Rabbanî namlı Faruk Sirhindî ve Said Nursî, Ehl-i Beyt'e savaş açan Muaviye ve Yezid'in cinayet ve katliamlarına kılıf uydurmak için Nisa Suresi'nin 93. ayetinin "Müslümanı öldürmeyi ebedi cehennemlik bir cinayet" ilan eden açık ve bağlayıcı hükümlerini keyfî yorumlarla değiştirmeye kalkışmadılar sadece? Kendi devirlerinde de aynı batıl fetvalarını servis ederek, Müslümanların katledilmesine yol açtılar.
Bugün IŞİD ve benzeri din kisvesi altında tekbirlerle kelle uçuran Amerika ve Haçlı imalatı örgütler de, Rabbanî ve Nursî'nin yaklaşımına benzer keyfi yorumlarla ve istismarcı mantıkla cinayetlerini işlemektedir.
Rabbani'nin, Meşhed'deki Ehl-i Beyt soylu ve sevdalısı Müslümanların katline verdiği batıl fetva, Nisa 93. ayete dair yaptığı batıl yorumu kadar ağır bir cinayettir.
Şeybanilerin Özbek hükümdarı Abdullah Han'ın ordusu, Meşhed'i kuşatmış; yöredeki ulema ve mollalar, böyle bir mezalimin caiz olmadığı hususunda hükümdarı ikaz ederler.
Bunun üzerine Abdullah Han, Rabbanî'nin başını çektiği Maveraünnehir ulemasından fetva talep eder. Onlar da Meşhed bölgesindeki Ehl-i Beyt sevdalısı Müslümanların can ve mallarının helal olduğuna hükmederek, uydurma katliam fetvalarını bir risale ile bildirirler. Hükümdar bu fetvaya göre amel eder.
Rabbanî, batıl fetvasının gerekçesini daha sonra Redd-i Revafız olarak kaleme alır (Rabbanî, Redd-i Revafız, s. 50-51).
Fahreddin Rüstemdari başta olmak üzere Şia uleması bu mezalimi önlemek ve katliam fetvasının batıl olduğunu teyid etmek için karşı risaleler yazarlar. Bunun üzerine de Rabbanî, Risale-i Reddi Şia'yı yazar (Rabbanî, Teyid-i Ehl-i Sünne, s. 2; Prof. Dr. Necdet Tosun, İmam Rabbanî Faruk Sirhindi, s. 19).
Devrin önde gelen Şia ulemasından Kadı Nurullah Şuşteri'nin katledilmesinde de, Rabbanî'nin rölü ve fetvasından bahsedilmektedir (Prof. Dr. Necdet Tosun, age, s. 25; M. İhsan Müceddidî, Ravzat'ul-Kayyumiyye, 1/341-344).
Rabbanî'nin bu batıl fetvaları ve Müslümanlara zararları göz önüne alındığında; Babür hükümdarı Cihangir Şah'ın onu tutuklayarak üç yıl Gevâliyâr kalesine hapsetmesindeki haklılığını görmek mümkündür (Cihangir, Tüzük-i Cihangiri, s. 272-273; Aziz Ahmed, Sirhidi'nin Siyasi ve Dini Düşünceleri, Çev. C. Emanet, Tasavvuf, Yıl 8, Sayı 9, s. 341-342).
Rabbanî'nin, Müslümanların katline dair batıl ölüm fetvaları verme mahareti, Milli Mücadele yıllarında aynı şekilde Said Nursî'de görülmektedir.
Nursî, II. Abdulhamit Han'a yönelik İngiliz-Yahudî ortak organizasyon 31 Mart İhtilali ve darbe girişiminde baş çekerek "Zalimler için yaşasın cehennem" naraları atmıştır. II. Abdulhamit, Nursî'yi Toptaşı tımarhanesi ve kodesine tıkmıştır (Mevkuf S. Nursî, Şuâlar / On Dördüncü Şuâ ? s.1080?1081; Emirdağ Lahikası, s. 33).
İngilizler tarafından kurdurulan ve yönetim kurulunda Said Nursî'nin de bulunduğu Cemiyet?i Müderrisîn namlı Teâl?i İslam Cemiyeti, 26 Eylül 1919'da İkdam gazetesinde "ölüm fetvası ilanı" yayınlar. Bu ölüm fetvası ilanında şu talimatlar verilir: Türk milleti, işgalcilere karşı mücadele veren Kuvay?ı Milliye'ye destek vermeyecek. Kesinlikle İngiliz ve Yunanlılara karşı gelinmeyecek. "Hain, eşkıya, katil canavarlar ve lanetlik" olan M. Kemal Atatürk önderliğindeki Kuvay?ı Milliye kadrosuna karşı çıkılacak. M. Kemal başta olmak üzere Kuvay-ı Milliye öncüleri görüldükleri yerde katledilecek. Bunları yapmak dinin gereğidir (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, "Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetlerden Teâli-i İslâm'ın Bir Bildirisi", Tarih ve Toplum, Sayı: 102, s. 19-22; İkdam gazetesi, 26 Eylül 1919; Yücel Özkaya 'Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler', Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, Sayı 10, (Kasım 1987); Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATESE) Arşivi, Klasör 86, Dosya 144 (1318), Fihrist 240).
Nursî'nin imzasından çıkan şu ölüm talimatı, en az FETÖ'nün vaziyeti kadar manidar değil mi: "Ey Anadolu'nun mazlum ve muhterem ahalisi! Elinize aldığınız bu fetvay-ı şerife göre, bu katil canavarları (Kuvay-ı Milliyecileri) artık daha ziyade yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz!" (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, agm., s. 22; Muharrem Bayraktar, Bir başka açıdan Said Nursî, Yenimesaj, 25 Nisan 2005).
Nursi'nin, Gazi M. Kemal'in ölümüne fetva vermesi hususunda; Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ispat ettiği üzere, M. Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan olmasını da gözden kaçırmamak gerekiyor.
Nursî'nin, Nisa 93. ayete dair uydurma yorumunu ve vatanımızı işgalcilere karşı müdafaa eden Milli Mücadele kahramanlarına karşı verdikleri ölüm fetvasını setretmeye çalışanlar, FETÖ'yü semirtmekten gayrı iş görmezler.
Demem şu ki, Amerika ve Haçlı lobilerinin türettiği FETÖ ve IŞİD gibi oluşumların yetiştirildiği arka bahçeyi ve özel serayı gözden kaçıranlar, bilerek yahut bilmeyerek, ölüm kusan küresel ve yerel darbecilerin değirmenine su taşımaktadır.
Bugün IŞİD ve benzeri din kisvesi altında tekbirlerle kelle uçuran Amerika ve Haçlı imalatı örgütler de, Rabbanî ve Nursî'nin yaklaşımına benzer keyfi yorumlarla ve istismarcı mantıkla cinayetlerini işlemektedir.
Rabbani'nin, Meşhed'deki Ehl-i Beyt soylu ve sevdalısı Müslümanların katline verdiği batıl fetva, Nisa 93. ayete dair yaptığı batıl yorumu kadar ağır bir cinayettir.
Şeybanilerin Özbek hükümdarı Abdullah Han'ın ordusu, Meşhed'i kuşatmış; yöredeki ulema ve mollalar, böyle bir mezalimin caiz olmadığı hususunda hükümdarı ikaz ederler.
Bunun üzerine Abdullah Han, Rabbanî'nin başını çektiği Maveraünnehir ulemasından fetva talep eder. Onlar da Meşhed bölgesindeki Ehl-i Beyt sevdalısı Müslümanların can ve mallarının helal olduğuna hükmederek, uydurma katliam fetvalarını bir risale ile bildirirler. Hükümdar bu fetvaya göre amel eder.
Rabbanî, batıl fetvasının gerekçesini daha sonra Redd-i Revafız olarak kaleme alır (Rabbanî, Redd-i Revafız, s. 50-51).
Fahreddin Rüstemdari başta olmak üzere Şia uleması bu mezalimi önlemek ve katliam fetvasının batıl olduğunu teyid etmek için karşı risaleler yazarlar. Bunun üzerine de Rabbanî, Risale-i Reddi Şia'yı yazar (Rabbanî, Teyid-i Ehl-i Sünne, s. 2; Prof. Dr. Necdet Tosun, İmam Rabbanî Faruk Sirhindi, s. 19).
Devrin önde gelen Şia ulemasından Kadı Nurullah Şuşteri'nin katledilmesinde de, Rabbanî'nin rölü ve fetvasından bahsedilmektedir (Prof. Dr. Necdet Tosun, age, s. 25; M. İhsan Müceddidî, Ravzat'ul-Kayyumiyye, 1/341-344).
Rabbanî'nin bu batıl fetvaları ve Müslümanlara zararları göz önüne alındığında; Babür hükümdarı Cihangir Şah'ın onu tutuklayarak üç yıl Gevâliyâr kalesine hapsetmesindeki haklılığını görmek mümkündür (Cihangir, Tüzük-i Cihangiri, s. 272-273; Aziz Ahmed, Sirhidi'nin Siyasi ve Dini Düşünceleri, Çev. C. Emanet, Tasavvuf, Yıl 8, Sayı 9, s. 341-342).
Rabbanî'nin, Müslümanların katline dair batıl ölüm fetvaları verme mahareti, Milli Mücadele yıllarında aynı şekilde Said Nursî'de görülmektedir.
Nursî, II. Abdulhamit Han'a yönelik İngiliz-Yahudî ortak organizasyon 31 Mart İhtilali ve darbe girişiminde baş çekerek "Zalimler için yaşasın cehennem" naraları atmıştır. II. Abdulhamit, Nursî'yi Toptaşı tımarhanesi ve kodesine tıkmıştır (Mevkuf S. Nursî, Şuâlar / On Dördüncü Şuâ ? s.1080?1081; Emirdağ Lahikası, s. 33).
İngilizler tarafından kurdurulan ve yönetim kurulunda Said Nursî'nin de bulunduğu Cemiyet?i Müderrisîn namlı Teâl?i İslam Cemiyeti, 26 Eylül 1919'da İkdam gazetesinde "ölüm fetvası ilanı" yayınlar. Bu ölüm fetvası ilanında şu talimatlar verilir: Türk milleti, işgalcilere karşı mücadele veren Kuvay?ı Milliye'ye destek vermeyecek. Kesinlikle İngiliz ve Yunanlılara karşı gelinmeyecek. "Hain, eşkıya, katil canavarlar ve lanetlik" olan M. Kemal Atatürk önderliğindeki Kuvay?ı Milliye kadrosuna karşı çıkılacak. M. Kemal başta olmak üzere Kuvay-ı Milliye öncüleri görüldükleri yerde katledilecek. Bunları yapmak dinin gereğidir (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, "Ulusal Bağımsızlık Savaşında Milli Varlığa Düşman Cemiyetlerden Teâli-i İslâm'ın Bir Bildirisi", Tarih ve Toplum, Sayı: 102, s. 19-22; İkdam gazetesi, 26 Eylül 1919; Yücel Özkaya 'Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler', Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, Sayı 10, (Kasım 1987); Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATESE) Arşivi, Klasör 86, Dosya 144 (1318), Fihrist 240).
Nursî'nin imzasından çıkan şu ölüm talimatı, en az FETÖ'nün vaziyeti kadar manidar değil mi: "Ey Anadolu'nun mazlum ve muhterem ahalisi! Elinize aldığınız bu fetvay-ı şerife göre, bu katil canavarları (Kuvay-ı Milliyecileri) artık daha ziyade yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz!" (Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, agm., s. 22; Muharrem Bayraktar, Bir başka açıdan Said Nursî, Yenimesaj, 25 Nisan 2005).
Nursi'nin, Gazi M. Kemal'in ölümüne fetva vermesi hususunda; Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ispat ettiği üzere, M. Kemal'in Ehl-i Beyt soyundan olmasını da gözden kaçırmamak gerekiyor.
Nursî'nin, Nisa 93. ayete dair uydurma yorumunu ve vatanımızı işgalcilere karşı müdafaa eden Milli Mücadele kahramanlarına karşı verdikleri ölüm fetvasını setretmeye çalışanlar, FETÖ'yü semirtmekten gayrı iş görmezler.
Demem şu ki, Amerika ve Haçlı lobilerinin türettiği FETÖ ve IŞİD gibi oluşumların yetiştirildiği arka bahçeyi ve özel serayı gözden kaçıranlar, bilerek yahut bilmeyerek, ölüm kusan küresel ve yerel darbecilerin değirmenine su taşımaktadır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019