Milli mücadele yıllarını ve sonrasını iyi tahlil ettiğimizde Mustafa Kemal'in yalnız itilaf ordusuyla savaşmadığını görüyoruz. Karşısında topu, tüfeği, hemen hemen sayısı ve niyeti belli kuvvetlerle askeri dehası ve elindeki imkânlar dâhilinde savaşırken, diğer taraftan da içimizdeki fitnelere karşı büyük bir mücadele içerisindeydi. Fitne olarak ifade ettiğimiz içimizdeki İngiliz, Amerikan mandacısı hainler ve dinle kandıranlardır. Yani bir yerden fiziki bir savaş sürdürüyor, bir yerden de fikri bir savaş?Bu hainler misyonerlikle yıllarca okuma yazma oranı minimum olan halkı içi boşaltılmış bir İslam'la kandırmış, sözde İslamcı aslen Atatürk ve milli mücadele düşmanları milletimizin dini hassasiyetini kullanmıştır. Fetvalarla milli mücadeleyi 'dinsiz, İslam'a aykırı' bir hareketmişçesine göstermeye çalıştı. Bunun farkında olan Mustafa Kemal bu sorunu çözmezse yaptığı hiçbir savaşın kazanılamayacağını, hiçbir yeniliğin kalıcı olamayacağını ve gerçek manada milleti kurtuluşa erdiremeyeceğini biliyordu.Bu manevi savaşta da ilim-fikir-din adamlarıyla beraberdi. Mustafa Kemal öyle bir liderdi ki hem İslam'ı, hem de bu coğrafyayı boyunduruk altından kurtarabildi. Bu çetin mücadelede Atatürk ile daima kol kola hareket eden fikir ve ilim adamı ve müthiş bir şair olan Mehmet Akif Ersoy, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarınca Mustafa Kemal'in karşısındaymış gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hatta daha da abartılıp milli şairimizi Mustafa Kemal'le kafa kafaya getirip kendilerine milli kahraman olarak ilan ediyorlar.Mustafa Kemal ve ailesine attıkları iftiralar yemezmiş gibi, bir de Milli Şairimize iftira ediyorlar. Akif'in Mustafa Kemal ile bir derdi yoktur, olmamıştır. Aksine kendisi Kurtuluş Savaşı'nın en zorlu döneminde, 1920 yılında Ankara'ya geçerek Kurtuluş Savaşı'na katılmış bir vatan şairidir. Anadolu'yu dolaşarak halkı Kurtuluş Savaşı'na katılmaya çağırmıştır. Bu arada I. Meclis'te Burdur Milletvekili olarak görev yapmıştır. Dahası Akif Mısır'dan döndüğü sırada bir dostuna yazdığı mektupta Atatürk için 'Allah, benim ömrümden alsın O'na versin' diyecek kadar Mustafa Kemal'den yanadır. İşte o mektuptaki ifadenin tamamı şöyle: "Mısır'da on bir yıl kaldım. Fakat on bir saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. Sana halisane (gerçek) bir fikrimi söyleyeyim mi; insanlık da Türkiye'de; milliyetçilik de Türkiye'de; Müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de... ALLAH BENİM ÖMRÜMDEN ALIP O'NA (MUSTAFA KEMAL'E) VERSİN."Milli mücadele sırasında ve sonrasında süre gelen fikir savaşında da Mustafa Kemal ile hemfikir olup, onunla hareket etiğini ispatlayan şu dizeler de Akif'indir:"Tevekkülün manası hiç öyle değilYazık ki beyni örümcekli bir yığın cahilNihayet dine oynayarak en rezil oyunuGetirdiler, ne yapıp yaptılar, bu hale onu."Evet, dediğimiz gibi Akif milli mücadelede olduğu gibi savaş sonrası Atatürk devrimleri yani düşünce savaşı sırasında da onun yanında olmuştur. Kur'an tercümesi için Atatürk kendisine güvenmiş ve bunu gerçekleştirebilmesi için meclis tarafından görevlendirip resmen adına para tahsis edilmiştir. Demek istediğimiz Akif'in inkılâplara kırılıp yahut karşı çıkıp Mısır'a gittiği yahut Atatürk'ün onu Mısır'a sürdüğü gibi mesnetsiz iddialar külliyen yalan ve iftiradır.Akif'in Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından görevlendirildiğinin belgeleri arşivlerde mevcuttur. Araştırmacı yazar Übeydullah Kısacık "Bir İstiklâl Aşığı Mehmet Akif" adlı kitabında 10 Ekim 1925 tarihli orijinal belgeyle bu gerçeği kanıtlanmıştır. Belge, Beyoğlu 4. Noteri'nce onaylanmış ve bu sözleşmeyi Mehmet Akif, Elmalılı Hamdi Yazır ve Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendi imzalamıştır. Yani Diyanet İşleri Başkanlığı TBMM onayı ve Atatürk'ün isteği ile Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır ile bir Kur'an tefsiri ve tercümesi yazmaları üzerine sözleşme yapmıştır. Sözleşmeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı'nca, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır'a biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılması taahhüt edilmiştir. Sonuç olarak, günümüzde sevilen-sayılan vatan şairi Akif'i Cumhuriyetin kurucusu Atatürk'e karşıt birisi gibi göstermeye çalışan sözde Akif hayranları, şairimizi gerçekten iyi anlasalar Atatürk sevdalısı olup çıkacaklar. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapan bu çevreler nereye bir iftira ile elini atsa esaslı bir iman ile Seyyid Mustafa Kemal ve vatan sevgisini bulurlar. Görüyoruz ki evdeki hesap çarşıya uymuyor. İftirada sınır tanımayanların tek tek fitne kaleleri düşmekte... Akif'i seven sevdiğini iddia edenler, lütfen milli şairimizin ruhunu da, aziz hatırasını da daha fazla rahatsız etmeyiniz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İlay Sultan / diğer yazıları
- Ehl-i Sünnet İmamları'nın Ehl-i Beyt sevdası / 19.06.2017
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015
- Atatürk ve 19 Mayıs üzerine / 21.05.2017
- Gadir-i Hum'un önemi / 03.05.2017
- Gadir-i Hum / 28.04.2017
- Yalan dehlizinde sürüklenen millet / 19.04.2016
- Bu kaçıncı kara sabah? / 08.02.2016
- Uzaylı taşlama / 23.06.2015
- Milli Mücadelede Akif'in safı / 29.05.2015
- Sokağın nabzı / 28.04.2015
- O gözlükleri çıkarın / 21.04.2015