımızı ifade etmenin bile Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelmeyeceğini iddia etme cüretini bile göstermeleri muhtemeldir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024