Yaşantımızı tehdit eden her şey risk olarak algılanabilir. Risk, günümüz için artık bir olgudur. Tüm dünyada, risk olgusuyla ilgili toplantılar yapılmakta ve öneri modeller sunulmaktadır. Çünkü yeni modern hayat bize birçok yeni riski hediye etmiş ve yeni sürprizler için her an kapımızı çalabilir…
İlkel toplumlarda en tehlikeli risk kategorileri doğal riskler olurken, modern toplumlarda bu durum değişimler göstermiştir. Sonuçta riskler vardır ve olacaktır, ama önemli olan risk geldiğinde hazırlıklı olmaktır.
Modern toplumlarda dört çeşit risk vardır;
1 Doğal riskler: Bu tür riskler bildiğimiz ama kontrol edemediğimiz doğal güçlerdir. Depremler herhalde bu tarz risklerde en başta gelenidir.
2 Çevresel riskler: Bu çeşit riskler genelde doğal riskin özelliğinden ileri gelir, ama oluşumu insan elidir. Yüzyılın sonunda, doğal bilimden öğrendiğimiz metotlarla, insanı ve ortamını değiştirmek yerine doğayı yönetimimiz altına almaya çalışıyoruz. İnsanla doğa arasındaki karşıtlıklara gelmiş bulunuyoruz. Yirmi birinci yüzyılda doğa daha fazla verici değildir. Doğa kendisini yenilemesi için gerekli doğal ortamların tahrip edilmesiyle, tarihi bir ürün haline gelmiştir. Konu doğanın yok oluşu değildir ama bunun sonucunda doğacak olan, sosyal, politik ve ekonomik sorunlardır; facialar, kirlilik ve sosyo-politik sistemlerin birbirine karıştığı büyük çapta kazalardır.
3 Teknolojik riskler: Teknoloji kullanımından doğan risklerdir. Nükleer risk en güçlü örnektir ama nükleer yerleşimlerdeki -Çernobil faciasını unutmadık- veya ulaşım sistemlerindeki kazalarda da bu tarz risk grubuna girer. İnsanla ilgili insanın yaptığı felaketler; endüstriden dolayı toksik atıklar, güvenli olmayan nükleer güç ve kimyasal yerleşimler bu doğal felaketlere eklenmiştir.
4 Sosyal riskler: Bir toplumdaki ayrı topluluklar bu sosyal riski oluşturuyor. Sınır ülkeleri bugün global sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Deprem ve risk olgusuna dönelim;
Aslında 17 Ağustos 1999 tarihi ile birlikte, risk toplumu olduğumuzu anlamıştık. Ne çare ki, bugün de 6 Şubat depremleri ile kaygı ve paranoya boyutlarında yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz her an risk ile yaşadığımızı biliyoruz. Üstüne üstlük hiçbir hazırlığımızın olmadığını da canımız pahasına öğrendik.
Uzun zamandır kentlere müdahale etme hakkına sahip olan mimarlara, plancılara, politikacılara soruyoruz: Şimdi nasıl bir tasarım ortaya koyacaksınız? Asla var olan bir kenti sıfırdan yapılandıramazsınız ama hataların belirlenip yeni tasarım modelleri belirlenir ve uygulamaya başlanırsa, risk anında zararların en aza inebileceği düşünülebilir.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023