Papa 16. Benedikt'in Türkiye ziyaretini, kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, gerçek şudur: Bu, ziyaret adı altında bir Haçlı seferidir. Günümüzdeki Haçlı seferinin bir ayrıcalığı, Yahudilerle birlikte düzenlenmesidir. İsrail Devleti kurulmadan önce, Haçlılar sefer başlatacakları zaman kendi aralarında ittifak yaparlardı, yani Hıristiyan mezhep mensupları birleşirlerdi. Şimdi bunu aştılar. Yahudilerle ittifak kurdular. Protestanlarla Yahudilerin ittifakı çok eskiye dayanır. Katoliklerle ittifakın temeli ise, 30 Aralık 1993'te Kudüs'te imzalanan "Uyuşmazlık ve Güvensizlik Anlaşması" ile atıldı. Söz konusu anlaşma ile Vatikan ilk kez İsrail Devleti'ni tanıdı ve 2000 yıllık düşmanlığı sona erdirdi. Anlaşma, İsrail yetkilileri tarafından büyük bir diplomatik başarı olarak kabul edildi. Tabii ki, anlaşmadan önce birçok gelişmeler oldu. 1962-1965'te yapılan 'İkinci Vatikan Konsili' Yahudilerle diyaloğun nasıl olacağını açıklayan 'Nostra Aetate' başlıklı bir bildiri yayınladı. Bu konsili toplayan kardinal Bea, Yahudilerle ilgili olumlu bir rapor hazırladı. İsa'yı öldürmekten sorumlu tuttukları Yahudilerle iyi ilişkiler kurulmasını teklif etti. İslâm ülkelerinden katılan kardinaller buna itiraz ettiler. Dediler ki: "Bu belge kabul edilirse, İslâm ülkelerinde çalışmalarımız zorlaşır". Bunun üzerine belgeye Müslümanlarla ilgili şu paragraf eklendi: "Müslümanlar arasından da iyi insanlar çıkabilir ve kurtuluşa da erebilirler. Ancak bu, kendi dinlerine bağlı kalarak değil, onların içindeki İsa Mesih aşkından dolayı olacaktır". Müslüman ülkelerde başlatılan dinlerarası diyalog, işte bu karara dayanmaktadır.Papa 16. Benedikt, papa seçildikten sonra Vatikan'da yaptığı ilk değişiklik 'Dinlerarası Diyalog Komitesi'ni kaldırmak olmuştur. Akşam Gazetesi'nden Deniz Ülke Arıboğan'ın dediği gibi Yeni Papa, "Dinler arasındaki uyumun yerine, Hıristiyan dininin bütünlüğüne ve üstünlüğüne inanıyor. Eski Papa'nın yolunda gidecek uzlaşmacı bilge değil, bilgili bir savaşçı. İslâm ile uzlaşmak yerine, mücadele etmek gerektiğini düşünüyor. Uluslararası konjoktür de onu bu mücadelede meşru ve güçlü kılıyor... Gezinin en belirgin nedeni 1054'ten beridir süren kiliseler ayrılığına (şizma) son verecek girişimi başlatmak" (27 Kasım 2006). 1054 yılı, Doğu ve Batı kiliselerinin karşılıklı afarozlaşmaları, ayrılışın resmileştirilmesinin tarihidir. Halbuki Hıristiyanlığın 'Doğu' ve 'Batı', 'Ortodoks' ve 'Katolik' olarak ikiye bölünmeleri daha öncelerden başlamıştır.Papa 16. Benedikt, Katolik tarihinde ilk kez bir Yahudi sinagogunu ziyaret etti ve 60 kadar Haham ile İslâm'a karşı birlikte mücadele etmeyi karara bağladılar. Hıristiyanlar diyor ki: "Armageddon'da (son savaş) Yahudiler, Hıristiyanlarla bir olup İslâm'ı ortadan kaldırırlarsa, İsa'ya karşı işledikleri suçu affettirebilirler". Sadece papa böyle inanmıyor. Hıristiyan siyaset adamları da bu inancı taşıyor. Meselâ, neo-conların büyüklerinden Norman Podhoretz, hedeflerini şöyle açıklıyor: "İslâm'ı ortadan kaldırmak ve salt seküler bir ritüele indirgemek". ABD'li Korgeneral William Boykin, Müslümanlara karşı sürdürülen savaşı 'şeytanla savaş' olarak niteledi ve şöyle dedi: "Müslümanlar bizi yok etmek istiyorlar, çünkü biz Hıristiyan-Yahudi bir milletiz". Din ve siyaset adamları böyle de bilim adamları farklı mı? Hayır, Teksas Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Eric R. Pianka, Teksas Bilimler Akademisi'nde yaptığı bir konuşmada şunları söyledi: "Büyük ölçüde nüfusun küçülmesi gerekir. Ama, savaş ve açlık dünya nüfusunu azaltmaz. AIDS iyi bir yöntem gibi görünüyor. Ancak çok yavaş seyredip az insan öldüreceği için etkili değil. Ebola, çok hızlı ve kolay yayılan bir hastalık. Öldürme oranı da çok yüksek. Dünyanın çeşitli yerlerinde Ebola salgını yaratırsak, insanların yüzde 90'ı ölür. Bu sayede geri kalan yüzde 10'luk kesim refah içinde yaşar". Burada öldürülmesi istenilen insanlar hiç şüphesiz ki, Müslümanlardır. Hasılı, yeni bir Haçlı seferinin başlatıldığı bu günlerde, Papa'nın ziyaretine, daha doğru bir ifade ile, seferine ve zaferine yardımcı olan herkes vebal altındadır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018