Yüce Allah ve Resulü'nun apaçık ikazlarına göz atıldığında görülür ki, yenen haram lokma ve işlenen maddi haramlar insanın fizik ve metafizik yapısını, beden ve beyinsel fonksiyonlarını ifsad ettiği gibi; dedikodu, yalan gibi manevi haramlar da kişinin mana dünyasını ve vicdanî fonksiyonlarını fesada uğratıyor.
Maddî ve manevî haramlar, insanın fizik ve metafizik genetiğini bozuyor; Hakk'ın katında duası ve sözü geçersiz bir kişiye dönüştürüyor.
Bu bağlamda dehşet verici ilahî ve nebevî ikazlardan birkaçı şöyledir:
"Haram lokma yiyenin kırk gün ibadeti kabul olmaz" (Heysemî, Mecma', X. 521; İbn Receb, Camiu'l-Ulûm, s.86).
"İman ile küfür, doğruluk ile yalan aynı kalpte buluşmaz" (Ahmed, Müsned, II/349; el-Müttaki, Kenzu'l-Ummal, H. No: 8994).
"Sizden biriniz, dedikodu yaparak ölü kardeşinin etini yemek ister mi?!" (Hucûrât Sûresi, 12).
"Haramla semirmiş beden Cennete giremez" (Heysemî, Mecme', X/522).
Bağırsak-beyin ekseninde bugün yeni ufuklara açılan modern tıp, şimdilik şunları gözlemleyip kaydediyor:
Hem bağırsağımızın hem de beynimizin, embriyonun oluşma ve gelişmesinden önce cenin gelişimi esnasında bölünen aynı doku kümesinden meydana geldiği ortaya
çıkmıştır.
Beyin-bağırsak sistemin sinirsel ilişkisinin yanı sıra bu bağlantıyı önemli kılan diğer özelliği ise bağırsaklarda yer alan devasa floradır.
Enterik sinir sistemin işlevselliği kavrandıkça, bağırsağın önemi anlaşılacak ve bu alanda yer alan bağırsak florasının hem bağışıklık sistemimiz, hem de psikolojimiz hakkında ana fonksiyonu fark edilecektir?
Karın bölgesi yani bağırsaklarımız "duygusal beynimizdir". Duygular karında oluşur ve karında etkili olurlar.
Ruh ve bağırsak fonksiyonları arasındaki ilişki anatomik ve fizyolojik olarak da
gözlenebilir.
Beyin ve bağırsak uyku saatlerimiz esnasında da birbirine çok benzer, ikisi de doğal 90 dakikalık devrelere sahiptir.
Bağırsaklar, beynin fonksiyonlarını düzenlerler. Vücudumuzun daha sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını yürütmesine yardımcı olabilirler. Bu son yıllarda bütün dünyada oldukça dikkat çeken bir konudur.
Eskiden bizim düşüncemiz beynin bağırsakları yönettiğiydi. Fakat son yıllarda şunu görüyoruz ki bu sistem ters yöne de işleyebiliyor. Bağırsaklarımız, beynimizin sağlıklı biçimde çalışmasında oldukça büyük role sahip? (Doç. Dr. A. Evrensel/Prof. Dr. M. Emin Ceylan, Gut-Brain Axis: The Role of Gut Microbiota in Psychiatric Disorders, s. 1, Current Approaches in Psychiatry 2015; 7(4):461-472; Prof. Dr. H. Nazlıkul- Dr. T. Acarkan, The Importance Of Intestinal And Enteric Nervous System In Regulation, s.1-6, Journal of Complementary Medicine, Regulation and Neural Therapy V: 8, N: 1, 2014; Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, Transcranial Magnetic Stimulation In a Depressive Patient With Cardiac Pacemaker, 8. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi, Antalya, 22 Nisan 2016).
Modern tıbbın henüz son 10-15 yıldan beri tartışa-geldiği bağırsak-beyin eksenini, 15 asır öncesinden Yüce Allah'ın ve onun Kutlu Elçisi'nin (s.a.a) "haram lokma ve haram söz/gıybet" ikazlarında görüyoruz.
Hatta söz konusu ilahî ikazlar, henüz modern tıbbın erişemediği alanları ve korelasyonu içermektedir.
Nitekim Hz. Peygamber, zihinde oluşup dilden dökülen gıybetin ve yalanın, haram lokmadan beter tarzda bağırsak ve midede "kan peltesi ve ölü eti parçası" haline gelip nano-toksin bir kusmuğa dönüştüğünü gösteriyor (Ahmed b. Hanbel, Müsned, H. No: 23653; İbn Ebi'd-Dünya, Zemmu'l-Gıybe, 32; Beyhaki, Şuabu'l-İman, H. No: 6767, 6768 ; Ukaylî, ed-Duafa, III/320; Zehebi, Mizanu'l-İ'tidal, III/166).
Modern tıp, henüz bu gerçeğe ulaşabilmiş değildir; bu alanda şaşkınlık içindedir.
Hz. Peygamberin hadislerinde dikkat çekilen "helal lokma", sadece ekmek, su, gıda vs. türünden olan maddi lokma olarak değil, aynı zamanda insanın dimağını, zihin dünyasını, vicdanını ve gönlünü besleyen "hak söz-doğru kelam" olarak karşımıza çıkıyor.
Helal lokma ile doğru söz, iman ekseninde birbirini bütünlüyor.
Bu yüzden İslam ailesinde çoluk-çocuk, tam bir hassasiyetle kul hakkı, haram lokma, faiz ve ayet-i kerimede "ölü kardeşinin etini yemek" olarak nitelendirilen gıybet, dedikodu ve iftira gibi haramlardan uzak tutuluyor? Böylece insanın maddi ve manevi fıtratını bozan kötülüklerden korunuyor.
Maddî ve manevî haramlar, insanın fizik ve metafizik genetiğini bozuyor; Hakk'ın katında duası ve sözü geçersiz bir kişiye dönüştürüyor.
Bu bağlamda dehşet verici ilahî ve nebevî ikazlardan birkaçı şöyledir:
"Haram lokma yiyenin kırk gün ibadeti kabul olmaz" (Heysemî, Mecma', X. 521; İbn Receb, Camiu'l-Ulûm, s.86).
"İman ile küfür, doğruluk ile yalan aynı kalpte buluşmaz" (Ahmed, Müsned, II/349; el-Müttaki, Kenzu'l-Ummal, H. No: 8994).
"Sizden biriniz, dedikodu yaparak ölü kardeşinin etini yemek ister mi?!" (Hucûrât Sûresi, 12).
"Haramla semirmiş beden Cennete giremez" (Heysemî, Mecme', X/522).
Bağırsak-beyin ekseninde bugün yeni ufuklara açılan modern tıp, şimdilik şunları gözlemleyip kaydediyor:
Hem bağırsağımızın hem de beynimizin, embriyonun oluşma ve gelişmesinden önce cenin gelişimi esnasında bölünen aynı doku kümesinden meydana geldiği ortaya
çıkmıştır.
Beyin-bağırsak sistemin sinirsel ilişkisinin yanı sıra bu bağlantıyı önemli kılan diğer özelliği ise bağırsaklarda yer alan devasa floradır.
Enterik sinir sistemin işlevselliği kavrandıkça, bağırsağın önemi anlaşılacak ve bu alanda yer alan bağırsak florasının hem bağışıklık sistemimiz, hem de psikolojimiz hakkında ana fonksiyonu fark edilecektir?
Karın bölgesi yani bağırsaklarımız "duygusal beynimizdir". Duygular karında oluşur ve karında etkili olurlar.
Ruh ve bağırsak fonksiyonları arasındaki ilişki anatomik ve fizyolojik olarak da
gözlenebilir.
Beyin ve bağırsak uyku saatlerimiz esnasında da birbirine çok benzer, ikisi de doğal 90 dakikalık devrelere sahiptir.
Bağırsaklar, beynin fonksiyonlarını düzenlerler. Vücudumuzun daha sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını yürütmesine yardımcı olabilirler. Bu son yıllarda bütün dünyada oldukça dikkat çeken bir konudur.
Eskiden bizim düşüncemiz beynin bağırsakları yönettiğiydi. Fakat son yıllarda şunu görüyoruz ki bu sistem ters yöne de işleyebiliyor. Bağırsaklarımız, beynimizin sağlıklı biçimde çalışmasında oldukça büyük role sahip? (Doç. Dr. A. Evrensel/Prof. Dr. M. Emin Ceylan, Gut-Brain Axis: The Role of Gut Microbiota in Psychiatric Disorders, s. 1, Current Approaches in Psychiatry 2015; 7(4):461-472; Prof. Dr. H. Nazlıkul- Dr. T. Acarkan, The Importance Of Intestinal And Enteric Nervous System In Regulation, s.1-6, Journal of Complementary Medicine, Regulation and Neural Therapy V: 8, N: 1, 2014; Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, Transcranial Magnetic Stimulation In a Depressive Patient With Cardiac Pacemaker, 8. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi, Antalya, 22 Nisan 2016).
Modern tıbbın henüz son 10-15 yıldan beri tartışa-geldiği bağırsak-beyin eksenini, 15 asır öncesinden Yüce Allah'ın ve onun Kutlu Elçisi'nin (s.a.a) "haram lokma ve haram söz/gıybet" ikazlarında görüyoruz.
Hatta söz konusu ilahî ikazlar, henüz modern tıbbın erişemediği alanları ve korelasyonu içermektedir.
Nitekim Hz. Peygamber, zihinde oluşup dilden dökülen gıybetin ve yalanın, haram lokmadan beter tarzda bağırsak ve midede "kan peltesi ve ölü eti parçası" haline gelip nano-toksin bir kusmuğa dönüştüğünü gösteriyor (Ahmed b. Hanbel, Müsned, H. No: 23653; İbn Ebi'd-Dünya, Zemmu'l-Gıybe, 32; Beyhaki, Şuabu'l-İman, H. No: 6767, 6768 ; Ukaylî, ed-Duafa, III/320; Zehebi, Mizanu'l-İ'tidal, III/166).
Modern tıp, henüz bu gerçeğe ulaşabilmiş değildir; bu alanda şaşkınlık içindedir.
Hz. Peygamberin hadislerinde dikkat çekilen "helal lokma", sadece ekmek, su, gıda vs. türünden olan maddi lokma olarak değil, aynı zamanda insanın dimağını, zihin dünyasını, vicdanını ve gönlünü besleyen "hak söz-doğru kelam" olarak karşımıza çıkıyor.
Helal lokma ile doğru söz, iman ekseninde birbirini bütünlüyor.
Bu yüzden İslam ailesinde çoluk-çocuk, tam bir hassasiyetle kul hakkı, haram lokma, faiz ve ayet-i kerimede "ölü kardeşinin etini yemek" olarak nitelendirilen gıybet, dedikodu ve iftira gibi haramlardan uzak tutuluyor? Böylece insanın maddi ve manevi fıtratını bozan kötülüklerden korunuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019