logo
26 KASIM 2024

Türkiye’de hekime şiddetin nedenleri

25.05.2021 00:00:00
'Türkiye’de hekime şiddetin nedenleri' seslendirme dosyası:

Ülkemizde gazetelerin üçüncü sayfası ve TV'lerin üçüncü haberlerinde hekime şiddet olaylarını sıklıkla duyuyoruz ve yaşıyoruz. Bu olaylarda her geçen gün artmakta ve maalesef tüm uyarılara rağmen azalma olmamaktadır. Bu olaylarda gerek sözel gerekse fiziksel şiddete maruz kalma sonucunda hekimlerin mesleğini yapmada moral ve isteklerinin azalmasına sebep olmaktadır. Sağlık hizmetlerinin etkin biçimde verilmesini önlemektedir. Bunların nedenlerine baktığımız zaman :

1- Özellikle ülkemizde son dönemde sağlıkta dönüşüm sonucunda sağlık hizmetinin bir ticari hizmet olarak sunulması ve hastanın memnuniyetinin ön plana çıkarılmasıdır.

2- Hasta ve yakınları hekimleri ne isterlerse yapacakları bir hizmet elemanı olarak görmeleri,  onların uzmanlık alanlarına özel istek ve talimatlarla yön vermeye çalışmalarıdır. 

3- Hasta ve yakınları toplumdaki gelişmeye bağlı olarak kendisini ve yakınını önce ben, hep ben, tek ben düşüncesiyle istekte bulunmalarıdır. 

4- Hekime şiddet artışına bakarsanız bunu AKP'nin sağlık politikalarında değişim ve dönüşümün başlangıcı ile ilişkili olduğunu net bir biçimde görürsünüz. Buradaki  temel yaklaşım; sağlık hizmeti almaya çalışan bir müşteri, hekim de hastaya bu hizmeti vermeye mecbur bir sağlık görevlisi olarak görmek ve göstermek yaklaşımıdır. Yani burada müşterinin( hastanın) memnun edilmesi birinci amaçtır. 

5- Sağlık kuruluşuna  gelen her hasta memnun edilecek, hasta istekleri bir talimat gibi yerine getirilecektir. Bunun yerine gelmediği durumlarda hasta; önce sözlü ve sonra fiziki şiddet uygulama, ardından  sırasıyla hastane yönetimi, hasta hakları birimi, sonra sağlık bakanlığı, BİMER, CİMER'e kadar şikayetler dizisi başlamakta ve başta hekimler olmak üzere  sağlık elemanları her  bir şikayet için ayrı ayrı savunma yapmak zorunda kalmaktadır.

6- Burada siyasiler yönünden hasta; seçimde oy kaynağı, hasta yönünden ise  doktor hastanın isteklerini, talimatlarını yerine getiren bir sağlık personeli olarak görülmektedir.  

7- Bunun sonucunda doktora gelen çoğu hasta muayene bile edilmeden şikayeti olan yerinin  manyetik rezonans  görüntüsü, ultrasonu, röntgeni, laboratuvar  tetkikini istemektedir. Ayrıca  kendisine uygun olmayan ilaç  ve fizik tedavi uygulamaları istemektedir. Yani hastalar  sanal dünyadan her gördüğü, okuduğu  sağlık  gelişmelerinin  kendisi için yapılmasını hak olarak talep etmektedir. Bu durum  hekimin hastayı dinlemesi, anlaması ve muayene etmesi gereken sıralı uygulamasını yani hekimlik sanatını baştan yok etmektedir. Bunun neticesinde hekim-hasta ilişkisi bozulmakta ve güven kaybı olmaktadır. Hastalar gereksiz tetkiklerle hem zaman kaybetmekte hem de sağlık israfı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda hekim mesleğini sanat olarak uygulayamadığı için doğru teşhis ve tedavi yapamamakta, bilgi ve becerisini geliştirememektedir. Ayrıca hekimliğin en mutluluk verici yanı olan; hastayla empati kurup hastayı sahiplenme ve sorumluluk duymasını yok etmektedir. Böylece  hekim hastayı sahiplenmek yerine defansif  tıp şeklinde uzak tutmayı tercih etmektedir. Bu durumda  hastanın anamnezi ve muayenesi yapılmadan bol tetkik ve konsülatasyonlar ile zaman ve para kaybı ortaya çıkmaktadır. 

8- Hasta yönünden ise; tıp fakültesinde 6 yıl, mecburi hizmette 2 yıl ve uzmanlık alanında 4-5 yıl eğitim görmüş bir meslek uzmanını dinlemek, anlamak, güvenmek ve ondan yardım istemek yerine ona talimat ve istekle yön vermeye çalışması eskilerin deyimiyle 'abesle iştigaldir.

Nitekim ülkemizde tıp fakültelerinden mezun olan bir tıp doktoru sağlık bakanlığının gösterdiği bir tıbbi birimde çalışmadan yani mecburi tıp hizmetini yapmadan serbest hekimlik yapamaz.

9- Ayrıca pratisyen hekimlik dışında bir uzmanlık alanında ihtisas yapılırsa bunun içinde yine bunun için de mecburi hizmet yapmak zorunda kalırsınız. Böylece yüksek öğrenim görerek  mezun olan bir meslek sahibi olan kişilerden sadece hekimler bu mecburiyete yani zorla göreve  tabi  durumdadırlar.

10- Hiçbir meslek sahibi veya  uzmanı yaptığı işi, mecburiyetten yapıyorsa  onu mutlu, istekli ve severek yapması mümkün değildir. Bu durum insan psikolojisine ve sosyolojisine aykırıdır. Bu durum insan sağlığı için uğraşan  hekimler için de geçerlidir.

Ayrıca hekimlerin mecburi hizmet için gittiği yerlerde yaşam şartları ve güvenlik sorunları hekimi onlarda 'bitse de gitsek' anlayışını getirir. Halbuki hekimlik sanatı severek, sayarak, mutluluk duyarak, merak ederek, öğrenerek  ve öğreterek sağlık hizmeti vermeyi gerektirir.

Sonuç olaraktan son dönemlerde hekime şiddet olaylarında artışın nedenlerinde psikososyal, ekonomik ve siyasal bir çok sebep söylenebilir. Ancak bu konuda hekime şiddetin azalması isteniyorsa hekim hekimliğini, hastada hastalığını bilmek ve ona göre hizmet almak durumundadır. Yani hekimler kendisini hasta yerine koyarak, hastalarda kendilerini hekim yerine koyarak empati kurmayı öğrenmeleri gerekir. Siyasilerinde oy kazancı için hekimleri sağlık sorunlarının ana kaynağı olarak göstermekten vazgeçmeleri gerekir.

 
Prof. Dr. Hidayet Sarı / diğer yazıları
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
CHP'li Gürer: Şeker ithalatına ihtiyaç yok
"İhtiyaç olmadığı halde ithalat yapıldı"
Elon Musk'tan İngiltere'ye dikkat çekici suçlama
"Zalim bir polis devleti"
AB Temsilcisi Borrell'den İsrail'e 'Lübnan' çıkışı
"Savaşı durdurun"
Tutuksuz sanıkların savunması başladı
'Yenidoğan' davasında 7. gün
ABD'den ateşkes açıklaması
'Kesin değil ama yakın'
Mansur Yavaş laf değil iş yapıyor
ABB'den öğrenci dostu uygulama: Gençlik sofraları
Fındığı bu sene bitirdi
Kahverengi kokarca büyük tehdit!
Beştepe'ye dair sorular cevapsız kaldı
Türkiye'yi ilgilendiren bir şey de çıkmadı!
İklim zirvesi milletin bütçesini yedi bitirdi
Buğday sıkıntısı kapıda mı?
Hububatta bu yıl kriz büyük
BTP liderinden Çayırhan işçilerine destek
‘Enerji vatandır vatan satılmaz’
Rutte Ankara'da
Erdoğan ile ne görüştü?
Can kaybı 44 bini geçti
Gazze'de 15 günde 523 Filistinli katledildi
Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava
500 bin liralık manevi tazminat davası
'Güney kanadımızdaki caydırıcılığı güçlendiriyor'
NATO'dan Türkiye açıklaması
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.