Geçen Pazartesi yeni eğitim ve öğretim yılı başladı. Hayırlı olsun. İlk gün ikisi ilkokul, dört okulun önünde öğrencileri, velileri ve öğretmenleri izledim. İlkokullarda tablo aynı. Yeni başlayanlar biraz telaşlı, korku dolu gözlerle etrafı kesiyorlar. Diğer öğrenciler şen şakrak. Veliler (ki, genelde anneler) sevgiye hüznü katmışlar, evlatlarına bakıyorlar. Öğretmenler ise telaşlı. Nereye yetişeceklerini bilemiyorlar. Bahsettiğim okullardan birinin binası tam 32 yaşında. Bırak sıvaları artık betonlar da dökülmeye başlamış. 3 yıl önce müdürüyle konuşmuştum. Yıkılıp, yenisi yapılacak ama? demişti (Bahsettiğim okul varoş tabir edilen bölgede. Amanın karşılığı da, eğer bize sıra gelirse).Sonra bir devlet lisesinin önünde epeyce bir durdum. Hem gözlemledim, hem de hatıralarımın canlanmasını bekledim. Canlanmadılar. Öğrencilerin çoğu okul bahçesinin dışında 5, 6 kişilik erkek, kız karışık gruplar halinde toplanmışlar. Sigara sıradan zaten. Kılık, kıyafetleri pek öğrenci çağrışımı yaptırmadı. Hele konuşmaları okul önü olmasa, bunlar öğrenci olamaz, dedirtecek cinstendi. Sonra bu okulun yakınındaki özel koleji de göreyim, dedim. Yaklaştıkça özelleştiğini anladım. Kaldırım lüks araçlarla dolu. Bütün öğrenciler planlanmış yerlerinde, veliler, öğretmenler aynı plandaki yerlerinde duruyor. Servis şoförleri, okulun diğer görevlileri de aynı disiplin içerisinde konuşmacıyı dinliyorlar. Hâlbuki devlet lisesi ile bu okul arasındaki mesafe en fazla 300 metre. Ama iki tablo arasındaki para mesafesi kilometrelerce. Bir kez daha lanet okudum Kapitalizme ve ona bile bile teslim olanlara. İlk ve orta eğitim kurumları açılmadan 10 gün önce de bir üniversiteye gitmiştim. Bankalar stant açmıştı. Gel vatandaş gel, bizim düşük faizimizle oku, diyorlardı. İşte "Yeni Türkiye'nin" basit bir eğitim profili. Ama unutma! Bu resmi, sen yaptın. Sen izin verdiğin için yaptılar. Yalnız şunu da ekleyeyim, bu resimde en son suçlanacak kişiler öğrencilerdir. Çünkü onlar, kendilerine hazırlanan senaryoda ister istemez rollerini oynuyorlar. Bu senaryoyu veliler (anne-babalar) ve onların seçtikleri hükümetler yazdı. Milli Eğitimimiz nasıl olmalıdır, sorusunun cevabı, bu tablo nasıl olmalıydı? Sorusunun cevabını da verecektir. Muhterem Hocam Prof. Dr. Haydar Baş, öğretmenlik yaptığı yıllarda yaşadığı bir anısını anlatır; "Bendeniz, Trabzon Lisesi'nde öğretmenlik yaptığım dönemde okula gelen müfettiş beye, Türk genci modelimizi sormuştum. Müfettiş bey sorduğum soru karşısında önce biraz şaşırmış ve bana bunca yıllık meslek hayatımda "böyle bir soru ile ilk kez karşılaşıyorum" demekten, kendini alamamıştı. Hakikaten bugün eğitim kurumlarımızda öğretilen müfredat kadar ciddiye alınması gereken mesele örnek gençlerimizin yetiştirilmesidir. Bir İngiliz veya bir Alman gencini siz diğerlerinden ayırt edebilirsiniz. Hali, duruşu ve dünyaya bakışı ülkesinin ve inancının değerleri ile şekillenir. Maalesef bizim gençlerimiz için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Müthiş bir özenti, önüne geçilemez bir Batı hayranlığı ve kompleks içindeler. Bunları eleştirmek için sıralamıyoruz. O gençleri, biz yetiştiriyoruz ve topluma bir birey olarak bizler hazırlıyoruz. Neye inandığını bilen, hangi değerlere sahip çıkmasının bilincinde bir nesil yetiştirdiğimizi kimse iddia edemez." Peki, "Milli Eğitim" nasıl olmalı? Bu sorunun cevabını da Sayın Baş'tan aktarayım:"Adının önünde milli, kelimesi bulunan eğitim, gerek Cumhuriyetin emanet edildiği genç neslin yetiştirilmesi, gerekse vatan sathında birliğin tesisinde çok önemlidir?Önce milli şuur ile bir noktaya getirilecek gençlere ondan sonra mesleki eğitim vermelisiniz. İşte o zaman gençlik hak adına ve kendi yararına kazanılmış birey olur. İyi bir hâkim, iyi bir asker, topluma yararlı bir mühendis olarak anılır. Türk adetleri, gelenek ve göreneklerine göre şekillenmiş, inancımız ile ters düşmeyecek bir sisteme ihtiyacımız var. Gençlerimiz, batının çoktan iflas etmiş sosyal hayatından hayali kahramanlara değil, Müslüman-Türk'e heves etmelidir?" (Prof. Dr. Haydar Baş-16 Eylül 2014-Yeni Mesaj)O günleri çok yakında görmek dileğiyle yeni eğitim ve öğretim yılımız hayırlı olsun?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025
- ‘Kürt sorunu’ tabiri kime aittir? / 24.01.2025