Zaman dertlerin unutulması için en önemli ilaçtır. İnsan genetik olarak unutkan bir yapıya sahiptir. Yaşadığı acı ve tatlı olayları zaman içerisinde unutur. O olayları hatırlatacak başka bir olay yaşarsa anıları bir an için hatırlar ve derin bir off çekip yine unutur. Tarih ise bir nevi milletlerin hafızasıdır. Milletler, içinde bulundukları ağır şartlardan dolayı kimi zaman geçmişini hiç hatırlamaz bile. Fakat ne acıdır ki zamanın ona yaşattığı acılar geçmişte de yaşanmıştı. Geçmişte yaşayan insanlar bu acıların çaresini buldu ve sorunu çözdü.İşte tam bunları düşünürken bir taraftan da kütüphanemdeki kitaplarımı karıştırıyordum. Birden bir kitap gözüme ilişti. Prof. Dr. Osman Turan'ın "Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti" adlı eserini aldım ve karıştırmaya başladım. Bakın bu eserde o zamanın ekonomik tesbitleriyle ilgili neler bulacaksınız. Zannımca Türkiye'nin bugünkü ekonomik meselelerine ışık tutacaktır. Üzerinde düşünüldüğünde Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezlerini doğruladığını bir kez daha farkedeceksiniz.İster Selçuklu olsun isterse Osmanlı olsun bu büyük ticari hayata bugünkü hükümetlerin uyguladıkları ekonomik tezlerle yaklaşmadılar. Şeyh Edebali'nin felsefesiyle "milleti yaşat ki devlet yaşasın" prensibi doğrultusunda "millet zengin olursa devlet zengin olur; millet yok olursa devlet de yok olur" anlayışı içerisinde hareket ettiler. Her türlü hizmet milletin kalkınması adına yapıldı. Vereceğim örneklerde de göreceksiniz. Millet zengileyince devlet zenginleşecek."Selçuklu ticareti geliştirmek için ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkeyi ticari yol ağlarıyla ördü. Bu ticari yollar üzerine 25-30 km aralıklarla kervansaraylar inşa ettirdi. Bu kervansaraylarda tüccarların üç günlük konaklaması; yemesi, içmesi, hayvanlarının bakımı, hastalık tedavisi gibi bütün giderleri ücretsiz karşılanıyordu. Hatta bu kervansaraylara gelen fakirlere ayakkabı dağıtılıyordu. Kervansarayların hastanesi, mescidi, doktoru bulunuyordu. Devlet kervanlarla ticaret yapan kişilerin her türlü konforunu ücretsiz karşılıyordu. Düşünün böyle bir ortamda ticaret yapılmaz mı? Elbette yapılır. Hatta ve hatta yolların güvenliği kervanların emniyeti devletin garantisi altındaydı. Devlet yollar üzerinde askeri birlikler bulundurur, tüccarların güvenliğini sağlardı. Buna rağmen eğer tüccarın malı eşkıyalar tarafından gaspedilir, çalınırsa devlet tüccarın malına kefil olur ve çalınan malın karşılığını öderdi. Buna devlet sigortası denirdi".İşte Selçuklu Türkü bu şartlar altında ticaret yapmıştı. Avrupa'nın ve doğunun en zengin halklarından birisi olmuştu. Prof. Dr. Haydar Baş halka seslenişlerinde hep bunu gündem ediyor. Devlet maliyetleri düşürmelidir. Enerjiyi esnafa ve sanayiciye uygun vermelidir. Gerekirse proje karşılığında esnafa faizsiz kredi verilmelidir. Yüz milyar kazancın altında, vergi alınmamalıdır. Bu şekilde halk zenginleşecektir. Zengin halk bu sefer daha fazla vergi verecek, daha fazla insan çalıştıracak ve daha fazla yatırım yapacaktır. Bu noktada devlet köstek değil destek olacaktır. Bu tezleriyle tarih, Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarıyor. Bakın Selçukluda halk zenginlik olarak bu uygulamayla nereye yükseldi.Ne diyelim? Günümüz politikacılarına bir çağrımız olsun. Eğer bu ülkeye hizmet etmek, kalkındırmak istiyorlarsa ya tarih kitaplarını karıştırsınlar, geçmişi anlasınlar ya da bunu bir bilene, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e sorsunlar. Esnafın önü açılmadan, çiftçiye imkânlar sağlamadan, halka yürüyecek iş yapacak projeler sunmadan bu iş olmaz. IMF, ABD ve AB kapılarında dilencilik yapmaktan vazgeçin, tarihle yüzleşin...
Recep Sarıhan / diğer yazıları
- Millet zengin olursa, devlet de zengin olur / 07.01.2011
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002
- ABD ile ilişkilerde hazan dönemi / 14.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-III / 12.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları-II / 11.07.2003
- Dünden bugüne Avrupa'ya uydurulma yasaları / 10.07.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-II / 06.04.2003
- Beyaz goncaların kızıla boyandığı mukaddes topraklar-I / 05.04.2003
- AB Uyum Yasaları ve Filistin manzarası / 27.09.2002
- Mukayeseli tarım politikaları / 25.09.2002
- Emir Karatekin diyarından selamlar / 21.09.2002