Özelleştirme adı altında stratejik kurumlarımız bir bir satılıyor.
Tüpraş, Petkim, Seka, Türk Telekom, Tekel ve Erdemir.
Hepsi birbirinden önemli kuruluşlar.
Ben özellikle bu yazımda Erdemir hakkında duracağım.
Erdemir, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ'nin kısaltılmışı.
Erdemir'in değerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:
* Romanya'dan Hindistan'a kadar bölgenin en güçlü çelik şirketi.
* Erdemir'e sahip olan Ortadoğu'yu da kapsayan bu bölgedeki çelik üretimini ve pazarını kontrol edebilecek güce sahip olacak.
* Erdemir 2004 yılında satışlarını yüzde 66 büyüttü ve 3,3 milyar dolar ciro yaptı.
* Erdemir'in 2004 yılında net karı ise yüzde 160 oranında arttı ve 591 milyon dolarlık seviyeye ulaştı.
* Erdemir, otomobil, beyaz eşya, makine gibi çelik malzeme kullanan bütün sanayi kuruluşlarının ana malzeme karşılayıcısı.
* Erdemir, geçen yıl üretim miktarını 81 bin ton artışla, 3 milyon 616 bin tona çıkardı.
* Erdemir'in ürettiği malları almak için kuyruklar oluşmaktadır.
* Erdemir'in ürünleri peşin parayla satılmaktadır.
* Eğer Erdemir yabancılara satılırsa, Türk sanayisi tamamen yabancıların eline geçmiş olur.
* Türkiye Erdemir'i kaybetmekle yerli sermayenin sanayi alanında bir dünya markası olmasının önünü kesmiş olur.
Bütün bu özelliklere sahip stratejik bir kurumumuza değer biçmek imkansızdır. Fakat bugün bırakın karının 10 katı fiyat biçmeyi, yabancılar sadece 2 milyar dolar gibi komik bir rakamı düşünüyorlar.
Erdemir Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Recai Berber, 2004 yılını değerlendirme toplantısında bakın neler söylüyor:
"2004 yılı performansı, Erdemir'e talip olan yabancı şirketlerden daha iyidir. Kimin kime talip olacağı konusunda bir kısıtlama yok. Bakarsınız biz de birilerine talip oluruz."
Sayın Berber konuşmasının devamında: "Erdemir Grubu hem cüzi maliyetlerle, yani 1,5 milyar dolar gibi bir maliyetle yassı mamul kapasitesini 3 katına çıkararak hem de madencilikten lojistiğe kadar efektif çalışmasını sağlayacak, verimliliği ve karlılığı ön planda tutan yatırımları gerçekleştirerek o güne hazırlık yapmaktadır. Yani o gün geldiğinde Türkiye sanayicisi bilmelidir ki, biz Avrupa'daki üreticilerden çok daha hızlı koşacağız" açıklamasını yapmıştır.
Kendisine böyle bir hedef koyan idareciye sahip kurum tabii ki başarılı olacaktır, biz de kendilerini ve çalışanlarını tebrik ediyoruz.
Erdemir'in çalışma prensipleri baz alınarak diğer bütün kamu kuruluşlarımız da ciddi oranda karlar eden kurumlar haline getirilebilir.
Seka'nın sırf arazisi sebebiyle devredilmesi gibi yanlışların yapılmasına veya kaynak bulunamıyor gerekçesiyle, sırf AB istiyor diye kar eden kuruluşlarımızın yabancılara peşkeş çekilmesine müsaade etmemeliyiz.
Erdemir'i satarsak sanayimizi kaybederiz.
Tüpraş ve Petkim'i satarsak petrol ve petrole dayalı bütün ürünlerde kriz yaşarız.
Telekom'u satarsak ulusal güvenliğimizi daha fazla tehlikeye sokarız.
Seka'yı devretmekle birlikte zaten kağıt sektöründe bundan sonraki dönemlerde neler yaşayacağımızı net olarak göreceksiniz, bu konuda yorum yapmanın anlamı da kalmadı.
Özelleştirme yapılmasın demiyoruz, tabii ki verimliliğin artması için yapılması lazım.
Bu konuda en güzel çözümü, hakkını vermek lazım, Prof. Dr. Haydar Baş Bey sunmuştur.
Yüzde 51 devlette kalmak kaydı şartıyla, kalan yüzde 49'u öncelikle o kurumun çalışanlarına, sonra o kuruluşların yakınında yaşayanlara ve sonra da yurt içinde ve yurt dışında bulunan bütün Türk vatandaşlarına satılmalıdır. Yabancılara asla satılmamalıdır.
Bu çözüm hem verimi arttırmaktadır, hem de stratejik kurumlarımızın kontrolünün yine bizde kalmasına vesile olmaktadır.
Diyeceksiniz ki millet parayı nereden bulacak? Zaten hükümetin yetkilileri de aynı bahaneyi söylüyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in özelleştirme projesi tek başına bir proje değil "Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Projesi"nin bir parçasıdır.
Tek başına özelleştirmeyi ele alırsanız tabii ki kaynak sorunu yaşarsınız, ama "Milli Ekonomi Modeli" bu paranın nasıl bulunacağını net olarak ortaya koymaktadır. Bu projeyi zaman ayırarak incelemenizi tavsiye ederim. Ne de olsa ülkemizin ve hepimizin geleceğiyle alakalı.
Sonuç olarak, milletimizin huzuru ve bekası güçlü bir devlet anlayışından geçer. Devleti güçlü olmayan bir millet dağılmaya mahkûmdur. Devletimizin vatandaşa hizmet için eli kolu ayağı olan kurumlarını yabancılara peşkeş çeker ya da kaptırsanız, hem devlete hem de o devletin kanatları altındaki millete büyük zararlar verirsiniz.
Bu manada güçlü devlet ve güçlü millet olmak için Haydar Bey'in çözümü mutlaka dikkate alınmalıdır.
Tüpraş, Petkim, Seka, Türk Telekom, Tekel ve Erdemir.
Hepsi birbirinden önemli kuruluşlar.
Ben özellikle bu yazımda Erdemir hakkında duracağım.
Erdemir, Ereğli Demir Çelik Fabrikaları TAŞ'nin kısaltılmışı.
Erdemir'in değerini kısaca şöyle özetleyebiliriz:
* Romanya'dan Hindistan'a kadar bölgenin en güçlü çelik şirketi.
* Erdemir'e sahip olan Ortadoğu'yu da kapsayan bu bölgedeki çelik üretimini ve pazarını kontrol edebilecek güce sahip olacak.
* Erdemir 2004 yılında satışlarını yüzde 66 büyüttü ve 3,3 milyar dolar ciro yaptı.
* Erdemir'in 2004 yılında net karı ise yüzde 160 oranında arttı ve 591 milyon dolarlık seviyeye ulaştı.
* Erdemir, otomobil, beyaz eşya, makine gibi çelik malzeme kullanan bütün sanayi kuruluşlarının ana malzeme karşılayıcısı.
* Erdemir, geçen yıl üretim miktarını 81 bin ton artışla, 3 milyon 616 bin tona çıkardı.
* Erdemir'in ürettiği malları almak için kuyruklar oluşmaktadır.
* Erdemir'in ürünleri peşin parayla satılmaktadır.
* Eğer Erdemir yabancılara satılırsa, Türk sanayisi tamamen yabancıların eline geçmiş olur.
* Türkiye Erdemir'i kaybetmekle yerli sermayenin sanayi alanında bir dünya markası olmasının önünü kesmiş olur.
Bütün bu özelliklere sahip stratejik bir kurumumuza değer biçmek imkansızdır. Fakat bugün bırakın karının 10 katı fiyat biçmeyi, yabancılar sadece 2 milyar dolar gibi komik bir rakamı düşünüyorlar.
Erdemir Grubunun Yönetim Kurulu Başkanı Recai Berber, 2004 yılını değerlendirme toplantısında bakın neler söylüyor:
"2004 yılı performansı, Erdemir'e talip olan yabancı şirketlerden daha iyidir. Kimin kime talip olacağı konusunda bir kısıtlama yok. Bakarsınız biz de birilerine talip oluruz."
Sayın Berber konuşmasının devamında: "Erdemir Grubu hem cüzi maliyetlerle, yani 1,5 milyar dolar gibi bir maliyetle yassı mamul kapasitesini 3 katına çıkararak hem de madencilikten lojistiğe kadar efektif çalışmasını sağlayacak, verimliliği ve karlılığı ön planda tutan yatırımları gerçekleştirerek o güne hazırlık yapmaktadır. Yani o gün geldiğinde Türkiye sanayicisi bilmelidir ki, biz Avrupa'daki üreticilerden çok daha hızlı koşacağız" açıklamasını yapmıştır.
Kendisine böyle bir hedef koyan idareciye sahip kurum tabii ki başarılı olacaktır, biz de kendilerini ve çalışanlarını tebrik ediyoruz.
Erdemir'in çalışma prensipleri baz alınarak diğer bütün kamu kuruluşlarımız da ciddi oranda karlar eden kurumlar haline getirilebilir.
Seka'nın sırf arazisi sebebiyle devredilmesi gibi yanlışların yapılmasına veya kaynak bulunamıyor gerekçesiyle, sırf AB istiyor diye kar eden kuruluşlarımızın yabancılara peşkeş çekilmesine müsaade etmemeliyiz.
Erdemir'i satarsak sanayimizi kaybederiz.
Tüpraş ve Petkim'i satarsak petrol ve petrole dayalı bütün ürünlerde kriz yaşarız.
Telekom'u satarsak ulusal güvenliğimizi daha fazla tehlikeye sokarız.
Seka'yı devretmekle birlikte zaten kağıt sektöründe bundan sonraki dönemlerde neler yaşayacağımızı net olarak göreceksiniz, bu konuda yorum yapmanın anlamı da kalmadı.
Özelleştirme yapılmasın demiyoruz, tabii ki verimliliğin artması için yapılması lazım.
Bu konuda en güzel çözümü, hakkını vermek lazım, Prof. Dr. Haydar Baş Bey sunmuştur.
Yüzde 51 devlette kalmak kaydı şartıyla, kalan yüzde 49'u öncelikle o kurumun çalışanlarına, sonra o kuruluşların yakınında yaşayanlara ve sonra da yurt içinde ve yurt dışında bulunan bütün Türk vatandaşlarına satılmalıdır. Yabancılara asla satılmamalıdır.
Bu çözüm hem verimi arttırmaktadır, hem de stratejik kurumlarımızın kontrolünün yine bizde kalmasına vesile olmaktadır.
Diyeceksiniz ki millet parayı nereden bulacak? Zaten hükümetin yetkilileri de aynı bahaneyi söylüyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in özelleştirme projesi tek başına bir proje değil "Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Projesi"nin bir parçasıdır.
Tek başına özelleştirmeyi ele alırsanız tabii ki kaynak sorunu yaşarsınız, ama "Milli Ekonomi Modeli" bu paranın nasıl bulunacağını net olarak ortaya koymaktadır. Bu projeyi zaman ayırarak incelemenizi tavsiye ederim. Ne de olsa ülkemizin ve hepimizin geleceğiyle alakalı.
Sonuç olarak, milletimizin huzuru ve bekası güçlü bir devlet anlayışından geçer. Devleti güçlü olmayan bir millet dağılmaya mahkûmdur. Devletimizin vatandaşa hizmet için eli kolu ayağı olan kurumlarını yabancılara peşkeş çeker ya da kaptırsanız, hem devlete hem de o devletin kanatları altındaki millete büyük zararlar verirsiniz.
Bu manada güçlü devlet ve güçlü millet olmak için Haydar Bey'in çözümü mutlaka dikkate alınmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Muhalefet, ‘Biz de kalan yüzde 50’yiz’ diyebilmeli / 25.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025
- Hedefler farklı, uygulamalar çok farklı! / 24.02.2025
- Oğlunun elini öpen o örnek anne / 21.02.2025
- ‘2010 referandumunda neredeydin TÜSİAD?’ / 19.02.2025
- Bütçe açığı vatandaşın sırtında / 18.02.2025
- ‘Sen peygamber değilsin fakat vezirsin’ / 15.02.2025
- Trump-FED kavgası: İkinci perde / 14.02.2025
- ‘Deli ol dünya senin kahrını çeksin’ dünyası! / 12.02.2025
- Gazze’yi alacak, finansı da İslam ülkelerinden / 11.02.2025
- ‘Güçlü’nün hukukuyla ‘adalet’ sağlanır mı? / 08.02.2025