Bir döneme damgasını vurmuş, Türkiye'yi 2001 yılında gerçekleşen krizden kurtaracağı varsayılan isim Kemal Derviş okyanus ötesinden yapmış olduğu açıklama ile çelişkinin ne demek olduğunu gözler önüne serdi. Peki, bu açıklama neden önemli. Çünkü Kemal Derviş Brookings Enstitüsü'nün başkan yardımcılığını yapıyor.Bu enstitü bir düşünce kuruluşu fakat; kendilerini Amerikan Sistemi'nin geleceğine adamış olarak tanımlayan, Ortadoğu'da Barışı, güçlendirilmiş Amerikan Ekonomisi' ne bağlayan ve temel hedefleri Amerikan Ekonomisi'ne düşünce olarak katkıda bulunmak olan bir yapılanma. Kemal Derviş de Türkiye'den sonra böylesi bir görevi hem de başkan yardımcılığı makamında üstlenmiş durumda. Kemal Derviş'in vermiş olduğu mülakat, hem Amerika'nın beklentilerini hem de Türkiye'ye biçilen değeri göstermesi anlamında belge niteliğinde. Röportajın bir yerinde şöyle diyor Kemal Derviş;"Finans sektöründe Amerika'da ve Avrupa'da çok ciddi bir sermaye yeterlilik sorunu devam ediyor. Bu kesin olarak halledilmiş değil. Kamu hemen sermaye koyabilse çok daha hızlı bir iyileşme mümkün olur diye düşünüyorum."Yazının ilerleyen bölümünde Kemal Derviş özetle Devletin Ekonomiye direk müdahale etmesi gerektiğini söylüyor. Burada dersini çalışmış olan ve devletin kapitalizmin getirisinin aksine hatta liberal anlayışı toptan yıkan bir söz dizisini görebiliyoruz. Sıra geliyor Türkiye'ye. Kemal Bey'in ağzı değişiveriyor ve şöyle diyor;"Özellikle yatırım hacmini arttıracak ileriye dönük önlemleri şimdiden yapısal olarak hazırlamamız gerekiyor."Yine yazının devamında hükümetin bu bunalımdan kurtulması için özelleştirme ve yatırımları kolaylaştırma imkanlarını açarak topraklarını yabancılara tamamen açmaktan bahsediyor.Bir konuşmada peşi sıra çelişkili ifadeler kafamızı karıştırıyor. Amerika ve Avrupa için devlet piyasalara müdahil olmalı diyen kişi iki dakika sonra iş Türkiye'ye geldiğinde topraklarınızı az açtınız tamamen yabancıya açın ve satın diyor. Aslında çelişki yok ortada. Ortada milli menfaatlerin profesyonelce içinin boşaltılması var. Ortada koskocaman kaynaklarıyla duran Türkiye'yi yenilesi bir pasta gibi görmek var.Ortada kendilerine gelince değişebilen koşullar ve devletin piyasanın içinde olması bize gelince zorla özelleştirme var.Ortada çok büyük bir çelişki ve bu çelişkiyi örtenler var.Ortada bu anlayışa sahip çıkan bir hükümet var.Ama en önemlisi baş tarafta bir ışık var. Milli değerlerin koşullara göre değişmediği, Amerikancılığı, Batıcılığı ve bütün "cikleri" "cakları" yok sayarak sadece kendi milli ve manevi değerlerini baş tacı eden bir anlayış var. Baş tarafta Prof. Dr. Haydar Baş, ortada onlar var. Ne diyelim Allah bizleri ortada kalanlardan etmesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cüneyt Sezer / diğer yazıları
- Durun demek zor mu efendiler? / 29.07.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009
- Fark var, yola devam martavalı / 23.07.2009
- Demek ki neymiş? / 22.07.2009
- Bilen var bilmeyen var / 16.07.2009
- Gana ile Türkiye arasındaki / 14.07.2009
- TÜSİAD, abisinin emrine uydu / 20.06.2009
- Hisarcıklıoğlu'ndan sanatsal yaklaşımlar / 18.06.2009
- Hırsıza ikram adet olmuş / 16.06.2009
- Başbakan'ın dilinden anlayan var mı? / 13.06.2009
- Magazin ekonomisi / 06.06.2009