Batı Avrupa merkez alınarak 'Ortadoğu' olarak adlandırılan İslâm coğrafyasının kaderi, tarih boyunca din savaşlarıyla yoğrulmuştur. Bunun nedeni, insanlık tarihinin Ortadoğu'da başlamış olmasıdır.
Bilindiği üzere ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan Hz. Âdem (as), Mekke'de yaşamıştır. Bir başka deyişle, ilk risalet de, son risalet de Mekke'de ortaya çıkmıştır. Dahası, Kur'an'da adı geçen 25 peygamberin hepsi Ortadoğu'da doğmuş ve görevlerini orada ifa etmişlerdir.
Bütün peygamberlerin davası aynı olduğu gibi, karşılarında olanların da davası aynıdır. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar insanlık mücadelesinin özü değişmemiştir, dünyanın sonuna kadar da değişmeyecektir. O mücadele değişik isimler ve kurumlar altında sürdürülse de, esası hak-batıl mücadelesidir.
Ortadoğu'da yaşanan savaş, iç çatışma ve terör, bu çerçevede değerlendirilmezse, yanlış yapma ve hataya düşme kaçınılmaz olur. Bakınız, asırlar önce Ortadoğu'dan sürülen Yahudiler, tekrar Ortadoğu'ya dönmek için her yola başvurmuşlardır. Onları buna iten Muharref Tevrat'a olan inançlarıdır.
Onun içindir ki, Ortadoğu'da kurdukları İsrail devletini, tamamen dinlerinin esasları üzerine kurmuşlardır. Daha doğru ve açık bir ifadeyle, İsrail devleti, bir din devletidir, uyguladığı terör politikası da din kaynaklıdır.
Ne ilginçtir ki, İsrail, ABD ve Rusya gibi büyük devletleri, kendi dini politikalarına hizmet ettirmek için, Ortadoğu'ya sokmuştur. Başka devletleri ve terör örgütlerini de ABD ve Rusya'nın peşine takmıştır.
Ortadoğu'da özetle durum budur. Şimdi gel de, Ortadoğu'daki mücadeleyi din dışı nedenlerle izah etmeye çalış. Bunu yapanların aklından ve samimiyetinden şüphe etmemek mümkün mü?
İsrail ve ABD, yıllardır Ortadoğu'da ortak kutsal kitapları olan Ahd-i Atik'e dayalı bir politika izliyorlar. Yahudi lobisi, Rusya'yı da bu politikaya ikna etmiştir. Kimilerine göre, Rusya'nın iknasında, İsrail'e göç eden Yahudiler de büyük rol oynamışlardır.
Ortadoğu'da olayların şeklen farklı cereyan etmesi veya öyle gösterilmesi, kafaları karıştırmak, doğru anlaşılmasını ve yorumlanmasını engellemek içindir. O nedenle ilkönce bu oyunun görülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde din savaşı, farklı bir savaş zannedilir ve dost düşman birbirine karışır. Ortadoğu'daki tüm mücadelelerin din eksenli olduğunu idrak edersek, dostu düşmanı iyi tanır, çözüm ve direniş yöntemlerini de çok rahat buluruz. Çünkü tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
Sonuç olarak ifade edersek Müslümanlar, bir ve beraber oldukları her dönemde, en güçlü düşmanlarına bile galebe çalmışlardır. Bugün de aynı başarı gösterilebilir. Aslında Müslümanların birliği ne bir siyaset, ne de bir hayaldir, doğrudan doğruya Kur'an'ın emridir. Bu emre uymadan, İslâm dünyası işgal, sömürü, kan ve gözyaşından asla kurtulamaz.
Bilindiği üzere ilk insan ve aynı zamanda ilk peygamber olan Hz. Âdem (as), Mekke'de yaşamıştır. Bir başka deyişle, ilk risalet de, son risalet de Mekke'de ortaya çıkmıştır. Dahası, Kur'an'da adı geçen 25 peygamberin hepsi Ortadoğu'da doğmuş ve görevlerini orada ifa etmişlerdir.
Bütün peygamberlerin davası aynı olduğu gibi, karşılarında olanların da davası aynıdır. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar insanlık mücadelesinin özü değişmemiştir, dünyanın sonuna kadar da değişmeyecektir. O mücadele değişik isimler ve kurumlar altında sürdürülse de, esası hak-batıl mücadelesidir.
Ortadoğu'da yaşanan savaş, iç çatışma ve terör, bu çerçevede değerlendirilmezse, yanlış yapma ve hataya düşme kaçınılmaz olur. Bakınız, asırlar önce Ortadoğu'dan sürülen Yahudiler, tekrar Ortadoğu'ya dönmek için her yola başvurmuşlardır. Onları buna iten Muharref Tevrat'a olan inançlarıdır.
Onun içindir ki, Ortadoğu'da kurdukları İsrail devletini, tamamen dinlerinin esasları üzerine kurmuşlardır. Daha doğru ve açık bir ifadeyle, İsrail devleti, bir din devletidir, uyguladığı terör politikası da din kaynaklıdır.
Ne ilginçtir ki, İsrail, ABD ve Rusya gibi büyük devletleri, kendi dini politikalarına hizmet ettirmek için, Ortadoğu'ya sokmuştur. Başka devletleri ve terör örgütlerini de ABD ve Rusya'nın peşine takmıştır.
Ortadoğu'da özetle durum budur. Şimdi gel de, Ortadoğu'daki mücadeleyi din dışı nedenlerle izah etmeye çalış. Bunu yapanların aklından ve samimiyetinden şüphe etmemek mümkün mü?
İsrail ve ABD, yıllardır Ortadoğu'da ortak kutsal kitapları olan Ahd-i Atik'e dayalı bir politika izliyorlar. Yahudi lobisi, Rusya'yı da bu politikaya ikna etmiştir. Kimilerine göre, Rusya'nın iknasında, İsrail'e göç eden Yahudiler de büyük rol oynamışlardır.
Ortadoğu'da olayların şeklen farklı cereyan etmesi veya öyle gösterilmesi, kafaları karıştırmak, doğru anlaşılmasını ve yorumlanmasını engellemek içindir. O nedenle ilkönce bu oyunun görülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde din savaşı, farklı bir savaş zannedilir ve dost düşman birbirine karışır. Ortadoğu'daki tüm mücadelelerin din eksenli olduğunu idrak edersek, dostu düşmanı iyi tanır, çözüm ve direniş yöntemlerini de çok rahat buluruz. Çünkü tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.
Sonuç olarak ifade edersek Müslümanlar, bir ve beraber oldukları her dönemde, en güçlü düşmanlarına bile galebe çalmışlardır. Bugün de aynı başarı gösterilebilir. Aslında Müslümanların birliği ne bir siyaset, ne de bir hayaldir, doğrudan doğruya Kur'an'ın emridir. Bu emre uymadan, İslâm dünyası işgal, sömürü, kan ve gözyaşından asla kurtulamaz.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018