Yeni Zelanda seçimlerinde oy verme işlemi tamamlanarak sandıklar kapatıldı.Seçimin sonuçları Türkiye'yi ne derece ilgilendiriyor derseniz ilgilendirdiğini pek zannetmiyorum.Bizi asıl ilgilendirecek ve ülkemizi yakından alakadar edecek seçimlere gözatalım:Afganistan'da parlamentonun alt kanadı ve 34 vilayet meclisi için seçimler yapılıyor. Sonuçlar muhtemelen önümüzdeki hafta içerisinde resmi kesinlik kazanacak. Kısmi olsa da seçim sonuçları Afganistan için dönüm noktalarından biri olacak. Bizimle olan ilgisine gelince, bu ülkedeki barış ve huzur Türkiye'yi de Türk silahlı kuvvetlerini de yakınen ilgilendiriyor. Türk askerinin bölgedeki etkinliğinden sonra Türk halkının Afganlara olan ilgisi malum.Filistin'de de seçimler var. Filistin'de yapılacak seçimlere Hamas'ın katılıp katılmaması büyük tartışmalara neden oluyor. İsrail yönetimi Hamas'ın bu seçimlerde etkinlik kazanmaması için önüne set çekiyor. Hatta İsrail, Hamas'ın katılması durumunda seçimi engelleyeceğini açıkça söylüyor. 25 Ocak'taki Filistin seçimleri bölge ve Türkiye için önemli.Almanya'da da seçim heyecanı var. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Birlik 90/Yeşiller Partisi'nden Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ve Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel kıyasıya mücadele ediyor. Sandığa giden Almanya'da hem Türkiye'nin Avrupa macerası hem de Avrupa Birliği'nin geleceği şekil kazanacak.Ve Azerbaycan'da seçim hareketliliği yaşanmakta.Azerbaycan'da 6 Kasım'da yapılacak parlamento seçimlerine katılacak adaylar arasında ilginç diyaloglar yaşanıyor. Azeri seçimlerinde Ukrayna ve Gürcistan'da yaşandığı gibi yumuşak devrim olabileceği iddiaları ve ülkenin karıştırılmaya çalışıldığı varsayımları arasında Azeri halk sandığa gidiyor.Değişik ülkelerde değişik seçim sistemleri değişik yönetimlere ve siyasal eğilimlere kapı aralayacak. Türkiye olarak bu seçimlerin demokratik düzlemde gerçekleştirilmesine olan duyarlılığımız kadar bizimle olan ilgisinin bilinmesi gerekiyor.Türkiye'nin kendi çevresi öncelikli olmak üzere, en uzak bölgelerdeki gelişmeleri de yakından takip etmesi ve kendisiyle sözkonusu gelişen olayların irtibatını kurması daha rasyonel olacaktır.Dünya genelinde halkların görüşlerinin ne yönde geliştiği, siyasal sistemin hangi ideolojik yöne kaydığı ve bu kayışta ekonomik-sosyal-kültürel faktörlerin ne derece belirgin olduğu görülmek durumunda.Büyük devlet olarak addettiğimiz Amerika'nın öyle olmasaydı Filipinler'de askeri olur muydu? Ta Ortadoğu'ya konuşlanıp bölgedeki ülkeleri tecrit eder miydi?Fildişi Sahilleri'ndeki iç çatışmalara Fransa önayak olur muydu?İngiltere okyanus ortasındaki bir ada için Arjantin ile yaka yakaya gelir miydi?İsrail Latin Amerika ülkelerinden göçmen çekmeye çalışır mıydı?Demek ki; ülkeler etkinlik kazanmak ve siyasal rejimlerini sağlama almak için dünyanın irili ufaklı tüm diğer ülkeleriyle ilişkiler kurmak ve bu ilişkilere yön vermek durumundalar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005