Demokrasinin ölüm öpücüğü: Başkanlık sistemi?
Günümüzdeki istikrarlı demokrasilerin hemen hepsi parlamenter sistemle yönetiliyor. Bunun tek istisnası Amerika Birleşik Devletleri. Ancak, ABD demokrasisi ve tarihi başka ülkelerle kıyaslanamayacak özellikler taşıyor:
Federatif bir idari yapıda Kongre üyelerinin kimi zaman parti görüşü yerine kendi eyaletlerinin çıkarları doğrultusunda oy kullanmaları;
Günümüzde bu eğilim azalmış olsa da tarihsel olarak Güney eyaletlerindeki Demokrat Partili üyelerin zaman zaman Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçilerle birlikte hareket etmeleri;
Gevşek parti disiplininin Kongre'de çapraz oy (diğer partinin önerisine oy verme) kullanımını mümkün kılması;
Senato üyelerinin üçte biri ve Temsilciler Meclisi üyelerinin tamamı iki yılda bir seçildiğinden başkanlık seçimiyle aynı zaman dilimine rastlamayan seçimlerde, değişen ülke koşullarında, iki yıl önce seçilen başkanın partisi yerine Temsilciler Meclisi'ne ya da Senato'ya muhalefet partisinin hakim olabilmesi;
Dar bölge basit çoğunluk seçim sisteminin özelliğinden dolayı seçmenin parti kimliği yerine, yakinen tanıdığı adaya oy verebilmesi, böylece seçilen kişinin partisinden nispeten bağımsız hareket edebilmesi;
Seçim sistemi ve Amerikan tarihinin özgüllüğü iki partili bir sistem oluşturduğundan, seçmen oyları değişik partiler arasında bölünmediği için muhalefetin iktidara gelme olasılığının çok-partili sistemlere göre daha yüksek olması;
Yargının iktidarlardan ve diğer güç odaklarından bağımsız hareket etmesinin sağlanmış olması;
Tüm üst düzey bürokratlar ve üst yargı mensuplarının ancak Senato komisyonları tarafından sorgulanma sonucunda atanabilmeleri, günlerce devam eden ve tanıkların çağrıldığı bu sorgulamaların televizyonlar kanalıyla halka açık, şeffaf bir süreç sonucunda gerçekleşmesi;
Amerikan demokrasisinin düşünce/örgütlenme/protesto/basın/medya bilim ve sanata sağladığı geniş özgürlük alanı;
Tüm bunların sonucunda sistemdeki "fren ve denge" mekanizmalarının iyi işlemesi, Amerikan modelinin bu koşullara sahip olmayan başka ülkelerde neden çalışmadığını göstermektedir.
TBMM'de görüşülen anayasa değişikliği teklifinde, sınırsız yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanlığı modeli, başkanının icraatını frenleyecek bir kurum içermemektedir.
Kontrolsüz güç istikrar değil istibdat getirir.
Ey milletim;
Ölüm öpücüğü kapımızda? Sakın ha kendimizi öptürmeyelim!
Günümüzdeki istikrarlı demokrasilerin hemen hepsi parlamenter sistemle yönetiliyor. Bunun tek istisnası Amerika Birleşik Devletleri. Ancak, ABD demokrasisi ve tarihi başka ülkelerle kıyaslanamayacak özellikler taşıyor:
Federatif bir idari yapıda Kongre üyelerinin kimi zaman parti görüşü yerine kendi eyaletlerinin çıkarları doğrultusunda oy kullanmaları;
Günümüzde bu eğilim azalmış olsa da tarihsel olarak Güney eyaletlerindeki Demokrat Partili üyelerin zaman zaman Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçilerle birlikte hareket etmeleri;
Gevşek parti disiplininin Kongre'de çapraz oy (diğer partinin önerisine oy verme) kullanımını mümkün kılması;
Senato üyelerinin üçte biri ve Temsilciler Meclisi üyelerinin tamamı iki yılda bir seçildiğinden başkanlık seçimiyle aynı zaman dilimine rastlamayan seçimlerde, değişen ülke koşullarında, iki yıl önce seçilen başkanın partisi yerine Temsilciler Meclisi'ne ya da Senato'ya muhalefet partisinin hakim olabilmesi;
Dar bölge basit çoğunluk seçim sisteminin özelliğinden dolayı seçmenin parti kimliği yerine, yakinen tanıdığı adaya oy verebilmesi, böylece seçilen kişinin partisinden nispeten bağımsız hareket edebilmesi;
Seçim sistemi ve Amerikan tarihinin özgüllüğü iki partili bir sistem oluşturduğundan, seçmen oyları değişik partiler arasında bölünmediği için muhalefetin iktidara gelme olasılığının çok-partili sistemlere göre daha yüksek olması;
Yargının iktidarlardan ve diğer güç odaklarından bağımsız hareket etmesinin sağlanmış olması;
Tüm üst düzey bürokratlar ve üst yargı mensuplarının ancak Senato komisyonları tarafından sorgulanma sonucunda atanabilmeleri, günlerce devam eden ve tanıkların çağrıldığı bu sorgulamaların televizyonlar kanalıyla halka açık, şeffaf bir süreç sonucunda gerçekleşmesi;
Amerikan demokrasisinin düşünce/örgütlenme/protesto/basın/medya bilim ve sanata sağladığı geniş özgürlük alanı;
Tüm bunların sonucunda sistemdeki "fren ve denge" mekanizmalarının iyi işlemesi, Amerikan modelinin bu koşullara sahip olmayan başka ülkelerde neden çalışmadığını göstermektedir.
TBMM'de görüşülen anayasa değişikliği teklifinde, sınırsız yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanlığı modeli, başkanının icraatını frenleyecek bir kurum içermemektedir.
Kontrolsüz güç istikrar değil istibdat getirir.
Ey milletim;
Ölüm öpücüğü kapımızda? Sakın ha kendimizi öptürmeyelim!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023