20 Aralık gecesi 18.40 lira seviyesinde olan dolar, Hazine garantili dolara endeksli faiz modeline geçilerek yüksek meblağda doların bozdurulmasıyla 10.27 lira seviyesine gerilemişti. Yüksek meblağ; çünkü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın ifade ettiği gibi, Aralık ayı içinde Merkez Bankası 5 kez, toplamda 6.5 milyar dolarlık müdahalede bulunmuştu ama dolar, düşmeyi bırak rekorlar kırarak artmıştı.
20 Aralık'ta yaşanan dolar kurundaki düşüş ekonomik istikrardan ve iyi gidişattan kaynaklanmadığı için, bugünlerde dolar yine yukarı yönlü olarak sert dalgalamalar yaşıyor.
Önceki gün 12.88 lirayı gören dolar kuru, gün içinde iniş çıkışlar yaşamıştı. Dün de güne 12.86 lira seviyesinde başlayan dolar, gün içi 13.42 lirayı gördü ve saat 15.00'da 13 lira civarındaydı. Dikkat ederseniz bir istikrar yok, sürekli dalgalanma halinde...
Merkez Bankası Başkanı Nureddin Nebati'ye bu dalgalanma soruldu. Dalgalanma değil, salınım olduğunu belirten Bakan, bu salınımın fazla sürmeyeceğini belirterek, "Doların yükseldiği falan yok. Bu, salınımların kendi haline gelmesi" dedi.
Kelimelerle oynamak, değiştirmek siyasilerin sıkıştıklarında her zaman kullandıkları bir yöntem; "faiz"e nema demeler, "zam"ma güncelleme demeler ve niceleri... Şimdi de "dalgalanma"ya salınım diyorlar; neyi düzeltecekse...
Bakan Nebati'nin, canlı yayına katıldığı 4 TV kanalında birbirinden farklı cümleler kullanması doğal olarak kafaları karıştırdı. Bir konuşmasında "Dövize müdahale edilmedi" dedi, sonraki konuşmasında ise "Ya Türkiye, olayları oturup kendi başına izleyecek, elindeki bütün enstrümanları pozitif yönde kullanmayacak kadar beceriksiz bir ülke mi?" dedi.
Bir güldürü programında bir oyuncunun "yapılsın mı, yapılmasın mı" sorusuna "yapılsımasın" cevabı vermesi gibi...
Bakan 2 gün sonra da "Hiç kimse devreye girmedi" dedi, sonra aynı yayında "Tüm kamu ve kurumları her türlü enstrümanı kullanmakla mükelleftir" ifadesini kullandı.
Son olarak Ahmet Hakan'ın sunduğu canlı yayında ise "O gece dolaylı, dolaysız hiçbir şekilde müdahalede bulunulmadı. Vatandaş bir yarışa girdi ve dövizini bozdurmak için ellerinden gelen gayreti gösterdiler" dedi.
Sanki vatandaşların küçük çaplı hareketleriyle dolar kuru bu düzeyde inermiş gibi... Üstelik bankacılık verilerine göre vatandaşların dolar mevduatlarında azalma yok, artış var.
Son TV programında, daha önce de dediği gibi "Küçük yatırımcılar çarpıldı" diyen Bakan, yine "Çarpan kim?" sorusunun cevabını vermedi.
Yani kafa karışıklığı ve belirsizlikler artarak devam ediyor. Yaşanan bu karışıklıkta birileri para ile oynayarak ciddi manada karlar elde ederken, sanayici, üretici, yatırımcı, esnaf, tüccar önünü göremiyor, ne yapacağını bilemiyor, artan maliyetler altında ezilmeye devam ediyor.
İş adamları bunun böyle devam etmeyeceğini her fırsatta ifade ediyorlar.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun açıklamalarını daha önce aktarmıştık, MB faizinin yüzde 14 olmasına rağmen iş adamlarının ancak yüzde 30-35 faizle kredi bulabildiklerini belirtmiş, bunun sürdürülemez olduğunun altını çizmişti; birçok sanayici sivil toplum kuruluşları da benzer tepkileri dile getiriyorlar. Bazılarını aktaralım:
Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, kredi faizlerinde artış olduğunu üyelerden duyduklarını, mevduat faizinin yüzde 25'lere geldiği bir durumda kredi faizlerinin de yüzde 30'dan aşağı olmayacağını belirtti. "Bu kredi faizleriyle iş yapmak kolay olmaz, bir an önce inmesini bekliyoruz. Umarız geçicidir" diyen Zeytinoğlu, dolar kurunda dalgalanmanın devam ettiğine de dikkat çekerek, "İstikrarlı kur istiyoruz" dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, TCMB'nin politika faizi yüzde 14 olmasına rağmen Hazine'nin borçlanma faizinin bundan 10 puan daha fazla olduğuna işaret ederek, "Hem Hazine borçlanma faizleri hem mevduat faizleri yükseldi. Bankalar da kredi faizlerinde bunları baz alıyor, üzerine risk primi, giderleri ve kârını ekliyor" dedi.
Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, doların ardından faizdeki yükselişin de kendilerini etkilediğini vurguladı. Dolarda geçen hafta düşüş olsa da hammaddeye gelen zamlar geri çekilmediği sürece kendilerinin de menülerde indirim yapamadıklarını belirten Bingöl, banka faizlerindeki artış nedeniyle kartlı ödemelerde vadenin uzadığını ve banka komisyonlarının arttığını söyledi.
Finansal dalgalanmaların olduğu, istikrarın sağlanamadığı ekonomilerde en çok kar elde edenler, elbette ki para satanlardır. BDDK verilerine göre, bankacılık sektörünün 2020'nin ilk 11 ayında 57,3 milyar lira olan toplam net kârı 2021'in aynı dönem aralığında 75,3 milyar liraya yükseldi. Veriler, sektörün net kârının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31.4 artarak 75 milyar 319 milyon liraya yükseldiğini ortaya koydu.
Siyasilerin Türkiye Ekonomi Modeli olarak ifade ettikleri modelde, pratik olarak görüldü ki, elinde sermaye bulunduranların birikimleri "Kur garantili TL vadeli mevduat" ile koruma altına alınıyor, üstelik stopaj vergileri de kaldırılıyor; para satanlar hiçbir sektörün elde edemediği astronomik karlar elde ediyor ama üretici, sanayici, esnaf, tüccar, çiftçi işçi, memur, işsiz, emekli sahipsiz...
Sonuçta, birilerinin faiz gelirine garanti verilecekse, birileri hiçbir katmadeğer üretmeden, emek ve üretim devreye koymadan yüksek karlar elde edecekse; bunun acı faturası birilerinin sırtına yıkılacak.
Bu sebeple her zaman diyoruz ki, tek çözüm var, o da gelir adaletini sağlayacak dünyada tek model Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir. (Taklitlerinden, kopyalarından sakınınız.)
Bu Modeli hayata geçirecek tek parti BTP'yi ve Lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı edersek, anlattığımız bütün bu dengesizlikler, belirsizlikler, güvensizlikler kendiliğinden ortadan kalkar.
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025