Küresel petrol şirketleri Kıbrıs civarındaki petrol ve doğalgaz kaynaklarına gözlerini dikti.
Kıbrıs Rum Kesimi, sanki Ada’da KKTC diye bir devlet yokmuş gibi, sanki Türkiye Kıbrıs konusunda garantör devletlerden birisi değilmiş gibi, Kıbrıs’ın etrafını parsel parsel pazarlıyor.
Hatırlarsanız, 12’inci parseli Amerikan Noble Enerji’ye ihale etmişler ve burada yüksek miktarda doğalgaz bulmuşlardı. Bugünlerde bu parsele İsrail’in de ortak olmasını onayladılar.
Rum yönetimi, daha sonra iki parseli Fransız Total şirketine, üç parseli de İtalyan ENI şirketine verdi.
Rumlar, doğalgazı sıvılaştırma tesisi konusunda da İngiliz-Hollanda şirketi Shell ve Norveçli Hoegh Lng şirketine başvurdu.
Doğalgaz bulma ve çıkarma konusunda oldukça ilerleyen Rum Kesimi bunların taşınması için boru hatları ve pazarlanması konularında da çalışmalarını yürütüyor.
Türkiye, Rumlar 12’nci parselde doğalgaz arama faaliyetleri yaparken “biz de arayacağız” çıkışıyla Akdeniz’e Piri Reis gemisini çıkarmıştı.
ABD, buna sert bir uyarı gönderince, siyasilerimiz, bu geminin sismik araştırma gemisi olduğunu, deprem ile ilgili çalışmalar yaptığını belirtmişlerdi.
Milletin önünde delikanlı tavırlar, yabancıların önünde kuzu gibi oluverme… Küresel korku imparatorluğunun, yerel korku yönetimi makamını kendilerine layık görme…
Kıbrıs Rumları atlarını aldılar Üsküdar’ı geçtiler.
Bizim taşeron siyasiler ve onların şakşakçılığını, borazanlığını yapan medya yorumcuları, yıllarca “Kıbrıs sırtımızda kamburdur, verelim gitsin” yalanlarıyla milleti oyaladılar.
Şimdi de Türkiye gibi onlarca ülkenin yıllarca petrol ve doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek olan Kıbrıs’ın rezervleri burnumuzun dibinde küresel şirketlere akıp gidiyor.
Gerçi kendi toprağının altında ve üstünde bulunan maden zenginliklerini yabancılara peşkeş çeken bir irade için elbette ki Kıbrıs’taki madenler çok önemli olmayacaktır.
Onlar Kıbrıs Türk halkına verdikleri milyon doları ön plana çıkartıp, Kıbrıs’ın civarından çıkan milyarlarca dolarlık zenginliği görmeyen zavallılardır.
Şimdi neden AB’nin, hiçbir şartı yerine getirmemesine rağmen Kıbrıs Rum Kesimi’ni AB’ye “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak aldığını anladınız mı? Neden ABD’nin, Kıbrıs’ta tek irade olarak Kıbrıs Rum Kesimi’ni muhatap aldığını anladınız mı?
KKTC’nin neden tanınmadığını, taşeron siyasilerimizin de tanıtmadığını anladınız mı?
Bir hususu daha çok iyi görmek lazım, sebep sadece yer altı kaynakları değildir.
Kıbrıs, çok stratejik bir konumdadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, Kıbrıs, tüm Ortadoğu’ya, Afrika’ya, Akdeniz’e ve de her şeyden önemlisi Anadolu coğrafyasına hakim olan bir adadır.
Kıbrıs’ı kaybedersek, Anadolu’yu da kaybederiz.
Aynı zamanda Kıbrıs davası, imaj açısından da çok önemlidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Türkiye’nin uluslar arası hukuka göre en haklı olduğu davalardan biridir.
Türkiye’nin bu haklı davasında bile başarısızlık ortaya koyması birçok sıkıntıyı da beraberinde getirecektir. Kıbrıs davasının kaybedilmesinin ardından, sözde soykırım davaları ve PKK sorunuyla ilgili açılan davalar peş peşe gelecektir.
Buna siyasilerimizin AB ve ABD yanlı tavrı neden olacaktır.
Lehte olanlar karartılacak, aleyhte olanların ise önü açılacaktır.
Kıbrıs’ta böyle olmadı mı?
Kıbrıs Rum Kesimi, sanki Ada’da KKTC diye bir devlet yokmuş gibi, sanki Türkiye Kıbrıs konusunda garantör devletlerden birisi değilmiş gibi, Kıbrıs’ın etrafını parsel parsel pazarlıyor.
Hatırlarsanız, 12’inci parseli Amerikan Noble Enerji’ye ihale etmişler ve burada yüksek miktarda doğalgaz bulmuşlardı. Bugünlerde bu parsele İsrail’in de ortak olmasını onayladılar.
Rum yönetimi, daha sonra iki parseli Fransız Total şirketine, üç parseli de İtalyan ENI şirketine verdi.
Rumlar, doğalgazı sıvılaştırma tesisi konusunda da İngiliz-Hollanda şirketi Shell ve Norveçli Hoegh Lng şirketine başvurdu.
Doğalgaz bulma ve çıkarma konusunda oldukça ilerleyen Rum Kesimi bunların taşınması için boru hatları ve pazarlanması konularında da çalışmalarını yürütüyor.
Türkiye, Rumlar 12’nci parselde doğalgaz arama faaliyetleri yaparken “biz de arayacağız” çıkışıyla Akdeniz’e Piri Reis gemisini çıkarmıştı.
ABD, buna sert bir uyarı gönderince, siyasilerimiz, bu geminin sismik araştırma gemisi olduğunu, deprem ile ilgili çalışmalar yaptığını belirtmişlerdi.
Milletin önünde delikanlı tavırlar, yabancıların önünde kuzu gibi oluverme… Küresel korku imparatorluğunun, yerel korku yönetimi makamını kendilerine layık görme…
Kıbrıs Rumları atlarını aldılar Üsküdar’ı geçtiler.
Bizim taşeron siyasiler ve onların şakşakçılığını, borazanlığını yapan medya yorumcuları, yıllarca “Kıbrıs sırtımızda kamburdur, verelim gitsin” yalanlarıyla milleti oyaladılar.
Şimdi de Türkiye gibi onlarca ülkenin yıllarca petrol ve doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek olan Kıbrıs’ın rezervleri burnumuzun dibinde küresel şirketlere akıp gidiyor.
Gerçi kendi toprağının altında ve üstünde bulunan maden zenginliklerini yabancılara peşkeş çeken bir irade için elbette ki Kıbrıs’taki madenler çok önemli olmayacaktır.
Onlar Kıbrıs Türk halkına verdikleri milyon doları ön plana çıkartıp, Kıbrıs’ın civarından çıkan milyarlarca dolarlık zenginliği görmeyen zavallılardır.
Şimdi neden AB’nin, hiçbir şartı yerine getirmemesine rağmen Kıbrıs Rum Kesimi’ni AB’ye “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak aldığını anladınız mı? Neden ABD’nin, Kıbrıs’ta tek irade olarak Kıbrıs Rum Kesimi’ni muhatap aldığını anladınız mı?
KKTC’nin neden tanınmadığını, taşeron siyasilerimizin de tanıtmadığını anladınız mı?
Bir hususu daha çok iyi görmek lazım, sebep sadece yer altı kaynakları değildir.
Kıbrıs, çok stratejik bir konumdadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de ifade ettiği gibi, Kıbrıs, tüm Ortadoğu’ya, Afrika’ya, Akdeniz’e ve de her şeyden önemlisi Anadolu coğrafyasına hakim olan bir adadır.
Kıbrıs’ı kaybedersek, Anadolu’yu da kaybederiz.
Aynı zamanda Kıbrıs davası, imaj açısından da çok önemlidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı Türkiye’nin uluslar arası hukuka göre en haklı olduğu davalardan biridir.
Türkiye’nin bu haklı davasında bile başarısızlık ortaya koyması birçok sıkıntıyı da beraberinde getirecektir. Kıbrıs davasının kaybedilmesinin ardından, sözde soykırım davaları ve PKK sorunuyla ilgili açılan davalar peş peşe gelecektir.
Buna siyasilerimizin AB ve ABD yanlı tavrı neden olacaktır.
Lehte olanlar karartılacak, aleyhte olanların ise önü açılacaktır.
Kıbrıs’ta böyle olmadı mı?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025
- İktidarı ‘millet rotası’nda tutan muhalefettir / 07.01.2025
- ‘Biz anayasanın bize tanımladığı siyasetimizi yapıyoruz’ / 04.01.2025
- Atatürk: Camileri yenilemek görevimizdir / 03.01.2025
- 2024’e bakarak 2025’ten umutlanabiliyor muyuz? / 01.01.2025
- ‘Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ / 31.12.2024